Dünya Jandarması ABD'nin Ulusal İstihbarat Müdürlüğü'nün raporuna göre, dünyada su kaynakları hızla tükeniyor, bu nedenle de 2020'den sonra su savaşları yaşanabilir.

Raporda su kaynaklarına ilişkin sıkıntı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin hidroelektrik santrallerinden enerji elde edilmesini güçleştirecek, ülkelerin ekonomik potansiyellerini de olumsuz etkileyeceği vurgulanıyor.

Raporda  "Yeraltı su kaynaklarına aşırı yüklenilmesi de, toprağın kalitesini olumsuz etkileyecek, bağlantılı olarak gıda üretimini baltalayacak, bu da sosyal patlamalara yol açabilecek" şeklinde çok çarpıcı bir görüşe yer veriliyor.

ABD'nin Ulusal İstihbarat Müdürlüğü su raporuyla asıl bombayı da şu yorumuyla patlatıyor "Su, uluslararası ilişkilerde bir silah ya da baskı unsuru haline gelecek"

Bunları Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak'ın 2012 yılının son İl Koordinasyon Kurulu toplantısındaki şu açıklamayı nedeniyle yazdım :

"Kurşunlu Şelalesi'nin suyu yüzde 80 oranında azaldı ve kuraklık tehdidi var"

Orman ve Su İşleri 6.Bölge Müdürü Osman Yılmaztürk, dünyaca ünlü Kurşunlu Şelalesi'nin önlem alınmazsa tamamen kuruyacağını söylüyor.

Yılmaztürk, Kurşunlu'nun kaçak sondaj ve tarım alanlarına izinsiz su alınması nedeniyle şelalenin sularının azaldığını belirterek, bir an önce kaçak kullanıma karşı çalışma başlatılması gerektiğini de vurguluyor.

Şelale suyunda krize giden bir azalma olduğunu bildiren Osman Yılmaztürk'ün şu sözleri çok çarpıcı :

''Kurşunlu Şelalesi'nin ekosistemi suya bağlı. Bu azalmayla giderse oradaki habitat yok olacak. Kurşunlu Şelalesi ekosistemi su olmazsa yaşayamaz. Devlet Su İşleri 13'üncü Bölge Müdürlüğü ile bağlantıya geçtik. İlk görüşmelerden olumlu sonuç alamadık. Düden Şelalesi'nin suyunun 5'te 1'inin Kurşunlu havzasına yönlendirilmesiyle bölgenin kurtulacaktır. Sorunu şimdi Antalya Valiliği düzeyine taşıdık. Gerekirse bakanlık nezdinde de girişimde bulunuruz. Ne pahasına olursa olsun Kurşunlu Şelalesi'ni kurtarmak istiyoruz''

Acı gerçek ortada.

Kısa adı HES olan hidroelektrik santralleri her gün mantar gibi çoğalıyor.

Koltuğuna projeyi sıkıştıran Ankara'nın yolunu tutuyor, gözüne kestirdiği su kaynağı ile ilgili olarak tahsisi alıp geliyor.

Ankara'nın anlı şanlı bürokratları, asıl görevleri su kaynaklarını korumak olsa da devletin değil de hükümetin memuru anlayışı ile, hele yanlarında da iktidar partisinin bir yetkilisi, vekili ya da ağır topu da varsa Antalya'nın fikrini bile sormadan HES izini veriyor.

Antalya, öyle söylendiği gibi su kaynakları açısından zengin bir bölge değil.

Pek çok yerleşim biriminde bırakın tarım yapmayı, içecek su bile yok.

Hal böyle iken, Büyük Ağabey ABD, "Dünyada su savaşları olacak" derken Antalya'nın suyunu atalarından kalan miras sanarak ulufe gibi dağıtıyor merkezi yönetim.

Alakır'da HES'lere karşı müthiş bir mücadele veriliyor.

Antalya'nın dört bir yanında HES projeleri yapılıyor, yenileri için de hazırlıklar olunca hızıyla sürüyor.

Bu da yetmiyor, doğalgazdan elektrik enerjisi üretmek amacıyla kurulan santraller su kaynaklarını kullanıyor, o bölgelerde tarım toprakları özelliğini yitiriyor, geçimini tarımdan sağlayan vatandaşlar, karınlarını doyurmak, evlerinin ekmeğini sağlamak için başka işlerde çalışmak zorunda kalıyor.

Antalya'da gelecek 10 yıl içinde içme suyu sıkıntısının olacağını da belirtiyor uzmanlar ve yetkili kuruluşlar.

Tarım topraklarını sulamak için yeterli suyun olmadığı bir ortamda sağlıklı içme suyu için ilerleyen süreçte su kaynaklarına yönelik saldırı nedeniyle kaynak bulmakta güçleşecek, nüfusu hızla çoğalan Antalya'da sadece Kurşunlu ve suyu çok önceden azalan Düden Şelalesi'nin dışında kaynaklar kuruyacağı için de su sıkıntısı ortaya çıkacak.

Kurşunlu Şelalesi uyarısı ciddiye alınmalı, başta HES'ler olmak üzere Antalya'nın su kaynaklarını kurutan, kirleten, yok eden, mümbit tarım topraklarını verimsizleştiren uygulamalara ivedilikle dur denilmeli.

Yarın geç olmadan.