Geçenlerde sitedeki komşularla pikniğe gittik. Teklif Mehmet Bey’den geldi. "Kıymetli komşularım önceki yazdan kalan etler mevcut. Bunları değerlendirmek için bir organizasyon yapsak" şeklinde bir mesaj attı. Serkan Bey "mangal yapalım" şeklinde yanıt verdi. Yasin Bey "Mangal için Çamyuva Halk Plajı tercih edilebilir. Hem de değişiklik olur" diye bir öneride bulundu. Öneri oybirliği ile kabul olunarak Çamyuva Halk Plajı'nın yolu tutuldu.
Kemere yakın Çamyuva muhteşem doğal güzellikleri, uzun kumsalı, plajı, denizi ile yörenin çekim merkezlerinden biri. Çamyuva Halk Plajı keza restoran, pastane, dinlence alanları, spor alanları, çocuk parkı, harika denizi ile halkın ilgisini çeken bir yer. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Turaş Turizm Ticaret'e ait. Lüks restoranlara, paralı plajlara gidemeyen dar gelirliler için ailecek, dostlarla haftanın yorgunluğunu, gerginliğini atabilecekleri ideal bir dinlenme alanı.
Halk plajı piknik alanında komşularla keyifli bir gün geçirdim. Dikkat ettim. Erkeklerin sohbetlerinin ana konusu işleri idi. Yer yer siyaset ve futbol takımları da gündeme geldi. Kadınların sohbetlerinin ana konusu ise çocuklarıydı. Her biri çocuklarını anlatıyordu. Kâh keyifle kah yakınarak.
Çok tatlı küçük bebekleri olan genç anne, bebeğin zaman zaman rahatsızlığından yakınarak, gece yarıları doktora koştuklarını anlatıyordu. Bebeğin "baba" demeye başladığını söyleyen babanın ise ağzı kulaklarında idi. İki son derece zeki erkek çocuk sahibi bir diğer anne, çocukların yaramazlıklarından yakınarak, kız evlat sahibi olma arzusunu dile getiriyordu. Kızların daha büyük sorumluluk sahibi ve uslu olduklarını ifade eden komşum "kız doğuracağımı bilsem hamile kalırım" diyordu.
Bu arada yanımıza sızlanarak gelen küçük oğlan, oyun oynadığı arkadaşını “rüşvet yapıyor" diye şikâyet ediyordu. Rüşveti hangi anlamda kullandığını bilmiyorum ama olumsuz bir anlam yüklediği kuşkusuz. Küçük oğlunu sakinleştirmeye çalışan anne, bu arada koşturmaktan ter içinde kaldığını gördüğü büyük oğlunun da atletini değiştirmeye çalışıyordu.
Geçen yıl beni satrançta yenen küçük Deniz'in annesi de oğlunun yaramazlıklarından yakınıyordu. Çok sevimli biri erkek, diğeri kız iki çocuğa sahip bir diğer genç anne, köpeklere toplarını kaptıran çocuklarının peşinde koşturuyordu. Şirinlik muskası küçük kız basbas bagiriyordu “Anne köpek topumuzu yiyor” diye. Genç anne, yad ellerden misafir gelen annesini mutlu etmeye, memnun etmeye de çalışıyordu. Yetişkin bir oğul sahibi olan bir anne ise, oğlunu yetiştirmenin rahatlığı, mutluluğu içinde genç anneleri dinliyordu.
Anneleri dinlerken ve izlerken düşündüm. Çocuklar, her zaman, her koşulda, her yerde anaların odak noktasındaydı. Çocukların en temel ihtiyacı olan sevgiyi en derin duygularla aktaran onlardı. Sevginin simgesi annelerdi. Her türlü sorunlarıyla ilgilenen onlardı. Dertleriyle dertlenen, başarılarıyla mutlu olanlar da annelerdi. Annelerin saf sevgisi, şefkati hiçbir zaman unutulmaz.
Annelerin hakkı hiçbir zaman ödenmez. Onların böyle bir beklentisi de yoktur. Evlatlarının sağlığından, mutluluğundan gayri. Hasta yataklarında bile kendi sağlıklarını değil, yad ellerdeki evlatlarının sağlığını, mutluluğunu düşünür analar. Onlardan alacakları her sağlık, mutluluk haberi, kullandıkları ilaçlardan daha etkilidir.
Anneler Günü yaklaşıyor. TV’ler reklamlarla annelere hediyeler alınmasının önemini hatırlatıyor. Anneler Günü’nde annelere hediyeler verilecek tabii. Çiçekler verilecek tabii. Gücünüz yetiyorsa birlikte bir restorana veya pastaneye de gideceksiniz tabii. Çamyuva Halk Plajı gibi piknik alanlarına da annenizi götürebilirsiniz tabii.
Güzel, anlamlı, duygusal sözler de söylenecek tabii. Onların sizlerden beklediği ne hediye ne çiçek ne söz. Bekledikleri tek şey yanlarında olmanız. Ellerini öpmeniz. Onlara sımsıkı sarılmanız. Unutmayınız bugün sarılmazsınız yarın çok geç olabilir.