1876'da doğdu. 1924’te bu dünyadan göçtü.Cenazesinde 30 bin kişi vardı. Türk’ün ufuklarında iki aydınlık vardır Atatürk ve Ziya Gökalp! Ziya Gökalp İskender’in Aristo’su gibidir. Gökalp, cumhuriyetin kurumsal fikrî düşüncesini oluşturmuş, Atatürk uygulamıştır.

Zengin amcasının spastik iyi yürekli kızı ile evlenmiş, hep ona muti kalmış, iyi bir aile reisi olmuş, eşinin tüm servetini  Yeni Mecmua ve yazdığı kitaplara harcamıştır. Yani varlığını Türk varlığına armağan etmiştir.  Bir imparatorluk çocuğu olarak dünyaya gelen Gökalp, imparatorluğun lime lime parçalanıp yıkıldığını yaşamıştır. 1683’te Viyana’da yediğimiz darbe Macaristan ve bazı Romanya topraklarının kaybı ile sonuçlanan 1699 Karlofça Antlaşması ile son bulmuştur. Bu antlaşma ile barış 25 yıl sağlanabilmiş taraf devletler anlaşmayı bozarak çürüyen Osmanlı'ya saldırmışlardır. Bu anlaşma yürürlükte iken Rusya ile de ilişkiler bozulmuş, 1711 de Prut denilen yerde Rusları yenmemize rağmen 1774 Kaynarca Antlaşması ile Azak Denizi ,Ukrayna ve Kırım Osmanlı’nın elinden çıkmıştır. 1856 Kırım Harbi sonrasında İngiliz ve Fransızlara ekonomik olarak bağımlı hale gelen Osmanlı Devleti, 1878 de Kıbrıs’ı, 1881’de Tunus’u, 1882’de Mısır’ı, 1897’de Girit’ti kaybederek Duyun’u Umumiye ile İngiliz sermayeli Osmanlı bankası para basmaya yetkili sömürge bankası  olarak , Osmanlı borçlarını tahsile başladı. 1933 yılına kadar bu banka Türk’ün merkez bankası gibi para bastı. Osmanlı borçları 1954 yılında ödenip bitirildi. Bu boyun büküşün neticesi olarak;

1911'de İtalyanlar Trablusgarp’ı işgal etti, 1912 Balkan 1918 Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ve Osmanlı Devleti'nin 1920 Sevr Antlaşması ile tasviyesi vuku buldu.

Ziya Gökalp bu acı ve çöküşlerin çocuğudur. Türk'ün vatansız kaldığı bir zamanda, İmparatorluk bünyesinde kendisini Müslüman olarak tanımlayan Türk olduğunun farkına varmayan ırkî yapıya Türklük şuuru vermek yönünden Türkçülük fikrini sistemleştirdi. Bu sistemi Türkçülüğün Esasları adlı eserinde yayınladı. Üç kıtaya hakim bir ırkın çocuklarına hayal ettiği vatanı tanımladı. Ziya Gökalp’e göre vatan; Ne Türkiye nede Türkistan’dı. Şöyle diyordu.

Vatan ne Türki’yedir Türklere nede Türkistan

Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir TURAN….

Vede

Zemini mefkûre seması hayâl, 

Bir gün gerçek fakat şimdilik masal

Diyerek Türklüğün zihinsel dünyasına yeni ufuklar açıyor. Camilerinde Türkçe ezanların okunduğu coğrafyayı vatan olarak tanımlıyordu.

Bir Ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur

Köylü anlar manasını namazdaki duanın

Bir ülke ki mektebinde Türkçe kuran okunur

Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüdâ’nın

Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır Vatanın!

Böyle bir vatanı kurabildik mi?