NEDEN ANONİM:
'Uzun yıllardan bu yana, ülke coğrafyamızda devasa boyutta çevre suçunun işlenmesine, sınırsız skandallara neden oluna MADEN KANUNUNUN sil baştan revize edilsin 'çağrılarımıza yetkililer bir türlü kulak asmadılar.
Biz hala minnacık maaşlarımızdan kesilen vergilerle 600 millet vekiline süper maaşlar ödemeyi sürdürüyoruz. Ama adamlar topraklarımızda tonlarca siyanür asidi, asit sülfürik benzeri derişik,yüksek konsantrasyonlu asit grupları kullanarak ülkemizi talan etmeye, floramızı, faunamızı, coğrafyamızı mahvetmeye, su kaynaklarımızı, on binlerce hektar topraklarımız zehirlemeyi, sayısız vatandaşlarımızın kanser olma yolunda kanser tohumu atmaya, ekonomik ve ekolojik tahribatlar yaratmayı sürdürürken adeta ters kelepçeli tutuklu gibi suskunluğa inatla devam ederek olduğumuz yerde ayak sürüme kararlılığımızı bozmuyoruz.
Erzincan'ı ve yurdun çeşitli bölgelerinde keskin-öldürücü kimyasallar kullanarak altın arama işini niçin ülkemizde yapıyorlar? Niçin Kanada'da kendi ülkelerinde yapmıyorlar? Çünkü bizi üçüncü dünya ülkesi sınıfında görerek, AFRIKA modeli bir işletmecilik anlayışı içinde, zehirli projelerle daha çok para kazanma hastalığı taşımaktadırlar.
Bizim ülkemiz açık sistemde altın madeni işletilmesine "DUR" demiyor. Ama KANADA "DUR" diyor. Kanada kapalı sistemi zorunlu kılıyor. Altın madeni işletmeciliğini yapan firmalar kapalı sistem işletmeciliğinde fazla para kazanamıyor. Bizde açık sistem serbest. Yani vahşi sermayeciler açık sistemle daha çok para kazanıyor. Kapalı sistem bizim umurumuzda değil. İşçiler ölmüş, millet zehirlenmiş, doğa yok olmuş, ekolojik denge sarsılmış, ekosistem iflas etmiş umurlarında değil. (Alınan bilgiye göre 5000 işçi kapasiteli bir şirket) Ayrıca yapancı sermayecileri muhtemel bir engellemeyle karşılaşmamak için yanlarına bir yerli firmayı payanda olarak yanında taşıyor. Biz bu sahteciliği bu kurnazlık yöntemini bile umurumuzda değil.
Diğer taraftan söz konusu firmalar ülkemizde; Her alanda asla telafisi mümkün olmayan sonsuz zararlara sebep olurken, alınan bilgilere göre cüzi bedellerle ülkemiz haraba düçer ediliyor. Erzincan'da (İç işleri Bakanı'nın beyanına göre) 9 işçinin şehadetine neden olan bir toprak kayması olmayıp; tonlarca keskin derişik kimyasalların taş, toprak ve genel minoroloji üzerine olan etkisi nedeniyle bir bakıma toprağın sıvılaşması sonucu arzın fiziki yapısındaki değişime bağlı olarak, akışkanlar mekaniği ilkesini de öne çıkararak zeminin hareketlendirilmesi sonucu toprak yapısının kaymış olması, bilimsel kabul içindedir. Diğer yönüyle bu olaya "İNSAN ELİYL YARATILMIŞ BİR SUNİ DEPREM "gözüyle bakılabilir. Ülkemiz ekonomisine odaklı olarak; "ANAGOL şirketinin maliyemize 7 milyon 200.000 TL vergi borcu var ama bu borcu ödemediği " de cabası. Bir başka skandal alt yapı bilgisi; " Daha önce de ÇED'e gerek yoktur" kararı verildiği söyleniyor. Allah aşkına bu nasıl bir kahredici rezalettir. Elinde bir saç tarağı ve bir makası olup saç tıraşı yapan bir berberin dükkanında 13 tane ayrı ruhsat ve belge vardır. Nasıl oluyor da memleketin, milletin canına okuyan zehir saçan bir zehirli şirket bunca skandala rağmen nasıl oluyor da coğrafyamızı talan edebiliyor?
Görülmektedir ki, halen yürürlükteki maden yasası bu sonuçlara sebep oluyor. Neden, neden, neden....
1) Ana yasamızın 56. Maddesi, 2) 2872 sayılı Çevre kanunu + ÇED yönetmeliği, 3) 1593 sayılı UHK’nın (Umumi Hıfzıssıhha kanununun) ilgili diğer meri mevzuat ihlal ve istismar edilmektedir. Vatandaşın yaptırımı yok. Yaptırım yüce devletin tasarrufundadır. Kullanılan siyanür asidi 110 bin ton, Sülfürik asit,122 bin ton. Asitli toprak 35 milyon ton 100 futbol sahası genişliğinde asitli derinlik 1280 metre
ERZİNCAN'DA ANONIM SKANDAL
Murat Yıldırım
Yorumlar