Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda Varsak'taki Düdenbaşı Şelalesi’nin kapısındaki kuyruğun fotoğrafını çekip Akdeniz Gerçek Gazetesi’nde haber yapmıştım. Evet, 1985’ten beri haber yazıyorum, kadrom halâ “muhabir” olarak görünüyor. 

Büyükşehir Belediyesi'nden sağ olsun Songül Zengin kardeşimden almıştım ziyaretçi sayısını. Kurban Bayramı’nda çok daha kalabalıktı Düdenbaşı Şelalesi. 3. günü ailece Değirmen Restaurant’a Kâzım abiyi bayramlamaya gittiğimizde gördüm. Gerçekten müthiş bir kalabalık vardı. Ama oğlum askerden gelmişti, program yoğundu, durup haber yapmaya vakit olmadı.  Ama ajansın biri yapmış, yerel gazetelerde gördüm, internette gördüm.

“Düden Şelalesi ziyaretçi rekoru kırdı” filan diye başlık atmışlardı. Tamamına yakını neredeyse denize dökülen noktadaki Düden Şelalesi’nin fotoğrafını kullanmıştı. Yani bunu ajans mı böyle servis etti, ben de buna mı denk geldim gerçekten bilemiyorum. Bildiğim bir şey var, masa başı habercilik, ajansa bağımlı habercilik derken ciddi bir dezenformasyon yaşanıyor.

Yeni Antalyalılar ve gençler için anlatalım. Kuzeydeki Düdenbaşı Şelalesi, denize dökülen Düden Şelalesi. Yukarı Düden Şelalesi'nin bulunduğu alan 1970 - 1972 yılları arasında Devlet Su İşleri tarafından piknik ve mesire yeri haline getirilmiştir. Sahi yok muydu başka bir isim. Verseniz de bugün uğraşmasaydık ya. Burada daha önce şelale yoktur, düden vardır. Her şelaleyi oluşturan ve Kepez Hidroelektrik santralinden gelen kanal suyu azalır. 

Bir de MÖ 334-333 yıllarında Pamfilya'yı fetheden Büyük İskender'in bu bölgeden geçerken atlarını sulattığı söylenmektedir. O tarihte yukardan su dökülmemektedir. Bilin istedim.

Bu arada asıl haber Düdenbaşı Şelalesi’nin girişindeki baraka dükkanlar ve o köşenin bölge trafiğini olumsuz etkilemesidir. Artık Düdenbaşı mesire alanı DSİ’den Büyükşehir’e geçmişse, o yollar da Büyükşehirinse kim neyi neden bekliyor ki? Ben sordum, Hakan Tütüncü Büyükşehir’in olduğunu söyledi. Büyükşehir kurmaylarına önerdim, dinleyen olmadı.

Haaa… Bir de şu vardı. Geçtiğimiz günlerde koskoca CNN’in internet sitesinde bir haber vardı. Deniz böğrülcesinin faydalarını sayıyordu ama gel gör ki bildiğimiz Kara göbekli böğrülce dediğimiz karada yetişen bitkinin fotoğrafını kullanmışlardı.