26 Nisan 2021'de Los Angeles'ta konuşma dili İngilizce olmayan Danimarka filmi "Druk - Another Round" yılın en iyi yabancı filmi dalında Oscar ödülüne layık bulundu...
Filmdeki dört ayyaş öğretmenden bir tanesi sınava girecek öğrencisine sınav öncesi içki içerse sınavda başarılı olabileceğini söylüyordu!
Saygınlığı elinden alınan artık üfürükçü, şarlatan kategorisine alınan Finn Skårderud (1956) Norveçli eski bir psikiyatrist, psikoterapist, yazar ve profesördür.
2023 yılında yaygın mesleki suiistimal nedeniyle Norveç Sağlık Denetleme Kurulu tarafından tıbbi sicili silindi. Bu nedenle kendisi artık bir tıp doktoru veya psikiyatrist değildir...Bu kişi alkolün insan yaşamı için çok yararlı bir mineral olduğu iddiasındadır...
Norveçli Psikiyatrist Finn Skarderud’un ortaya attığı teoriye göre, insanların kanında doğuştan 0.05 oranında alkol eksikliği var. Skarderud, bu eksikliği gidermek için güne başlamadan içilen birkaç kadehin insanını rahatlatacağını, içene özgüven kazandıracağını iddia eder....
İngiliz başbakan Winston Churchill bir keresinde "kahvaltı yapmadan önce içki içmeye başlamam" demiştir...
Druk filmi, Norveçli psikolog Finn Skarderud'un çoğu insanın kanında olması gerekenden çok az alkolle hayatını sürdürdüğünü öne sürmesi fikrini kendisine temel kaynak olarak alıyor...
Film, bu çok tartışmalı teoriden esinlenen cüretkar bir gizli planı ve deneyi uygulayan dört Danimarkalı öğretmenin öyküsü...Bu teoriye göre insanlar kanlarında yeterince promil alkol bulunmadığından hayat boyu buldukları ilk ve her fırsatta bolca alkollü içeceklere başvurmalıdır...
Druk; sigara ve akaryakıt ürünleriyle birlikte ülkemizde en büyük vergi kaynağına dönüştüğünden ve yine ülkemizde evlerde üretilen insan sağlığına zararlı kaçak içkiler pek çok insanın ölümüne yol açtığından ilgimi çeken bir film oldu...
1920-1933 dönemindeki içki yasağı ABD'nde içki içmek isteyenlere içki tedarik eden mafyanın devasa servetlere sahip olmasıyla sonuçlanmıştı...Paper Moon, Some Like It Hot ve The Saint Valentine's Day Massacre gibi filmler bu dönemde geçer...
Evet pek çok büyük sanatçı, büyük devlet adamı ve deha insanlığa en büyük katkılarını oldukça içkiliyken hatta deyim yerindeyse ayyaşken yapmıştır...
Peşinen söyleyeyim ben de Yeşilaycı değilim...
Ancak bu filmle (Druk) ilgili düşüncem şu: İçki şirketlerinin sponsor olduğunu düşündüğüm dev bir içki reklamı...Çünkü içki içme alışkanlığının en iyi taraflarını gösteriyor film boyunca..."İçki keyif verir, sizi rahatlatır, size cesaret ve özgüven kazandırır, belagat yeteneğinizi destekler,etkinleştirir, hayatınıza renk, anlam katar ve yaşama daha iyimser bir gözlükle bakmanıza neden olarak sizi mutlu eder," diyor bu film...
Ancak bağımlılık kazandığınızda bu bağımlılıktan kurtulmak adeta imkansızdır...Film bunu söylemiyor!
Tüm alışkanlıklar gibi içki alışkanlığınız da çevrenizdeki insanlara zarar vermiyorsa bunu sürdürmenizde bence hiçbir sakınca yoktur...
Eksi 30, 40 dereceli soğukların görüldüğü Rusya gibi ülkelerde insanlar vücut ısılarını arttırmak için bol miktarda içkiye (votka, kanyak) başvurmuştur...Evini ısıtamayıp vücudunu ısıtmak için buna başvuranlar da tanıdım...
En kötü bağımlılık,alışkanlık değilse de (eğer en kötü bağımlığı merak ediyorsanız, My Own Private Idaho, Igla-The Needle-Игла-İğne, Christiane F. - Wir Kinder vom Bahnhof Zoo, Trainspotting , Beyaz Ölüm ,&Spun , The Panic in Needle Park ,Requiem for a Dream gibi filmleri seyredin) içki asla şişede durduğu gibi durmaz, masum değildir, insanı ayartır, baştan çıkartır...Çok ölümcül trafik kazalarına da yol açar...Karaciğerinizin ve maddi kaynaklarınızın en büyük düşmanıdır...Hiçbir zaman hatırlayamayacağınız deneyimler yaşamanıza neden olur "Kurak Günler" filminde (2022) olduğu gibi...
