Isparta başta olmak üzere ülkemizin her noktasında karşı karşıya kalındığı enerji sendromu vatandaşı inim inim inletir hale gelmiştir.
Bunun yegane sebebi, haksız ve kontrolsüz özelleştirme projesidir. Bu konu tamamen bir mühendislik ve bilim konusudur.
Görmekteyiz ki yaşadıklarımız akla, mantığa, ilme, bilime ve vicdana uygun düşmemektedir. Muhtemeldir ki ilgili hukuka da uygun olup olmadığı da tartışılır noktadadır.
Elektrik enerji bedelinin ikiye üçe katlanarak fahiş bedellerin halka dayatıldığı günümüzde; ilgili firmaların enerji dağıtımının iyileştirilmesine odaklı olarak sistem ve şebeke üzerinde gerekli yatırımları yapmadığından bahisle halkın perişan edildiğini günlerden beri yazılı ve görsel basından izlemekteyiz.
İfade etmeliyim ki, benim de elektrik faturam üçe katlanmıştır. Sanayi ve endüstriyel faaliyetlerimiz başta olmak üzere tüm üretim sektörlerimiz bu olumsuzluklardan payını almaktadır.
Netice itibarıyla ülke kaybediyor. Halk her açıdan ciddi sıkıntı içindedir. Görülmektedir ki, ülkemizde her alanda yapılan özelleştirmelerden halkımız muzdariptir. Bir yerlerde ciddi yanlışlıkların yapıldığı anlaşılıyor.
Bu nedenle Devletimizin çok ciddi enerji kaynağı, yine Devletimizin tasarrufuna iade edilmelidir. Konu Devletimizin kontrolünde kamusal bir kaynak olarak insan hakları evrensel koşullarına uygun olarak en ciddi yaşam hakkı olarak bu milleti özel şirketlerin sarmalından ve acımasızlığından kurtarmalıdır.
Ben Devletimizin hizmet saflarından 1. derecenin 4. kademesinden emekli olmuş en yüksek devlet bürokratı olarak, eğer elektrik fiyatlarından yakınmak, dertlenmek durumunda kalıyorsam (vasat bir emekli maaş sahibi olarak) acaba 2.500 TL mertebesinde maaş alan vatandaşlarımızın hali nicedir.....
Aynı zamanda ben bir kamuoyuyum.Yanlışa karşı itiraz hakkımı, talep etme hakkımı ortaya koymak , hem kendi adıma hem de diğer mağdurlar adına anayasal ve evrensel bir olgudur.
Bilhassa olmazsa olmazımız olan enerji ve su gibi yaşam nesnelerimiz kamusal bir haktır, ticari birer meta olamaz. Elbette tükettiğimiz enerjinin bedelini ödeyeceğiz ama bir kaştan bir göz yenir, astronomik bedellerle, katlamalı vergi kalemleriyle ,verginin vergisi alınmak suretiyle hareket edildiğinde bunun adını da basın kuruluşları soygun diyerek nitelerler. SONUÇ OLARAK: Devletimiz süratle eylem geliştirerek bu hayati enerji ç kaynağımızın Devletin tasarrufuna iadesini sağlamalıdır.