Seçim mi? geçim mi? diye sormak gerek. Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler için ülkemizde pek anlaşılamayan, biraz da anlam veremediğimiz hummalı bir seçim kavgası...
Ülkemiz genelinde halkın fakrü zaruret içinde sızı çektiğini basın yayın organları, ne var ne yok kim aç kimler tok, enflasyon devalüasyon, hayat pahalılığı, açlar ve yoksullar, ver yansın bağırmaya devam etsinler. Öbür taraftan da birçok siyasetçi ve politikacı siyasetçiler bu tür memleket olaylarını bir tarafa bırakarak köşe kapmaca oyununu sürdürüyor. Bir söz vardır, toplumumuzda yaygındır; "Allah gözünü doyursun " derler. Kardeşim sen zaten hak etsen de hak etmesen de zaten bu millet sana kocaman bir masa teslim etmiş. Halk Sen şimdi o masayı bırakıp yeni bir sevdanın peşinde başka bir masaya oturmak için, şehirdeki mevcut masanı işini gücünü bırakıp ben bu masayı beğenmedim, şu büyük masayı istiyorum diyorsun...
Madem o masanı beğenmiyordun bunca yıldır o masayı niçin işgal ettin. Halk sana o masayı iş yap diye teslim etti. Yetmedi diyorsun. Bu masayı beğenmedim, şu masayı istiyorum diyorsun. Sen bu milletle dalga mi geçiyorsun birader. Otur oturduğun yerde, işini yap. Beğenmiyorsan istifa et ve daha büyük bir masaya müşteri olma. Biraz da başka millet sevdalıları gelip yönetsin o masayı. Ben bu ülkeye eksiksiz ve kesintisiz tam 60 yıl hizmet ettim. Ben bile bir çok nedene bağlı olarak bir masa talep etmekten feragat ediyorum.
Mesele yaşamımda yirmiye yakın belediye başkanına hasbel kader danışmanlık yaptım, o kentlerin yönetimi için sekonder yapı oluşturdum.
Yıllardır her bakımdan, adeta emarını çektiğim, yani tüm sorunlarını ve çözüm yollarını çok iyi bildiğim Antalya için söz konusu sebeplerden dolayı" o masayı bana verin" diyemiyorum.
Bu kentin birinci derecede ve en ağır sorunu trafik- toplu taşım sorunudur. İçme ve şebeke suyu ve koruma alanlarıyla ilgili sorunlar dahil, katı atıklar meselesi gibi çok sayıda sorunlar yumağının seyircisi durumundayız. Bu konuda yıllardır dersime çalışıyorum ama kimse yardım istemiyor. Bu işin şifresi bizde ama talep eden yok.
Kaldırım işgalleri, sinyalizasyon hataları, depolama sorunları, baş döndüren skutur motosiklet
Sorunları, kıyı işgalleri, yeşil alanlarımızla ilgili sorunlar, semt pazarları ve daha bir dizi kentsel çevresel sorunlar, işlenen çevre suçları başını almış gidiyor. Günümüze kadar bunların hangisini çözdünüz. Ben sihirli değnek değilim ama talep edin biz bunların nasıl çözüleceğini, elimizdeki sayfalar dolusu dosya kayıtlarıyla size yardımcı olalım. Tek sorun tenezzül lütfedilmesi, başka sorun yok. Bu kentin yönetimi için masaları oluşturacak muhterem adaylara sesleniyorum:
30-40-50-60 yıllık bürokratlara bile kapılarınızı kapatarak; kamu yararı için kendini heder eden o bürokratlarla görüşme lütfunda bile bulunmuyor olmakla kentlerin sorunlarını çözemezsiniz. Devlet nizamı ve devlet nezaketi bu değildir.
Demokrasiden, şeffaflıktan, gerçek vatanseverlikten söz edilecekse izlenecek yol bu şekilde olmamalı. Önce bütün adaylar halkın da içinde olacağı bir arenada bir araya gelerek halka projelerini anlatmalılar. Bu kent için beldelerimiz için halkımız için nasıl bir hizmet ağı oluşturacaklarını açıklamalılar.
Modası geçmiş yol ve yöntemlerle halkın iradesine ipotek koyarak bazı hacı cav cav oyunlarıyla masa işgaline meydan verilmemelidir. Hak edenlere karşı şapka çıkarırız.