Alanya’dan sevgili meslektaşım Zeki Demir davet etti, biz de ‘Olur’ diyerek Alanya Medya TV’nin ‘İyi Akşamlar Alanya’ programına katılmak üzere yola çıktık. Manavgat gibi il olma iddiasını sürdüren Alanya’yı eskiden beri çok severim. Çocukluğumda sahillerinde denize girdiğim Alanya, bugün bambaşka bir Alanya ama hala çok güzel…
Neden böyle dediğimi anlıyorsunuz muhakkak. Her güzel ilçe gibi rantı yüksek bir yer olması sebebiyle betonlaşma tehdidi altında. Her yer bina, kent merkezinde yapılaşma çok fazla. Sahillerde durum da merkezdekinden farklı değil…
Bence o masmavi denizi, gerdanlık gibi ilçeyi saran sahili, Kalesi, Dim Çayı ile doğasıyla Alanya’yı da korumak ve daha fazla betonlaşmasına engel olmak lazım…
Gelelim 2 saati geçen canlı söyleşimize. Alanya Medya TV’nin sahibi Uğur Kısa’nın ev sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz program oldukça zevkli ve akıcıydı. Alanyalıların mesajlarıyla destek verdiği programın yapımcısı ve sunucusu Zeki Demir’den zaman zaman rol çalmışsam özür dilerim ama iki televizyoncu bir programda buluşursa böyle olur…
Gazeteci olarak davet edildim ama konuşmadığımız pek bir konu kalmadı sanıyorum. İnsan hakları ihlalleri ile başladık, hukuk ve demokrasideki durumumuz, kadına yönelik şiddet, İstanbul Sözleşmesi, artan şiddet dilinin ülkeyi getirdiği nokta, muhalefet partilerine dönük provokasyonlar, erken seçim, kent suçları…
Büyük bir şevkle 22 yıldır icra etmeye çalıştığım, meslek onurunu yüceltmek için mücadele ettiğim mesleğimde pekçok meslektaşım gibi çok baskı, ambargo, tehdit vs. ile karşılaştım. Ancak tüm bu zorluklara rağmen mesleğimi icra ediyorum. Çünkü mesleğimi seviyorum. Gençlere acizane tavsiyem de sevdikleri işleri yapmaları. Başarının yolu bu çünkü…
Çok çalışmak, kendini geliştirmek, yeni yollar açmak lazım her zaman…
Ben mesleğime minnettarım ki ufkumu her zaman genişletti…
Sürçülisan ettiysek affola Alanya. Ama umarım hem Alanyalılar hem de izleyen tüm konuklar için keyifli bir söyleşi olmuştur…
Buradan programda zikrettiğimiz bir konuyla köşemizi sonlandıralım. Ülkenin ekonomiden sağlığa, eğitimden demokrasiye yaşadığı tüm sorunları aşmak mümkün. Ancak bunun için önce sevgi, barış ve huzur ortamı yaratılmalı. Ötekileştirmeden vazgeçilmeli…
Herkes üzerine düşeni, sorumluluğu bir başkasına atmadan yerine getirmeli ki aydınlık, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde huzurla, barış içinde yaşayalım…
İnanıyorum her şey çok güzel olacak…
***Kısıtlama nedeniyle ziyaret edemediğim, haber veremediğim tüm dostlara söz ilk fırsatta sizdeyim…