‘İnsanlar arkandan konuşuyorsa, ya çok öndesin, ya ters yönde!’
Aman bana ne kime ne diyorsanız onu deyin… bir güruh angutu eğitecek halim yok! (geçen yazımla ilgili olarak; hani kime , ne zaman ‘Allah seni başımızdan eksik etmesin’ denir meselesi.)
Yazının devamında ki Alaman paşasının hikayesini ise kim nasıl istiyorsa öyle yorumlasın.
Çoğu toplumun, başta necip kavmin, olaylara bakarken ıskaladığı bir nokta vardır.
Mesela diyelim ki ‘bu işlerin arkasında ABD var’ derler ya, sanırlar ki bu ABD denen şey yekpare bir beden. Oya hiç de öyle değil, onların da kendi içlerinde inanılmaz sertlikte menfaat çatışmaları olmakta, gelecekte de olacak.
Bakın size bir örnek; (bazen değerli okurlar soruyor; ‘neden hep yabancı hikayeleri anlatıyorsun’ diye e ne yapalım bu mahallenin ahalisi çok alıngan)
Amerikalı general Billy Mitchell, zengin bir ailenin çocuğu idi , ailenin Fransa da ki malikanesinde doğmuş , iyi okullarda okumuştu. Gençliği lüks içinde geçecekti. Babadan kalma işleri devir almak dururken çocuk askerliğe merak salmıştı. Orduya bir -er- olarak katılmış ve ilk cephe takdisini Amerika-İspanya savaşında kazanmıştı. Yetenekli ve zekiydi ve elbette aile bağları sayesinde torpilli…
Haberleşme konusunda uzman olacaktı, daha sonra da bir şekilde havacılığa merak salmıştı.
Büyük Savaş çıktığında(1914-1918) zaten Avrupa kıtasında havalı bir gözetmendi. Uçmaya tutku ile bağlıydı. Pilot koltuğu onun için her şeydi. E, aile zengin, politik olarak etkili, e oğlanda yetenekli. Geliyordu gelmekte olan. Amerika 1917 nisan ayında savaşa girdiğinde bizim adamı Amerikan Hava Kolordusunun başına geçireceklerdi. Alman hatları gerisine uçan ilk Amerikalı savaşçıydı.
Savaşın son yılında 1500 uçaklık bir armada ile Alman cephesine bir hücum düzenlemişti. Düşünün sene 1918, uçaklarda telsiz falan yok, pilotların çoğunda paraşüt dahi mevcut değil, tam 1500 uçağı saati saatine göklere salacaksın, sonra da yerlerine döndüreceksin. İyi bir organizasyon değil mi?
Savaş bittiğinde Billy, Amerikan hava kuvvetlerinin mutlaka daha da güçlendirilmesi için saplantılı bir şekilde çalışacaktı. Ama savaş bitmişti, ahali artık barış günlerine dönülsün, askeri harcamalar kısılsın derdindeydi. Kara ordusu terhis edilmişti, Amerikan göklerini korumak için yarısı arızalı 10-15 uçak kalmıştı. Bir tek Donanma sağlam duruyordu. Politikacılar da donanma bize yeter de artar diyordu.
Kim saldıracaktı ki koca Amerika’ya en fazla deniz üzerinden gelirlerdi işte o zaman da Amerikan savaş gemileri icaplarına bakardı.
Billy Mitchell ise ‘gelecek uçakların!’ diyordu ve iddia ediyordu; uçaklar herhangi bir savaş gemisini batırabilirdi! Açıkça ve kamuoyu önünde denizcileri bir tür düelloya davet ediyordu. O uçaklarını alacak ve bombalarla donatacaktı, Deniz kuvvetleri de bir gemi seçsin Atlantik ortasında bu iki rakip kapışacaktı. Denizciler önce güldüler, sonra gırgıra aldırlar, ama adamımızın aile bağları basın üzerinde oldukça etkiliydi, ve ahali de böyle bir kapışmanın sonunu merak eder hale gelmişti.
Sonunda gemiciler davete icabet edeceklerdi, 1919 senesinin bir yerlerinde savaş ganimeti olan bir Alman zırhlısını kobay olarak kullanmaya karar verilmişti.
Ana, bir de bakmışlardı ki onca engellemeye rağmen koca zırhlı batırılmıştı.(engelleme derken, uçakların uçacakları irtifayı, ve taşıyacakları bombaların ağırlığını amiraller tayin etmişti)
Ama yine de gemi batmıştı, bu deneyler tekrarlandıkça Billy haklı çıkıyordu. Basın olayları yakından izliyor ve halkı uyandırıyordu. Şimdi mesele bambaşka bir boyuta taşınmıştı , söz konusu olan uçakların gemileri tepelemesi değildi. Donanma için kocaman tersaneler çalışıyordu, bir gemi milyon Dolara mal oluyordu , yani armatörler acayip karlar ediyordu. Üstelik tersaneler binlerce -usta- işçi istihdam ediyordu. Şimdi çıkmış bir veledi zina, bütün bu eko sistemi tehdit ediyordu. Ve üstelik de utanmadan haklı çıkıyordu. Bir savaş gemisinin sigara küllükleri bedeline imal edilen bir uçak o koca gemiyi batırabiliyordu.
Bu bir skandaldı!!!
Billy Mitchell def edilmeliydi ama nasıl?
Adam şimdi iyice uçmuş mesela Japonya’nın Amerikan’ın Havai de ki Pearl üssüne hava harekatı yapabileceğini falan iddia eder olmuştu.
Memlekette çoktan saflar belli olmuştu. Uçak severler ile savaş gemisi severler arasında ciddi bir atışma başlamıştı. Billy ailesinden aldığı güçle hep ortalık yerde basınla konuşuyordu, açıkça devletin yapısına sızmış ‘donanma çetesini’ hedef alıyordu. Sonunda askeri mahkemeye sevk edilecekti, şimdi işin cılkı çıkmıştı, mahkeme halkın gözü önünde yapılmak zorundaydı. (kafanızı takmayın böyle şeylere, orası Amerika, halka hesap vermek gibi tuhaf adetleri var.)
Sonunda Billy Mitchell suçlu bulundu ve emekliye sevk edildi. Ama olan olmuş, gelmekte olan gelmişti artık Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin ajandasında ayrı bir hava kuvveti maddesi vardı. Ve üstelik bunu yaratmak için gerekli kamuoyu desteği.
Billy Mitchell 1936 senesinde öldü.
Japonlar 7 Aralık 1941 de Havai adasında ki Pearl üssünü bastılar ve ABD İkinci dünya savaşına katıldı on binlerce uçak imal edilmişti Savaşın kazanılmasında Havacıların çabası ve emeği yadırganamazdı.
ABD Hava Kuvvetleri 1947 de kuruldu.