Cumhuriyet tarihinde bir ilk,yüz yıl boyunca böyle bir yaban vahşeti ne görülmüş ne de duyulmuştu Esasen bu korkunç vaka ülke coğrafyamızın farklı yerlerinde görülmektedir.
Fakat durum, Gazipaşa'nın 41 köyünde bir başka olay boyutundadır.
Gazipaşa'ya bağlı Çığlık Köyü başta olmak üzere ilçeye bağlı diğer 41 köyde zuhur eden binlerce yaban domuzu popülasyonu yüzlerce çiftçi ailemizin canını yakmaya devam ediyor.
Bilindiği gibi bir anne domuz, bir doruma anında 12 kadar yavru meydana getiriyor.
Son 10-15 yılda köylerde on binlerce domuz meydana geldi. Domuz sürüleri akşam karanlığının basmasıyla beraber sabahın ilk ışıklarına kadar köylerimizde çiftçi ailelerinin, halkın geçim kaynağı olan, badem, ceviz, incir, üzüm, elma, armut, erik türünden meyve ağaçlarıyla mısır, (darı) Fıstık, lahana, fasulye, börülce, domates, patlıcan, biber ve benzeri sebze, hububat tarlalarına, arpa buğday ekili arazilerdeki her türlü yaşam kaynağına sonsuz zarar vermektedir.
Çiftçinin borçlanarak satın aldığı tohum, gübre, bitki zararlılarıyla mücadele ilaçları, ekim söküm için kullanılan makine yakıtlarının, mazot vb. girdi masraflarını bile ödemeden tarlasındaki ham sebze ve meyvelere çöken, halkı aç ve borcuyla ortada bırakan domuz sürüleriyle mücadele zorunluluğu kaçınılmaz bir hal almıştır.
Zaten bu konuda kurumlarımızın da mücadelede çok geç kalmış olduğu ortadayken daha fazla gecikilmesi halinde, mahallelerimizin içine kadar yayılan domuz sürüleri; korkarız ki insanların can güvenliği bakımından da çok ciddi bir tehdit vasıtası haline gelmiş bulunmaktadır.
Her ne kadar tabiat varlıklarının, ekolojik dengenin ve ekosistemin korunmasına mahsus ilgili meri mevzuat ortada ise de, insan hayatının ve toplumsal yaşamın, insanlığın yaşam kalitesinin korunmasına, sağlıklı ve yeterli beslenmesiyle ilgili diğer mevzuat hükümleri açısından da bakıldığında konuya ilişkin bir orta noktanın bulunması mecburiyetinin de göz ardı edilmemesi gerektiği açıkça görülmektedir.
Birinci derecede; insana odaklı sürdürülebilirlik kavramı dikkate alındığında, yukarıda açıkça ve ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştığımız meselenin; ulusal tarım politikamızın hayati bir parçası olarak ele alınmak suretiyle çözüme odaklı acil girişimde bulunulmasına ihtiyaç vardır.
Çiftçi mallarının korunmasına mahsus yasal zorunluluk ta ortadayken anılan konuda,
Öncelikle Antalya Gazipaşa ilçemizin köyleri pilot uygulama alanı olarak düşünülmesi isabetli olabilir. Domuzlar mezarlarımızın üzerine diktiğimiz yeşillikleri bile sökerken mezar duvarlarımızı dahi yıkmaktadırlar. Olay vahim ve halkımızın derin acısıdır.
Mesela Kaymakamlığımız koordinatörlüğünde Tarım İlçe Müdürlüğümüz, Gazipaşa
Belediyemiz, ilçe Jandarma Komutanlığımız, muhtarlıklarımız, sair ilgili kurum ve kuruluşlarımızın da içinde bulunduğu bir koordinasyon ağı içinde geniş tabanlı, uzun vadeli bir program çerçevesinde hareket edilerek, bu konuya çözüm getirilebilir.
Gerekirse sorun Mahalli Çevre Kurulu, İlçe Güvenlik Komisyonu ve İlçe Tarım Komisyonu'nda da değerlendirilerek uygulamaya geçilmesiyle, doğal olarak açlık ve yoklukla karşı karşıya gelmiş olan yüzlerce çiftçi ailemiz karşı karşıya bulundukları domuz sendromundan kurtarılabilecektir.
SAYIN BAKANIM; Bu konuda Gazipaşa'da, andığımız yüzlerce çiftçi ailemiz vereceğiniz kararı
Beklemektedir. "HEPİMİZ BAKANIMIZIN VERECEĞI EMİR VE TALIMATLARI GEREĞİ OLARAK
KAMUSAL UYGULAMAYA KATKI KOYMAYA HAZIRIZ" DİYEREK BAŞKENTİMİZDEN GELECEK
SEVİNDİRİCI HABERIN YOLUNU BEKLEMEKTEDİRLER.