Yıllardır ekonomistlerin, siyasilerin eleştirilerini
dinlemeyen yurttaşın önerilerine kulak tıkayan, ‘Ananı da al git’ diyen,
ithalatı eleştirenlere ‘Paramız var alanlar’ diyenler sata sata bitiremedikleri
ülkemizde ne liman bıraktı ne toprak…
‘Sırtlayıp mı gidecekler’ diye diye sattılar, yabancılara
ev, arsa. Türk vatandaşlığı karşılığında üç kuruşa gitti, haraç mezat
evlerimiz, arsalarımız, tarlalarımız…
Stratejik kurumlarımız kalmıştı, satılmadık. Onlar da
satılıyor…
Yalan, dolan, talan…
Ne itibarımız kaldı ne paramızın değeri…
Paramız pul oldu. Hala ‘Faize ezdirmeyeceğiz’ diyorlar. Ve
yanlış politikalar karşısında döviz kuru uçarken, yurttaşın alım gücü düşürken,
paramız pul olurken hala çıkıp ‘Operasyon çekiyorlar’ diyebilir, sebep olanlar…
Cehaleti örtmek mi, rant sağlamak mı, iş bilmezlik mi her
neyse sonuçta milliyetçilikle, ahlakla, vicdanla açıklanamaz…
40 Yaşımdayım. Bugüne kadar görmediğim şeyleri görüyorum.
Dilim kaşar, yarım simit, yarım ekmek, yarım tavuk, 3 Lira’lık peynir, 5
Lira’lık zeytin…
Yurttaş, pazarın çürükleriyle tencere kaynatmaya çalışıyor…
Tane ile meyve, sebze alıyor üniversite öğrencisi…
Garibanın yemeği patates, makarna bile lüks oldu…
En çok içimi yakan ise okul kantinlerinde satılan yarım
simit hususu. Bir öğrenci simit alamıyor ve yarım simit yiyor…
Evsiz yurttaşların sayısı artıyor. Kira borcunu ödeyemeyen
işsizlerin barınma mekanı camiler, AVM’ler, hastaneler ve otogarlar oldu…
Aileler dağılıyor, ekonomik darboğazın geldiği noktada…
Şiddet aldı başını gidiyor.
Ve maalesef yoksullukla, yoklukla ve yasaklarla mücadele
iddiasıyla işbaşına gelenler, bugün yurttaşı ekmek, ucuzluk kuyruklarında ağlar
hale getirdi…
Gariban sofrasından gelenler, yurttaşı unuttu. Lüks ve
şatafat içinde yaşayarak sokaktan uzaklaşanlar ekonomiyi bu hale getirdi…
Üreten ve ürettiğini ihracat eden ülkemiz, tüketen,
ürettiğini de dışa bağlı hammaddelerle üreten bir ülke haline geldi…
Bugün kağıttan giyime, gıdadan samana, akaryakıttan ilaca
hemen hemen her şey ithal…
Yerli ve milli naralarının sonucu bu…
Güzel ve yalnız ülkemizi bu hale düşürenler iddia edildiği
gibi dış güçler değil, iç güçler…
Ülkemiz, her türlü insan kaynağına ve verimli toprağa sahip.
Bilim insanlarımız var, memleketine hizmet için bekleyen…
Yeter ki rotamızı üretime ve gelişime çevirelim…