Antalya bir tarih zengini, doğa harikası..

Asırlar boyu çok sayıda kültüre ev sahipliği yapan Antalya, her karış toprağından tarih fışkıran bir tarih hazinesi..

Büyük Kurtarıcı  Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel yeridir” diyerek yaşadığımız kentin doğasının ne denli eşsiz olduğunu, Antalyalılar olarak ne kadar şanslı olduğumuzu 1930’lu yıllarda söylemiş..

Antalya dendi mi akla sadece tarih, rekor sayıda medeniyetin emanetleri olan tarihi kazanımlar gelir.

Bunların en önemlisi ise  Antalya’nın çekirdek kenti tarihi Kaleiçi’ni çevreleyen surlar..

Antalya surları Helenistik, Roma Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ortak mirası..

Yani dünyanın en önemli medeniyetlerinin eseri..

İşte o surlar yıllardır yıkılmamak için direniyor.

Antalya’nın ‘kadı kaçıran yağmurları’ başta olmak üzere hayatı olumsuz etkileyen doğa olayları kadar insanların saldırılarına  karşı da direniyor Kaleiçi’ni çevreleyen surlar.

Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram’ın surlarla ilgili açıklamaları hepimizi çileden çıkaracak türden.

Şöyle diyor Karabayram:

“1930 yılında dönemdeki yerel yönetim, ‘Kaleiçi’ne hava aldırmıyor’ düşüncesiyle tarihi Helenistik döneme kadar uzanan surların bir kısmını yıktırdı”

Antalya ile ilgili belgeler ve yerel tarihçilerin aktardıkları da ilginç :

“Antalyalılar, o dönemdeki yönetimin bu faaliyetinden cesaretlenerek, -rüzgarımızı kesiyor, Manavgat yeterince esmiyor- diyerek surları acımasızca, düşüncesizce yıktılar, doğanın ve insanların olumsuzluklarına karşı Kaleiçi surları direndi, direnmeye de devam ediyor”

Bununla da sınırlı değil elbette..

Bir tarih hazinesi olan Kaleiçi’nde tam bir talan yaşandı yıllar boyu..

Kimileri tarihi eserleri yurt dışına kaçırdı.

Kimileri evlerinden, bahçelerinden çıkan tarihi eserleri simsarlara sattı..

Kimileri de paha biçilmez değerdeki tarihi kalıntıları inşaat malzemesi olarak kullandı..

Şimdi Antalya surlarına sahip çıkıyor.

Kaleiçi surları restore edilecek..

Restorasyon çalışmaları kapsamında Kaleiçi’nin duvarlarının tek tek ele alınması, surları korumaya yönelik olarak restore edilmesi kararlaştırıldı.

Uzmanlar, surların iklimsel koşullardan çok kötü etkilendiğini, olumsuz etkilenmenin Antalya’nın simgeleri arasın bulunan Hadrian Kapısı’nda daha fazla gözlendiğini söylüyorlar.

Korumacılık anlayışı ile yapılacak restorasyon çalışmaları sonucunda Kaleiçi surlarının yeniden ayağa kaldırılması amaçlanıyor.

Çalışmalarla surların aydınlatılması, yürüyüş  yolları ile seyir teraslarının oluşturulması planlanıyor.

Kaleiçi surlarının restorasyon çalışmalarının 2018 yılı içerisinde tamamlanması planlanıyor.

Antalya’nın sadece tarihi mirasına değil, yerli yabancı herkesin hayran olduğu doğasına da saldırılar oldu, hala da devam ediyor.

Antalya’nın iklimi son yıllarda hızlı betonlaşma ile değişti..

İklimin değişmesine neden olan bir diğer önemli etken ise ‘Yedi Arıklar’ olarak bilinen düdenlerin yok edilmesi..

Rant uğruna su kaynaklarına kıyılırken, Muratpaşa Belediyesi eski Başkanı Süleyman Evcilmen’in  tarihi su yollarlını ve kaynaklarını yeniden Antalya’ya kazandırmayı amaçlayan ‘Yedi Arıklar Projesi’ politik nedenlerle engellendi..

Antalya’nın doğasına yönelik saldırılar rantçıların bölgeyi keyfetmesiyle başladı, durmak bilmiyor..

Bir zamanlar yeşilin ve mavinin tüm tonlarının görülebildiği Antalya’ya bugün yüksekte bakınca sadece beton bloklar görüyorsunuz..

Bu hali görünce de ‘İyi ki Antalya Ticaret Borsası Vakıf Zeytinliği’ni rantın azgın dişlerinden kurtardı’ diyorsunuz..

Bir de Kırcami var elbette..

İnsanların planlama beklentisine sözümüz olamaz, ama Antalya’nın pek çok yerinde olduğu gibi ‘rant’ öne çıkar ve Kırcami betona teslim edilirse, bu karara imza atanları tarih asla affetmez..

Kırcami planlarına imza atanlar ile Kırcami’den sorumlu yerel yönetimler bunu hiçbir zaman unutmamalı..

Yani Antalya’da yeni bir doğa düşmanlığının önünü açmamalı..

Bu Antalya’yı yönetenler için tarihi bir sorumluluk..