Bugün 1923’te
kurulmuş olan CHP’nin 96. kuruluş yıldönümü ve İzmir’in düşman işgalinden
kurtuluş yıldönümüdür. Aynı zamanda okullar açıldı. 18 milyon öğrenci ve bir
milyon öğretmen ders başı yaptı. Böylece üç büyük sevinci birden yaşıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi; Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’te önce “Halk Fırkası” adıyla kurulmuştur.
1924 yılında “Cumhuriyet Halk Fırkası”, 1935 yılında ise “Cumhuriyet Halk
Partisi” adını almıştır.
1927 yılında “Cumhuriyetçilik”, “Halkçılık”, “Milliyetçilik” ve “Laiklik”
CHP’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir. 1935 yılında “Devletçilik” ve
“Devrimcilik” ilkeleri de eklenerek Partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır.
Partinin amblemi olan 6 ok bu ilkeleri simgelemektedir.
CHP, kurucusu ve ilk
Genel Başkanı Atatürk’ün önderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Cumhuriyeti
kuran, saltanatı kaldıran, hilafete son veren ve Ulusal Birliği sağlayan
Partidir. Hukuk ve eğitim gibi toplumsal alanlarda gerçekleştirdiği reformlarla
çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni biçimlendirmiştir. Ulusal sanayinin ve ekonominin
gelişmesine öncülük etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek parti
konumunun tüm olanaklarına karşın, çok partili rejime geçişi sağlayarak
Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde de öncülük görevini sürdürmüştür.
Cumhuriyet Halk Partisi bugün bilimin, aklın, laikliğin,
demokrasinin temel partisi işlevini sürdürmektedir.
Türkiye’yi yeniden Padişahlık dönemine döndürmek isteyen
bir avuç azınlığın nasıl azgınlaştığını, adaletsizliğin, israfın, kamu
mallarını yağmanın nasıl Tevfik Fikret’in “Hanı-ı Yağma” şiirindeki gibi kapış,
kapış edildiğini, bir gerçek olarak önümüzde görmekteyiz. Buna karşı CHP bir
ümit kapısı olarak içimizi ferahlatan bir sığınaktır.
Kesinlikle biliyoruz ki daha önceki benzerleri gibi bu
iktidar partisi de işlediği suçlarla tarihe karışacak; ancak Cumhuriyet Halk
Partisi, ulus-devleti kuran parti olarak ayakta kalacaktır. Çünkü akıl ve bilim
yolu, aydınlanmanın ışığı karanlığı yenecektir.
Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk; “Benim iki büyük eserim
vardır. Bunlardan birisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de Cumhuriyet Halk
Partisi’dir” demiştir.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır,
lakin Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır” diyen Mustafa Kemal
Atatürk; kendisinin ölümünden sonra fikirlerini, ilkelerini, devrimlerini
sürdürmek üzere ölmeyecek bir varlık olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ni
kurmuştur.
Bu nedenle Emperyalizmin uşaklığını yapan Kenan Evren ve
çetesi güya bütün partileri kapatıyormuş gibi yapıp esas amaçları olan CHP’yi
kapatmıştır. Ancak kapanışından 12 yıl sonra CHP, aynı ilkelerle yeniden doğmuştur.
Avrupa Ülkeleri ve Amerika, din tacirleriyle, ruhban
sınıfıyla hesaplaşmıştır. Rönesans ve Reform döneminden sonra bilimde,
sanayide, bilişimde dünya önderi durumuna gelmişlerdir.
Türkiye’nin Rönesans ve Reform’u Mustafa Kemal Atatürk’ün
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisidir. Bu nedenle bugün tarihsel
intikam peşinde olan tarikatların, cemaatlerin, din tacirlerinin ilk hedefi
Türkiye Cumhuriyet Devleti’ni bütün unsurlarıyla yıkmaktır. Nitekim Ordu’yu,
Yargı’yı, Hariciye’yi, Üniversiteleri, Öğretim Birliğini, yıkmışlardır.
Ancak istediklerini gerçekleştiremeyeceklerdir.
Çünkü her şeye rağmen Cumhuriyet Halk Partisi vardır.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, her şeye rağmen Mustafa
Kemal Atatürk’ün yaşayan beynidir.
Her şeyimizi, kimliğimizi, varlığımızı, onurumuzu,
insanca yaşamımızı, mesleğimizi ve bağımsız bir ulusun irfanı, vicdanı özgür
insanı olmamızı Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz ve CHP; Mustafa Kemal
Atatürk’ün yüz yıl öncesinden bugüne gelen ışığıdır.