Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi verilirken, güzel ülkemin güzel diyarında bir kadın çıkıp kadınların belli makamlara yakışmadığını söylüyor...

Hem de kim, Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı...

Sen sus, Sayın Zekiye Çomaklı...

Önce bulunduğu konumun ne sorumluluk taşıdığını, ne için seçildiğini hatırla...

İş hayatında geri planda kalan ve çalışma hayatında yetersiz sayıda bulunan hemcinslerinin iş ve meslek sahibi olması için çalışma yürütmen gerektiğinin farkında değilsin galiba!

Sonra iş, sosyal, siyasal ve kamusal alanda kadın-erkek dağılımına bak. Makamların ne kadarının erkekler, ne kadarının kadınlar tarafından işgal edildiğini istatistiklerle gör...

Çıkıp "Kadın kaymakam, vali olmasın" demeden önce, bu makamlarda kadınların neredeyse hiç olmadığını hatırla...

Tarih sayfalarını bir karıştır...

Geçmişte yerel ve genel seçimlerde kadın-erkek dağılımının nasıl olduğunu, şimdi durumumuzun nerede olduğunu gör...

Kalkıp toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışma yapacağına, kadınları belli kapanlara sokmaya çalışma...

Kadınımızı aşağılama...

Sene 1935. Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını veriyor ve şöyle diyor: "Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve liyakatle kullanacaktır."

Neymiş, Türk kadını her makama yakışır, gereğini layığıyla yapar...

Kaldı ki belli makamlara oturmak için illa da erkek olmak gerekmiyor...

Zaten karar alma mekanizmalarında erkek egemenliği varken ve bununla ilgili şikayetler yükselirken bir kadının da çıkıp "Kadınlar zaten kaymakamlık, valilik yapamaz" demesi çileden çıkarıyor insanı...

Şunu dese altına imza atacaksınız: "Önemli olan bir makama oturmak değil, doldurmaktır. Ha kadın olmuş, ha erkek."

Ama yok Çomaklı, belli ki hızını alamamış...

Üstelik de 'Çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi' konulu konferansta kalkıp vermiş, veriştirmiş kadınlara...

Konferansta Ankara Üniversitesi'nden Hocam Doç. Dr. Abdulrezak Altun, erkeklerin fiziksel olarak kadınlardan daha güçlü olduklarını ancak bilimsel olarak kadınların daha zeki olduğunun kanıtlandığını söylerken Çomaklı da kalkıp kadınları yerden yere vurmuş...

"Belli makamlara kadının oturması hatadır. İnisiyatifini kullanamıyor, eksik kalıyor. Beni taşlayıp, yerebilirsiniz ama böyle eksik gördüğüm kadınlar var. Üniversitede profesör olmuş, güzel bir yere gelmiş. Hiçbir işe yaramıyor. Sadece o masanın kadını. Bu tür kadınların da ayıklanması lazım. Böyle dayı-yeğen işi yapılmamalı. Kadın vali olmamalı, kaymakam da olmamalı. Gecenin bir saatinde bir ot yangını olduğu zaman atına binip gidebilmeli. Kadın naziktir, narindir, duygusaldır. Emir verebilmeli. Yumruğunu vurduğu zaman ses getirmeli. Herkes Zekiye değil. O makamlardaki kişi yumruğunu vuran kadın olmalı. Onun için Milli Eğitim Müdürü, İş-Kur Müdürü kadın olmamalı"...

Belli ki Çomaklı, ilindeki bir müdireden oldukça rahatsız ama böyle kadınlara kin kusarak olmaz ki...

Olmadı Çomaklı, yakışmadı...

Bir de milletvekili adayı olmuş bir kadına bu sözler hiç yakışmadı...