Evren'de, Dünya'da, Toplum ve Topluluklarda, genel kabul gören değerler vardır ki; toplumlar, aileler ve kişiler de bunun üzerine inşa ederler toplumsal ve kişisel yaşamlarını. Ege-Efes'den hemşehrimiz filozof Herakleitos(M;Ö 535-475) doğada, evrende, "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" deyişinin üzerinden binlerce yıl geçmiş olsa da, her gün her alanda onlarca gelişim, değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. İlk tekerleği bulan amca, ne kadar da mutlu olmuştur kimbilir. Gel gör ki, bu değişim denen şey öyle açgözlü ki, durmak ve doymak bilmiyor. Değişim ve tekerlek deyince aklıma arabamın kışlık lastiklerini yazlıklar ile değiştirmediğim geldi. Şaka bir yana, ilk tekerleğin bulunduğu günkü anlamı ile bugünkü lastiğin anlamı artık aynı değildir. Zaman, zemin ve koşullar her şeyi etkiler ve belirler. İnsan, doğa ve evrende ki olacak değişim ve dönüşümlerin hep iyiden ve güzelden yana olacağını düşünmek de pek safdillik olsa gerek. Bazen iyi niyet ile de olsa, öyle değişim ve dönüşümler olur ki, şaşar kalırsınız. Hatta bunu görenlerin dudakları bile uçuklar. Bazen bende olduğu gibi. Ama yapılacak bir şey yoktur. YOZLAŞMA da bu değişim ve dönüşümün bir türüdür.

--Sözlük Amca bunu şöyle açıklıyor:

"1.doğasında, soyunda bulunan iyi niteliklerini sonradan yitirmek, soysuzlaşmak.

2.huyu suyu değişmek, ruhsal özelliklerinden uzaklaşmak."

--Haydi, "Yozlama" derken, sözlük amca da bir de "soysuzlaşma"yı ortaya attı. Ayıkla pirincin taşını. Yazı değil, Türkçe/edebiyat dersi oldu mübarek.

--SOYSUZLAŞMAK: Bunu da yine sözlük amca, böyle diyor:

"1.yaşambilimsel, doğal, törel, toplumsal bozulmaya, dağılmaya uğramak, soyunun yüksek değer ve niteliğini yitirmek.

2.yaşama biçiminde ve görevlerinde gerilemek, bozulmak, yozlaşmak."

--Eee peki, toplumda ve kişilerde her iki durum, yani "yozlaşma" ve "soysuzlaşma" oluyor ise ne yapacağız/edeceğiz? İşte herkesin sıradan, olağan saydığı değer değişim ve dönüşümleri, kişilerde, özel yaşamlarda(sanal ve gerçek) olduğu gibi, siyasette de görmekteyiz ve ayrıca da almış başını gidiyor!. "Dur" diyeceklerin bile, bir "dur denilemeye" gereksinimi, var. Maalesef.

--Bu günün dünyasında bile, geleneksel ama hala çağdaş bir şekilde ayakta duran aileler, toplumsal yapılar hatta devletler vardır ve kendi etikleri içinde dimdik ayaktaydılar.

--Elbette ki çağın getirdiği değişim ve dönüşümler onlarda da yaşanmaktadır. Ama, özüne uygun şekilde, özünü bozmayacak şekilde. Yozlaşmaya ve soysuzlaşmaya izin verilmeden.

--Bir zamanlar toplumda erkek/bayan bütün gençlerin büyük şehirlere gidip "artiz olma" hayalleri varmış!.. Sonra, sonrasını Türk filmlerinden izleyin bana ne?

--Şimdi de, kapitalizmin "bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler" özgürlük anlayışına uygun bir özgürlük anlayışı moda oldu.  Amerikalı Pop Art ekolünün öncüsü ressam, sinemacı vs Andy Warhol deyişi ile artık "Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak". Oluyor da. Ödenen bedelleri de, şimdinin TV dizilerinden öğrenin, ben pek anlamam da!.. Sıradanmış gibi görünen bu kişisel yozlaşma ve soysuzlaşmanın topluma bir etkisi olmuyor mu? Hem de nasıl? Kişilerde başlayan bu soysuzlaşma ve yozlaşma salgın bir hastalık gibi toplumun her kesimine, günlük yaşamdan SİYASETE kadar her alana hızla yayılmakta ve işin kötüsü de hiç kimseyi rahatsız etmemektedir.

--Ben Anadolu insanının ekabirinin engin öngörüsüne çok inanır ve güvenirim. Şimdi söyleyeceğim söz bir ironi. Söz gelişi. O yüzden ben bir feminist değil ama bir İNSAN HAKLARI SAVUNUCU olarak, konuyu cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet olayından ayırarak ve farkında olarak kullanıyorum.

--Anadolu'da "Kızını dövmeyen, dizini döver" diye bir söz vardır. Dediğim gibi bu söz katı mantıkçı açısından kaba ve yanlış olsa da, işin ironisi ve vurgulama açısından oldukça önemlidir.

--Bazı şeyleri zamanında yapmak gerektiği konusunda.

--Gerçekten kişilerden tutun da, topluma, özel yaşamdan tutun da, siyasete kadar o kadar çok bozulma, yozlaşma, bunun sonucunda da soysuzlaşma yaşıyoruz ki, belki de yaranın sıcaklığı ile farkında değiliz. Farkına vardığımız da ise, kişisel yaşamlarımızda olan ve olacaklar ile ilgili olarak "dizimizi dövmenin"; siyasi, tercih ve seçimlerimizde ise "elim kırılsaydı" demenin inanın ki hiç bir önemi kalmayacaktır. Kişi olarak, toplum olarak her alanda, YOZLAŞIYORUZ, SOYSUZLAŞIYORUZ, haberiniz var mı? Huuu komşu, duydun mu?