Das Boot-Denizaltı (1981) filmine konu olan romanda (1973; yazarı: Lothar-Günther Buchheim) çoğunluğu ergen yaşta delikanlı olan 40.000 Nazi denizaltı personelinin (30.000'i savaşta hayatını kaybetti) ölümcül görevlere gitmeden önceki izin günlerinde, ölüm korkusunu bir an için unutmak amacıyla çoğunlukla yüksek düzeyde içkiye başvurduğunun altı çizilir...
Leaving Las Vegas'ta (1985) ve Halit Çapın "Bay Alkolü Takdimimdir" adlı kitabında (1982) yüksek dozdaki alkole bağımlılığın verdiği hasarlara değinir...
Alexander Payne "Sideways"de (2004) hayatlarına renk katmaya çalışan amatör şarap gurmelerini ekrana getirir...Film üzüm bağlarıyla ünlü, şarap cenneti California'ya bir övgüdür...
Churchill, Ernest Hemingway gibi dehalar motivasyon enerji ve keyif kaynağına dönüştürür içkiyi...Sanatçılar yaratıcılıklarını geliştirmek için içkiye başvurur...İnsan günün birinde öleceğini bildiğinden çeşitli bağımlılıkları denemiştir, onlara başvurmuştur...Önemli olan size zarar vermeden bağımlılıklarınızı kontrol edebilmektir...
İçki alışkanlığı sadece sağlığınıza değil, çevrenizdeki insanlarla ilişkilerinize, en önemlisi de maddi imkanlarınıza da zarar verir...
Kontrol sizde olmak ve keyif almaktan öteye gitmemek kaydıyla size fazla zarar vermez...
Bu filmdeki dört öğretmenin mesai saatlerinde içki içerek görevlerini yaptığının iddia edilmesinin hikayesi içkili insanların yaydığı yüksek düzeydeki leş, kötü kokuyla kendini ele vermesi nedeniyle hiç de inandırıcı değildir...
Vikinglerin torunları olan Danimarkalıların öğrencilerine ders verirken sürekli ayyaş durumdaki dört öğretmene bu filmde anlatıldığı denli hoşgörülü ve anlayışlı olacaklarını da hiç zannetmiyorum...
Leonardo DiCaprio bu filmin Hollywood çevriminde Danimarkalı Mads Mikkelsen'in rolünü üstlenecektir...
Druk'un yönetmeni Thomas Vinterberg'in diğer filmi: Kursk
Senaryoda Vladimir Putin karakteri de vardı ancak çekimlerde senaryodaki Putin’li sahneler kullanılmadı…
40 milyon dolar bütçeli film 2000 yılında yaşanmış bir felakete bir zaman yolculuğu yaptırıyor…
Denizaltılarda neler yaşandığı hakkında Das Boot (1981) başyapıtsa bu da bir diğer başyapıt…
On the Beach (1959), K-19: The Widowmaker (2002), The Hunt for Red October (1990), 1941 (1979), The Russians Are Coming, the Russians Are Coming (1966) gibi filmlerde bir bölümü ya da büyük bölümü denizaltı setleri kurularak çekilen etkili filmler arasında sayılabilir…
Kursk adı tarihin en büyük tank savaşından geliyor…Bu savaşta 8000’den fazla tank 1943’te karşı karşıya geldi…
Almanlar 1941-1945 arasında yaklaşık 30 milyon Sovyetler Birliği vatandaşını öldürmüştü…
Sovyet denizaltısı S- 13, MV Wilhelm Gustloff adlı dev Nazi yolcu gemisini 1945’te batırarak Rus ordusundan kaçan yaklaşık 10.000 Nazinin boğulmasını sağlamıştı…
Rus lider Vladimir Putin’in babası da 1930’larda denizaltı personeliydi…
Arjantin denizaltısı San Juan’da 2017’de 44 kişinin yüzen tabutu olmuştu...
Putin bir keresinde şöyle dedi: “Rusya için hayatını feda eden vatandaşlarımızın yakınları için elimizden geleni yapıyoruz; onların en yakınlarına maddi destek sağlıyor ve maaş bağlıyoruz…”
Kursk’ta 71 çocuk babasını kaybetti…İlk patlamada 95 kişi, sonrasında 23 denizci hayatını kaybetti…
Robert Moore tarafından yazılan A Time To Die: The Kursk Disaster (2002) adlı kitapta bu olay incelendi…
Rusya devletinin , bürokrasisinin hantallığı ve askeri sırların yabancı ülkelerin eline geçeceği endişesi ilk patlamadan sonra hayatta kalan 23 kişinin yabancı ülkeler tarafından kurtarılmasına izin vermedi…
Kısaca , özetle, Rus devletinin temel ilkesi yaklaşık 877 yıldır, “halk devlet içindir, devleti için gerektiğinde hayatını feda edebilmelidir” olmuştur...