Bana sormayın.
Seçime çok bir zaman kalmadı. Genel seçimi tamamladığımız gün yerel seçim için start verildi. Milletvekili adaylarının yanında dolaşarak kendini göstermeye çalışan yerel adaylar da artık start vermiş durumda. 

Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi seçimi kazanınca tabiri ne kadar caizse ‘bit pazarına nur yağdı’ diyebiliriz. Seçim öncesi temkinli duranlar “ya Millet İttifakı gelirse” diyerek gardını almaya çalışanlar yine özüne döndü. 

3 Yıl önce pandemide bir maskenin bile dağıtılamadığı, hükümetin aciz kaldığı süreci yaşadık. Hoş bunu söylerken dünya üzerine de bakarsak Türkiye yine iyiydi. Bilinmeyenle mücadele ediliyordu. Tabii ki ufak tefek hatalar olacaktı çünkü düşmanı tanımadan ona göre gardını alamazsınız, saldırırsınız. Saldırırken de sürprizlere gebesinizdir.
Şimdi önümüzde yerel seçim var. Eğer bir sürpriz olmazsa Mart ayının sonunda ‘gidecek dediğimiz’, genel seçimi kotaran Reis şimdi yerel seçime hazırlanıyor. Millet yazı tura atıyor, doğmamış çocuğa don biçiyor falan filan…

Antalya'da merkezde işte yok “şuraya şu aday, buraya bu aday” falan deniyor. Herkes kafasına göre rol biçiyor baktığın zaman. Bu insanlar söylediklerine aslında kendi de inanmıyor ama algı oyunu yapmaya çalışıyorlar, dikkat çekmeye çalışıyorlar. Adam yerine konulmaya çalışıyorlar da denilebilir. Bugün benim burada derdim başka…

Ben yazılarımda kişileri yazmayı sevmem. İnsanları konuşmayı sevmiyorum ama diyebilirsin peki bu ne? “Ama olaylar da kişi odaklı. Dünyayı bu hale getirenin insanlar yani kişiler olduğunu da düşünürseniz her şeyin sorumlusu aslında insan” derim. Şimdi; Bugünkü konumuz yerel seçim. Son 3 yılda tarafıma en fazla yöneltilen soru “Hakan Tütüncü Büyükşehir adayı mı? Hakan Tütüncü yerine Adlıhan Dere’yi mi hazırlıyor?”

Bana sormayın. Antalya Milletvekili Mustafa Köse’nin bir sözü var: “Bizim partide görev istenmez. Görev verilir. Ama o da isteyene verilir.” Sadece soru soran, olayları takip edip gidişatı okumak yerine birilerini dinleyip belki de en hayati olayları copy- paste yapanları sevmiyorum.
Kurulduğu günden beri kaç seçime girdiğini unuttuğumuz AKP, bugüne kadar kendiliğinden çıkıp “ben aday adayıyım” diyen kimseye yol vermedi. Beş yıl önceki yerel seçim öncesinde de tıpkı bugünkü gibi Çavuşoğlu diyenler vardı. Adam hiç çıkıp “evet aday adayıyım” dedi mi? Ya da Türel’in ağzından duydunuz mu? Adlıhan Dere “adayım” ve ya “değilim” dedi mi?
Türel hani Bakan oluyordu? Olmayınca küstüğünü duyan oldu mu? Hakan Tütüncü ve diğerleri arı gibi çelişti genel seçim öncesi. Çünkü hayat- memat sorunuydu. AKP geçen seçimi kaybetse yerel seçimde işleri zorlaşacaktı. Bu arada “Biz Hakan başkanı bu dönem genel siyasete hazırlıyoruz” diyerek bana ayar veren kurmayları da unutmadık tabii.
Adamlar genel seçimin ertesi gün de çalışıyordu, kimse “ben” demeden. Eee…. Sizde durum ne?
Çok mu sordum?