O kadar anlamlı- anlamsız, gerekli-gereksiz şeylerin
arkasından yollara düşmüştük Ankara'dan yine güney sahillerine doğru.
--CHP'de kurultay İmzaları toplanıyor, Çankaya Atakule
dolaylarında umutlar, yeni kuleler örmeye çabalıyordu. Gelenler, gidenler.
Neler oluyor diye hava koklayanlar, gelişmelere göre pozisyon alacak olanalar
vs, vs.
--Ankara'dan Sabah erkenden yola çıkmış, akşam üstü de
eve gelmiş ve sıcak havayı koklamaya başlamıştık. Balkonda ise dağ-deniz
karışımlı esintiler ile serinlemeye başlamıştık bile..
--Sonra gece yarısı bir telefon ve yakın bir
arkadaşımızın Annesi ölüm döşeğinde. Yaşı 90'ları geçmişti ama, ama ha deyince
yaşanmadığı gibi, ölünmüyor idi de demek ki.
--Arkadaşlarımız, Karı-Koca yılarca bakıyorlardı
evlerinin baş köşesinde, ama bir düğünleri vardı kızları için. Gelenler,
gidenler, telaş-telaş. Daha iyi nasıl olabilirdi. Bir süreliğine Bakım evi, tanıdık,
eş dost aranıyordu.
--Hani bazı paylaşımlarda, "insanın bir kızı
olmalı" cinsinden şeyler okuyorduk ya. Evet o da vardı ama, ev kızı ev
kızı değil, el kızı olmuş çıkmıştı demek ki.
--Bir tanıdıkları, bir aileyi önermişlerdi. Yedirilecek,
içirilecek, altı alınacak, temizlenecek. Yatan bir insan için ne gerekli ise.
--Gelin yıllarca bakmıştı ama, bu da düğün telaşı idi.
Biricik evladı için en güzelini yapmak istiyorlardı.
--Önce evin kızının biraz nazlandığı sonra da, ölüm
döşeğinde ağzına son lokmaları koyacak kadar biri birlerini sevecek bir aile
bulunmuştu. Yaşadığı yer başka olsa da , doğduğu, büyüdüğü ve yıllarını
geçirdiği sahil köyünde kendisine bakan ailenin huzurlu ve sevgi dolu ev
sahipliğinde yaşama veda ediyordu Arkadaşımın Annesi..
--"Kan çeker" derlerdi ama, bu kez de
"toprak çekmişti" onu doğduğu Topraklara.
--Hani bir kızı olmalı deniliyordu ya, meğer, Anadolu'da
"Anadolu'da bir Ana"sı olmalıymış insanın. Hem de hiç tanımadığı.
Kocaman yüreği sevgi dolu olan.
--Yaşamımda bir çok kişinin yaşamında anlamlı-anlamsız
olarak kerelerce oldum, yaşamına dokundum ama; hiç bir borcu doğurmayacak bir
durumda,; ömrümde ilk defa bir aileye, karısı-kocası-kızı ile birlikte, gönül
borcum olmuştu.
--Sadece insanlık ölmemiş dedirttikleri için bana.
--Hiç bir sorumluluğum, kan bağım yoktu ama, görüp,
yaşadıklarımdan sonra insan olarak bir vicdan borcum olmuştu.
--Ve ben bu borcu çok sevdim ve hep borçlu kalmak
istiyorum.
--Dün, 20 TEMMUZ Kıbrıs Barış Harekatının yıl dönümü idi.
HER TÜRK ASKER DOĞAR diyenlerin seçtikleri, iktidarın BEDELLİ kararından sona
(ki bedelli askerliğe kökten karşı değilim ama) kutlama yazmamın bir anlamı
kaldı mı ki.
--Sevgili Ayhan, işte o yüzden gelemeyeceğim senin
mutluluğunu paylaşmaya. İnanıyorum ki sen de, aynısını yapardın.
--Ayhan'a, Ahmet'e buruk sözcükler ile güzel dileklerimi
iletirken, insan olmanın güzelliğini yaşama tadı veren her şey ile o güzel
insanlar ile, doğa ile kalmak istedim hem de bu yaz sıcağında..
Denizin hafifi esintisi, güneşin yanmamış tenimi yakmasına
karışarak, sahilde Dilimde de Özlem Özdil'in o güzel türküsü;
"Bir Gün Bahar Kışa Döner
Kar Düşer Karın Üstüne
Hoyrat Girer Dost Bağına
Gül Düşer Gülün Üstüne
Derman Aradığım Yerde
Tabip Neylesin Bu Derde
İki Gözüm Perde Perde
Can Düşer Canın Üstüne
Gül Düşer Gülün Üstüne
Ölüm Gelince Bedene
Sararlar Beyaz Kefene
Ne Gerek Var Azraile
Can Düşer Canın Üstüne ...Söz: Nadir Köse