İleri demokrasi bu olsa gerek.
Eleştirmeyeceksin, yanlışları söylemeyeceksin, kentine, ülkene sahip çıkmayacaksın, hükümetin her çalışmasına alkış tutacaksın, alkışlamasan bile sesini çıkarmayacak, uslu çocuk olacaksın.
Siyasi iktidar eleştiriye tahammülsüz.
Özellikle meslek odalarını sevmiyor, onlara düşman gözüyle bakıyor.
Sivil toplum örgütlerini asla sevmiyor, onların seslerini kısmak için parmak üstünlüğüne güvenerek yeni düzenlemeler yapıyor.
Amaç dikensiz gül bahçesi yaratmak.
Susan, dayatılana boyun eğen bir anlayışı yerleştirmek istiyorlar Türkiye'ye ve Antalya'ya..
Antalya, sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri açısından öne çıkmış bir kent.
Kentin kaynaklarının peşkeş çekilmesine, ranta dönüştürülmesine izin vermemek konusunda bilinçli bir direniş var.
Kamuoyun önünde başta meslek odaları olmak üzere sivil toplum örgütlerini karalama, rencide etme, sakıncalı gösterme gibi bir politika izliyor hükümet.
Sivil toplum örgütlerini ve özellikle de meslek odalarını "Her şeye karşı" suçlamasıyla yıpratma çabaları artarak devam ediyor.
Halkın kafasını karıştırmak, kentin dinamikleri olan sivil toplum kuruluşları ile karşı karşıya getirmek için her yolu denemekten çekinmiyorlar.
Başta stadyum konusu olmak üzere meslek kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini, hatta yerel basını hedef tahtasına koymayı maharet sayıyorlar.
Bir şekilde ihbarcı gibi davranıyorlar.
"Bakın biz Antalya'ya yatırım yapmak istiyoruz ama bunlar karşı çıkıyorlar" diyerek halkı sivil toplum kuruluşlarına, meslek odalarına karşı kışkırtıyorlar.
Bunun son örneklerinden birisi de Antalya'nın her sorununa eğilen, çözüm yollarını da öneren meslek odalarını etkisizleştirme, hükümetin bir bürosu haline getirme girişimi.
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB)Yasası'nı değiştirmeye çalışıyor iktidar..
Böl, parçala yönet anlayışının bir ürünü olarak yasayı değiştirerek, mühendis ve mimarların üyesi olduğu meslek odalarını susturmak, kendilerince hizaya getirmek istiyorlar.
TMMOB Yasası'nın değiştirilmesi kentin, ülkenin ve meslek kuruluşlarını disipline etme, denetim altına alma çabasından başka bir şey değil bu girişimler.
Bağımsız ve demokratik olan meslek odalarını tasfiye etmek, Antalya'nın ve ülkenin kaynaklarına sahip çıkan bu önemli kurumları yok etme çabasını amaçlıyor yasada yapılmak istenenler.
'Böl, parçala, etkisizleştir, dilediğin gibi yönet' hedef bu..
Stadyum konusu bunun en somut örneği.
100.Yıl Spor Kompleksi'nde ticari alan ve rezidansların karşılığı 33 bin kişilik stadyum yapılmasına karşı çıkanları 'Antalya düşmanı' 'yatırım düşmanı 'ilan ettiler.
Elbette sessiz kalmayacak meslek odaları.
Direnecekler, 'torba' adı verilen ülkeyi değiştirme, yeni bir Türkiye yaratma amacını taşıyan yasalara karşı.
Meslek Odaları Antalya İl Koordinasyon Kurulu adına Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer'in dün yaptığı açıklamadaki şu sözleri dikkat çekici :
"Birlik ve beraberlik içinde bağımsız ve demokratik meslek kuruluşlarımızın tasfiyesine dur diyeceğiz. Ülkemize ve ülke kaynaklarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bunun bir kamusal görev olduğunu tekrar hatırlatıyor, iktidarı uyarıyor ve bu girişimlerinden vazgeçmeye çağırıyoruz. İktidarın vazgeçmemesi halinde, önlemlerle ilgili alınacak kararlar merkezi olarak alınmaktadır. Kamunun bilgilendirilmesi amaçlanacak ve bütün yasal haklarımızı kullanacağız. Antalya'da neler yapılması gerekiyorsa yapacağız"
Görünen o ki sıkıntılı bir süreç başlıyor.
Türkiye'yi değiştirme, tek parti, tek adam politikasını geçerli kılma, 'ben yaptım oldu' mantığını sürdürme çabasına elbette seyirci kalınamaz.
Bu noktada meslek odalarının haklı direnişine, Antalya'nın sahiplerinin destek olması, onlara omuz vermesi gerekiyor.
Yarın çok geç olmadan.