Çöl sıcakları Antalya'ya yavaş yavaş terk etmeye, havalar da soğumaya başladı.

Antalya'da sadece iki mevsimi yaşıyoruz, yaz ve kış..

Bu nedenle de kışın kapımızı çalmasına sayılı günler kaldı.

Kış yaklaşırken, Makine Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Barut, 'hava kirliliği' uyarısı yaptı.

Barut, Antalya'nın hava kalitesini korumakla görevli olan Mahalli Çevre Kurulu(MÇK)'nın bu yıl da AKP'nin 'seçim kömürü'ne vize verdiğini, kentin havasını ciddi biçimde kirlettiği saptandığı halde bürokratların ağırlıklı olduğu MÇK'nın ısı değeri düşük, partikül oranı yüksek kömürün önceki yıllarda olduğu gibi kentte ciddi bir kirlilik yaratacağını da ifade etti.

Mahalli Çevre Kurulu'nda oy çokluğu ile alınan kararın bir dayatma olduğunu söylemeye sanırım gerek yok.

AKP'nin bürokratları koltuk korkusu nedeniyle seçim kömürüne onay verirken, Hüseyin Barut'un söylemiyle,"çok duyarsız' davrandılar.

İşte bu noktada MÇK'yı oluşturan ve seçim kömürüne onay veren kişileri anlatmakta güçlük çekiyorum.

Haydi koltuk korkuları var, haydi Antalya'nın dışında bir yerde çalışmayı göze alamıyorlar, kendi eş ve çocuklarını, yakınlarını da düşünmüyorlar.

Antalya'da kalitesiz kömürün yakıldığı günlerde nefes almanın bile güçleştiğini onlar bizden daha iyi biliyorlar.

Hava kalitesi onların uzmanlık alanları.

Devlet, kentin havasını temiz tutsunlar, kirlenmeye yol açacak gelişmeleri önlesinler, daha temiz, daha yaşanabilir bir Antalya için çaba göstersinler, araştırma yapsınlar, proje üretsinler, halkı bilinçlendirsinler diye maaş veriyor.

Mahalli Çevre Kurulu üyeleri, geçmişte olduğu gibi yine havayı kirlettiği net bir biçimde, bilimsel verilerle kanıtlanan kömüre izin vererek, hem mesleklerine, hem ailelerine hem de Antalya'ya ihanet ediyorlar.

Makine Mühendisleri Odası, tam 6 yıldır Antalya'da hava kirliliği ile ediyor.

Bu mücadele öylesine ısrarlı bir biçimde yapıldı ki, odanın eski Başkanı Mustafa Karaman'ın adını 'google'a yazdığınızda 'kömür' çıkıyor.

Yani Antalya'ya zehir solutan seçim kömürüne karşı verilen mücadele bilişim dünyasında biliniyor..

Olayın çarpıcı olan yönü ise Mahalli Çevre Kurulu'nun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yönetmeliğine de aykırı hareket etmesi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hava kalitesinin korunması, kirlilik olan bölgelerde iyileştirilmesi için kalitesiz kömürden kademeli olarak vazgeçilmesi gerektiğini yönetmelikle tavsiye ediyor.

Arkadaşlar ise aman koltuğumuza bir şey olmasın düşüncesiyle bakanlığın yönetmeliği yok sayarak seçim kömürüne sorumsuzca onay veriyor.

Aslında Antalya'da ısınmak için kömüre ihtiyaç olmadığını sağır sultan bile biliyor.

Ama AKP iktidarı vatandaşı beleş yaşamaya öyle alıştırdı ki, bedava diye kömür yakan vatandaşlar, kendi hayatlarını da tehlikeye attıklarının farkında değiller.

Özellikle Kepez bölgesinde, beleş bulgur, beleş makarna, beleş yağ bekliyor vatandaşlar.

"Sadaka kültürü" Anadolu'nun pek çok yerleşim biriminde olduğu gibi Antalya'da da yerleşti.

Vatandaş, "bedava olsun da nasıl olursa olsun" anlayışı ile ne verilerse alıyor, bilmiyorlar ki bedava dağıtılan yiyecek ve giyeceklerin parası kendi cebinden çıkıyor.

AKP, 'ümmet toplumu' yaratma politikasının en önemli ayağını da vatandaşa beleş kültürüne, sadaka kültürüne alıştırarak uyguluyor.

Düşünmeyen, araştırmayan, sorgulayamayan, ne verilirse seve seve alan, bir de kendini bunları veren parti ve hükümete karşı borçlu hisseden bir anlayış hakim oldu ülkemizde ve Antalya'da..

Şöyle bir araştırın gerçeği göreceksiniz, Antalya'da son yıllarda sağlık kurumlarına başta kanser olmak üzere üst solunum yolları rahatsızlıklarından şikayetçi olarak başvuranların sayısında patlama var.

Herhalde kendiliğinden gelmiyor hastalıklar, insanlar temiz hava soluyamadıkça hastalıkların da tehdidi altına giriyor.

Buradan kalitesiz, kükürt oranı yüksek, havaya yüksek oranda partikül denilen zararlı atıkları bırakan kömürün Antalya'ya girişine ve satılmasına onay veren Mahalli Çevre Kurulu'nun üyelerini kınıyorum.

Vicdanen rahat mısınız ?

Yastığa başınıza koyduğunuzda huzur içinde uyuyabiliyor musunuz ?

Kendinize saygı duyuyor musunuz ?

Yazıklar olsun sizlere.