Bu topraklar öyle münbit bir yer ki, taşı toprağı maden; otu çöpü besin; kültürü, söylenen her sözcüğü ise bir öykü. Şimdi, "Emek olmadan, yemek olmaz!.." sözünün üstüne ne söylenebilir, tabi avantadan yaşamak istemiyorsan.

    Çünkü onun için de, derler ki:

     "Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez!.."

    Başka, "Taşıma su ile değirmen dönmez!.." Bunlardan daha öte, yaşam deneyimi nasıl anlatılır ki!..

    Gelelim CUMHURİYET MESELESİNE!..

    Bugünkü yaşadığımız topraklar, uluslararası emperyal güçlerce 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ve 29 Ekim1923 Cumhuriyetin ilanına kadar Osmanlı Devletinin bir parçası sayılmıştır. Üstelik, 23 Nisan 1920'da Ankara'da açılan TBMM, Bakanlar Kurulunun  aldığı taarruz kararı alır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, komutasında kolordular hazırlar, 26 Ağustos'ta tarruza geçirir, 9 Eylül 1922'de de Türk Ordusu İzmir'e girer ve 18 Eylül'de de işgalci Yunan Ordusunun Anadolu'yu tamamen terk etmesini sağlar. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılması, ardından KURTULUŞ SAVAŞININ yapılması, bunun da ardından Türkiye Cumhuriyet'nin TAPU SENEDİ sayılan LOZAN ANTLAŞMASININ 24 Temmuz 1923'de imzalanması ile yabancı ülkeler de Türkiye'deki yeni Devlet rejiminin daha açık bir şekilde belirlenmesini isterler. Osmanlı Devleti'nin yaptığı seçimler sonunda oluşan Meclis-i Mebusan ilk toplantısını 12 Ocak 1920'de yapar, fakat 16 Mart 1920'de İstanbul, Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, İtalya ve Yunanistan tarafından doğrudan  işgal edilirken, buna ABD ve Japonya'da  dolayı destek verirler. Bu işgal üzerine parlamento (Meclis-i Mebusan), işgal güçlerinin/ İtilaf Devletlerinin baskısıyla 11 Nisan 1920'de resmen kendini fesh eder, kapatır. Lozan görüşmeleri sırasında bu emperyal güçler, TBMM'nin yanı sıra Osmanlı Saray'nın da temsil edilmesini isterler. Çünkü Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri tarafından 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanır ve buna göre de İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını işgal etme ve yönetimini ele geçirme hakkına sahip olurlar. (Antlaşmanın 7. Maddesine göre, İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir noktayı işgal edebilecektir.)

    24 Temmuz 1923'de LOZAN ANTLAŞMASI, TBMM temsilcileriyle ile Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri arasında imzalanınca, TBMM'deki Saray yanlıları durumdan rahatsız olurlar ve 25 Ekim 1923'te ise TBMM hükümeti istifa eder. Bunun üzerine 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" diyerek fikrini açıklar. 29 Ekim 1923'de ilan edilen CUMHURİYET; Kurtuluş savaşını örgütleyen ve kazanan; Bağımsızlığın sembolü ve TC'nin tapu senedi Lozan Antlaşmasını imzalayan ve;

    23 Nisan 1920'de kurulan TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN (TBMM) bir eseridir.

    Bu yüzden 23 Nisan ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çok özel ve önemlidir.

   Günümüz dünyasında CUMHURİYET, bir devlet ve millet için çok önemli bir değerdir. Bu yüzden de Büyük Önder, Kurtarıcı Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyeti, gençlere ve çocuklara emanetini, şu sözler ile açıklar:.

    "Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz. Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir. Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız.'' Son zamanlarda ULUSAL BAYRAMLAR sıradan bir gün ve olaymış gibi kutlanmaya/ geçiştirilmeye çalışılsa da; Ulusal bilinç yok edilmeye çalışılıp, ümmetçi bir anlayış hakim kılınmaya çalışılsa ve buna da kendini "milliyetçi" sanan bazıları destek verse de, Türk Milletine (Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. K.Atatürk), çocuklarına ve gençlerine emanet edilen bu Cumhuriyet ve TBMM, "ilelebet yaşayacaktır". Her ne kadar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çocuk bayramı olsa da, çocukluğunu bu toprakların üstünde geçirmiş herkes için ULUSAL EGEMENLİK ve BAĞIMSIZLIK çok özel bir anlam ifade etmektedir.

    Bu yüzden, bu toprakları vatan sayan ve canını feda etmeye hazır Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlarının ULUSAL EGEMENLİK BAYRAMI, KUTLU OLSUN!..