Güzel yurdumun en ciddi, en yaygın haber kanalları bile iktidarın dümen suyunda yıllardır. Şimdi iktidarın değişeceğini görüp “düzen değişmesin” çabasıyla muhalefete yeşillenen sayısı az değil. Biz bu gerçekle, 2004 yılı yerel seçimde kişisel olarak yüzleştik. MHP’li Başkanın A Takımı olan, bizleri Ülkücü olmadığımız için sürekli zorlayanların, bir gecede AKP kadrosu ile nasıl ahbap- çavuş olduğunu görmüştük. Yani sorun sadece Devlet Bahçeli’de değildi.
Yağmura kavuşmuş Antalya’da balkona çıkıp, kahvemi yağmur sesi, toprak, bitki kokusu ile içtim. Uluslararası ajanslardan dünyayı takip etmeyi severin ama onların gözüyle Türkiye haberleri başka gözden bakmayı sağlar. Bu yazının öznesini de DW Türkçe sayfasında buldum.
Seda Sezer Bilen ve Cem Fakir hazırlamış. Kasaplar Federasyonu Başkanı da Antalyalı Osman Yardımcı ya, bi göz atalım dedik. Buyrun, benim gibi 29 yıl prim yatırmış, 7 yıl EYT olarak beklemiş, bu arada bağlanacak maaş miktarının yarısı erimiş biri doğal olarak et fiyatlarına yakından bakacak. Sahi ben kaç yıl oldu kurban bile kesemeyeli?
“Türkiye'de et fiyatları bu yıl da Ramazan ayı yaklaşırken artmaya devam ediyor. Yılbaşından bugüne zam oranı yüzde 50'yi buldu.” Diye başlıyor yazı. Yıllar önce bir büyüğüm, “Bizim Müslümanlar Ramazan öncesi zam yapar, Yahudi işadamı Kristal marka zeytinyağına indirim yapar” demişti o geldi aklıma.
“Et fiyatlarında yaşanan artış Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Şubat ayı enflasyon verilerinde de kendini gösterdi. Şubatta peynirde yüzde 10,25 ve tereyağında da yüzde 8,24'lük fiyat artışı oldu. Kombinalar ve kesimhanelerden alınan haftalık yağsız dana ve yağsız kuzu fiyatlarına göre dana kıymada aylık artış oranı yüzde 30,3, yıllık artış oranı ise yüzde 147,4 olarak belirlendi.”
Hani hep var ya “Dış güçler.” Hani Hükümeti bir evrensel paydaş olarak görüp yanlışını eleştirince “Türkiye Cumhuriyetini yıkmaya yönelik” çalışan dış güçler. İşte burada onlar yok. Tıpkı petrol fiyatları dünyada yükselirken adı anılan, oralarda ucuzlarken, bizde artan petrol fiyatları gibi. Haber diyor ki “Türkiye'de gıda ve et fiyatlarındaki trend dünyanın tam tersi yönde seyrediyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) derlediği Şubat ayında 11 aydır üst üste düşüş göstererek 129.8 seviyesine indi. Et fiyatları endeksinde de sekiz ay üst üste düşüş yaşandı.
Tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen endeks, Rusya'nın gecen yıl Ukrayna'yı işgal etmesiyle Mart ayında zirve yapmıştı. Dünya gıda fiyatları endeksi, Şubat ayında Eylül 2021'den beri kaydedilen en düşük seviyeye geriledi.”
Sütte de ette de büyük sıkıntı olduğunu kaydeden bir yetkili, “Üretime muhtaç ama üretenin artık yok olmuş olduğu bir ülkeden bahsediyorsunuz. Et üreticisi zararına kesim yapmak zorunda bırakıldı. Ama o kadar fazla süt ineği kesiliyordu ki bu bakanlığın fiilen kontrol ettiği bir fiyat değil, piyasadaki kesilen ineklerin bolluğundan dolayı et bolluğu vardı ve o yüzden fiyatlar anormal düşük seyretti uzun bir süre. Ama bu fırtına öncesi sessizlikti” diye özetlemiş durumu. Yani iktidar süreci kontrol edememiş, fren patlamış.
Türkiye'de de büyükbaş hayvan sayısında düşüş yaşanıyor. TÜİK verilerine göre geçen yıl Türkiye'de büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 5,6 azalarak 17 milyon 24 bin baş oldu. Yetkililer diyor ki; "Uruguay’dan hayvan ithalatına kalkışan yani yeniden üreticiyi ithalatla terbiye etmeye çalışan bakanlık bu sefer sınıfta kaldı. Çünkü orada da hemen kesilebilir hayvan yok. Getirdiğiniz hayvanı 10 ay sonra kesebileceksiniz. Buradan da bir sıkıntı."
Bu arada önümüzdeki süreçte fiyatlara bir de deprem etkisi yansıyacak. Çünkü " Türkiye'nin en verimli ikinci, üçüncü, hatta bazı ürünlerde birinci ovası Hatay Amik Ovası. Yüzde 20 bitkisel üretimde, yüzde 16 hayvancılıkta payı var. Adıyaman'dan, Antep'ten Maraş'tan bahsetmiyoruz. Dolayısıyla bu bölgedeki düşüşün fiyatları yukarı doğru iteceğini beklemek doğaldır."