(Kamu için düşünülüyor ise, Devleti Planlamak Gerekir, "Proje
+18")
Herbert Spencer, her insan bir dünyadır, der. Gerçekten de öyle.
Kişisel olarak düşünüldüğünde bu düşünce yanlış değildir ama toplumsal olarak
bakıldığında ise, bu kez de aynı yansımayı toplumlar, hatta topluluklar için de
söylemek gerekir.
Dünya, birilerinin avuçlarında oynayacakları oyuncakları olabilir. O
yüzden, konuya toplumsal yarar açısından bakanların de, bu gerçeği göz ardı
etmemeleri gerekmektedir.
Ülkelerin, kaderlerinin döndüğü tarihler vardır. Atatürk'ün 1920'lerde
kurduğu Cumhuriyet ve kurumları ile varlık sebepleri bugün göz ardı edilmiştir.
Hele 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Kararları denilen süreç ise, ülkenin
kaderinin değiştiği ekonomik süreçlerin en başında yer alır.
Bu süre. sonrası,özellikle Kamudaki gelişmeleri ve değişimleri göz ardı
ederek ekonomik, sosyal ve toplumsal bir proje hazırlamak gerçekçi değildir,
ülke gereçleri ile örtüşmez.
CHP'nin yeniden açılması ile başlatılan iyi niyetli ve gönülden
çalışmalara, ülke adına partiye katkı koymaya çalışanlar gibi biz de kişiler
olarak da, düşünce topluluğu olarak elimizden geleni yapmaya çalıştık. Elbette
ki, bakış ve düşünce farklılıklarımız ile.
Düşünce Topluluğumuzun çekirdeği, Kamuda, deneyimleri olan, yönetim
süreçleri içinde yer almış, bürokrat kişiler ile;
Akademik çevrede, yine konusunda bilgili, yeterli ve deneyimli, bir de saha
deneyimi olan kişilerden oluşmaktadır.
"Ismarlama süreçler"den farkı ise, ürettiği projeler ve
sürekliliğidir.
2000'lerin Türkiyesini, 1920'lerin Türkiyesinin ekonomik, sosyal ve siyasal
olanakları açısından;
2020'nin Türkiyesini, 2022'nin Türkiyesi ile kıyaslamak bile yerinde olmaz.
Dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasi süreçleri o kadar hızlı değişip, dönüşüyor
ki, bunları görmezlikten gelerek, sadece eldeki veriler ile projeler üretmek,
ülke gerçekleri ile örtüşmez.
Aileyi ve Kadını önceleyerek, planlayıp, projelendirdiğimiz
"Yurttaşlık Hakkı" projenin sermaye kaynağı, Kamu ve ailenin
üretkenliği olacaktır.
Kamuyu bilenler bilir, Devletin yıllık, beş yıllık ve daha uzun süreli
Kalkınma gibi planlar vardır. Her ne kadar bu "bize plan değil, pilav
lazım" denilerek görmezlikten gelinip ve yok sayılsa da, plansız bir şeyin
yapılması olası değildir.
Elbette ki bir planlama vardır ama kimin ve neyin yararına, ona bakmak
gerekir!..
Bu temel düşünce ile ilk başta "Kamunun ürettiği refah payını"
esas alarak, ardında yine kamu bütçesinde görünen ya da görünmeyen yardımları
derleyip, toplayarak bir proje finansman bütçesi oluşturduk.
2000'lerden önce bu kamu kaynağını, tüm yurttaşların zararına kullanmayı
yeğlemek için ilk başta; Ailede kadın öncelikli, ayrımsız "Yurttaşlık
Temel Geliri" projesini ürettik.
Ülkenin ürettiği refah payını ve bütçe olanaklarını göz önünde
bulundurarak, (ki kamunun bu tür harcalarının derlenip, toparlanıp planlanması
gerekiyordu), ilk başta yardımlar olmalıydı ama bunun başka bir üretim sürecine
de dönüştürülmesi gerekiyordu.
Bugün adı ne olursa olsun, devlet yardımlarının adil olduğunu ve yerinde
kullanıldığını söylemek mümkün değildir.
Hele bu yardımların dernek, vakıf, kişi ve benzeri kurumlarca yapılması ve
sürdürülmesi ise, DEVLETİN GELECEĞİ, ULUSAL GÜVENLİĞİ, DEVLETE GÜVEN VE
BAĞLILIK açısından çok önemlidir.
Bu açıdan projeyi iki konuyu açısından önceledik.
"Yurttaşlık Geliri ve Aile Sigortası"nın bir sosyal yardım
projesi olmaktan çıkartıp; aileyi, toplumsal üretkenliğe dönüştürme projesinin
temeline otuturttuk.
Bir başka süreç ise, "Proje 18" dediğimiz Gençlik projesini,
Yurttaşlık Temel Geliri ve Aile Sigortası Projesinin, gençlik ayağı olmasını
planladık.
Söz konusu Proje, genç, okul, aile, bazı resmi-sivil kurum ve kuruluşların
işbirliği çerçevesinde planlanarak yürütülecektir.
Özünde gençlerin yaşamlarının (ki aynı zamanda ülkenin geleceğinin)
planlanması demek olan "Proje 18", çağdaş bir Cumhuriyet Projesi
olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Bu nedenle, ülkenin bu gününe ve yaşanlarına bakınca, "Yurttaşlık
Temel Geliri ve Aile Sigortası" projesi, bir CUMHURİYET PROJESİDİR.
Yarınları düşünenler farkındadır umarım!..