Antalya'da kent içi toplum ulaşım bir türlü rayına oturmuyor.

Adeta yaz-boz tahtasına dönüştü.

Antalyalılar hiçbir şeyden çekmediler toplu ulaşımdan çektikleri kadar.

Elbette herkesi memnun etmek olanaksız.

Her uygulamanın eksikleri, yanlışları oluyor.

Oluyor da Antalya bu toplu ulaşım konusuna bir türlü kaygıları giderecek reçeteyi yazamadı.

Görünen o ki kolay kolay yazamayacak.

Aslında sıkıntı Antalya'da toplu ulaşım hizmetinin özelleştirilmesiyle başladı.

Belediyenin zarar ettiği gerekçesiyle, ki bu bir kamu hizmeti, toplu ulaşım hizmeti özelleştirildi, belediye kenara çekildi, Antalyalı dolmuşçular ve özel halk otobüslerinin insafına bırakıldı her şey.

Az kavga olmadı toplu ulaşımda.

Hatta kan bile aktı..

Siyasi irade oy kaygısı, siyasi rant beklentisi ile toplu ulaşım esnafına kamu otoritesini bir türlü kabul ettiremedi.

Öyle zaman geldi toplu ulaşım esnafı baş kaldırdı.

Hat kavgası çıktı, fiyat kavgası çıktı, güzergah tartışması yaşandı.

Antalya hızla büyüyen, nüfusu da o hızla artan bir kent olduğu için toplu ulaşım her geçen gün daha çok kazandıran bir sektör haline geldi.

Geldi de dolmuşçular ve otobüsçüler belediye kenarına çekilince, denetim mekanizmasını gerektiği gibi kullanamayınca, ya da kullanmak istemeyince toplu ulaşımda tam bir tekel oluştu.

Derme çatma araçlar, duraklarda dakikalarca çekilen çileler, sürücülerin keyfine bırakılmış güzergah seçimi ile olay içinden çıkılmaz bir hale geldi.

Zararı da Antalyalı çıktı.

Tartışmalar zaman zaman karakola kadar taşındı.

Ulaşım esnafı tekel olmanın verdiği güçle itiraz eden, hizmetinden memnun olmadığını söyleyen yolcuya şiddet uygulamaktan bile çekinmedi, bu tür olaylar giderek azalsa bile hala da devam ediyor.

Olay çığırından çıkarken, AKP'li Büyükşehir Belediyesi yönetimi, toplu ulaşımda 'kartlı dönemi' başlattı..

Antkart ile birlikte de araçlar yenilendi, ancak araç seçiminde sıkıntı yaşandı, Antalyalı ilk kartı benimsemedi, tepkiler ve eleştiriler had safhaya geldi, yönetim esnafa idam fermanı gibi bir taahhütname imzalatarak konuyu çözmeye çalışsa da başarılı olunamadı.

2009 yerel seçimlerinin en önemli malzemesi toplu ulaşım oldu..

Araçlar için borçlandırılan esnaf, bir de Antkart ile gelir denetimi başlayınca seçim kampanyasında iyi kullandı bu sıkıntıyı..

Hala yırtılma tartışması yapılan Antkart iptal edilince de, devreye 2009 seçimlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi'ni kazanan CHP'li yönetim, bu kez " Hakkart'ı devreye soktu.

Halkkart aşamasında gerek ihaleyi kazanan firmanın tecrübesi, gerekse sistemin verimli olmayışı sorunu daha da çözümsüz bir noktayı taşıdı..

Üstelik toplu ulaşımda devreye sokulan yeni sistem sıkıntıları azaltmak yerine iyice katladı, ikinci kart mahkemelik oldu, bu aşamada belediye kartla ilişkisi kalmadığını açıklarken, 65 yaş ve üzeri ile engelli vatandaşların ücretsiz yararlandığı uygulama da esnafın açtığı dava sonucu iptal edildi.

Şimdi üçüncü kart dönemi başlıyor.

Bu kez belediye tamamen devre dışı kalıyor.

Büyükşehir güç de olsa dolmuşçu ve otobüsçü esnafının aynı çatı altında toplanması düşüncesini gerçekleştirdi.

Büyükşehir elbette denetim görevini yapacak ama 'Kentkart' adı verilen yeni kartın sahibi de işletmecisi de ulaşım esnafı olacak..

İşte bu noktada kaygılar var..

Antalyalılar yeni kartı edinme noktasında Antkart ve Halkkart'ta zorluk yaşadıkları için yeni karta endişe ile bakıyorlar şüphesiz.

Kentkart nasıl dağıtılacak, neredelerde dağıtılacak, kart sahibi olanlar yenisini edinmek için ne yapacaklar, kart için ücret ödenecek mi, toplu ulaşımda Kentkart ile birlikte zam yapılacak mı gibi sorular yanıt bekliyor.

Tüm bunlara ek olarak kartlı sistem konusunda deneyimi ve uzman ekibi bulunmayan Antalya Otobüsçüler Odası bu uygulamada ne denli başarılı olacak ?

Görüldüğü gibi toplu ulaşımda sıkıntı bitmiyor.

İşler rayına oturtulmak üzereyken yeni kartla sil baştan bir döneme giriliyor.

Bekleyelim ve görelim bundan sonra neler olacak.