Ülkemizin tarım potansiyeli açısından çiftçimizin içinde bulunduğu dar boğazlar dikkate alındığında, girdiler açısından ciddi anlamda desteklenmesi gerektiği hususu, çiftçimizin vaz geçilmez talepleri arasındadır.

Bu nedenle çiftçimiz açısından konunun önemi fevkalade hayati noktada bulunmaktadır.
Diğer taraftan girdilerin astronomik boyutlarda pahalı olmasına karşılık çiftçimiz ürettiği ürünü pazarlama aşamasında yeterli fiyata pazarlayamaması da ayrı bir sıkıntı kaynağı oluşturmaktadır. Bu olumsuzluğu bir örnekle açıkladığımızda;
Antalya Çakırlar bölgesindeki portakal üreticilerin sorunları şablon bir örnek olarak değerlendirildiğinde, şu acı gerçeği anlatmanın çok manidar olduğu düşünülmüştür.
Bilindiği gibi Çakırlar bölgesi Akdeniz Antalya narenciye yetiştiriciliğinde önemli bir coğrafyadır.
Fakat çiftçimiz, halini anlatırken içimiz yanıyor. Bin bir güçlükle yetiştirip hasat ederek pazara taşıdığı ürünün para etmediğini (kilosunu 10 liraya bile satamadığına tanık olunca) görünce bir kere daha kahrolmaktadır.

Birkaç gün önce özellikle bölgeye yakın menzilli bir gezi düzenleyerek durumu temaşa ettik.
Bahçelerin kenarlarına tır kamyonları gelip park etmiş, durmadan kasalarla o altın kıymetindeki tonlarca portakal tır kasalarına adeta bir çöp yığını misali istiflenmektedir. Anında orada portakalın kilosunun kaç paradan satıldığını sorduk.

Çiftçilerin suratından düşen bin parça, elem keder yükü insanların beynini satmış, derin bir üzüntü havuzunda boğulma noktasına gelmiş insanlar güçlükle üç lira dört lira karşılığında meyve suyu fabrikalarına vermek zorunda olduklarını anlatırken gırtlaklarının düğüm düğüm olduğu fark edilir haldeydi.

Ağız birliği etmişçesine hepsinin 'Bu gidişle tarımı bırakıyoruz, yapacak bir şey kalmadı.
Portakal bahçelerimizi kesip odunlarını sobamızda yakacağız. Arazilerimizi de imara açtıracağız, Başkaca hiç çaremiz kalmadı. Bu araziler bize dedelerimizden miras kalmıştı. Uzun yıllardan beri bu bahçeler sayesinde onlarca evladımız, oğlan everdik, kız çıkardık, çocuklarımız, torunlarımız yurt kurdu yuva kurdu, ekmek ve istikbal kazandılar. Eh artık bu saatten sonra yapacak hiçbir şey kalmadı' şeklindeki yakınmalar bizim de içimize kor düşürdü adeta. Çiftçinin halleri bizim de içimizi yakıp kavurdu Sayın Bakanım. Bu gidişle, günü geldiğinde narenciyeyi de dışarıdan ithal edebileceğimiz ihtimali bizler bir kat daha teessüre, kaygı ve derin düşünceler içine sürüklenmiş durumdayız.

KONUNUN ÇÖZÜM NOKTASI DİKKATE ALINDIĞINDA;
Antalya Çakırlar bölgesi başta olmak üzere, Finike, Aksu, Manavgat Alanya Gazipaşa, tüm bölge narenciye üretimi bakımından önemli bir potansiyele sahiptir.

Bu nedenle bölgemizde bir meyve suyu işletmesi kurulması durumunda hem çiftçimizin yüzü gülecek hem de ülkemiz kazanacaktır.

Sunmuş bulunduğumuz görüş ve düşünceler ışığında Bölgemizin durumuna odaklı bir işletmecilik projesinin hayata geçirilmesinde, ülkemiz açısından kısa orta ve uzun vadeli yararlar mevcuttur.
Bakanlığımız bünyesinde durumun değerlendirilerek onlarca çiftçi ailesinin ıstırabına çare olunacağı noktasında gereğinin yapılacağı kanaati içindeyiz. Arz ederiz.