Antalya’nın turizm ve tarım kenti olmasının yanında bir kültür, sanat kenti olduğu da muhakkak. Hatta yarım asırlık Altın Portakal Festivali gibi bir cevhere sahip. Ama gelin görün ki maalesef Antalya geldiğimiz ekonomik ve siyasi iklim, üzerine eklenen pandemi herşeyi aldı götürdü…
Ne sinemanın ne tiyatronun ne konserin ne serginin tadı kaldı. Belki bu pandemi ile sanal festivaller ve sergiler başladı ama sanalda sevemedim sanatı…
Dün uzun bir ara sonrası Leonardo da Vinci’nin Anısına Saygı Sergisi’ne gitti. 9 Mart’a kadar açık kalacak sergiyi, bir ressam, bir ressam kızı ve bir Avrupalı ile gezince sergi de başkaca anlamlı oldu…
Farklı gözlerle ve yorumlarla her eseri inceledik…
Bedri Baykam’dan Ergin İnan’a kadar farklı ressamların eserlerinin buluştu bu anlamlı sergide çıkışta elbette ziyaretçi defterini yazmamak olmazdı…
Türkiye’de 5. il olarak Antalya’da açılan sergiyi ziyaret etmemize olanak tanıyan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ve emeği geçenlere teşekkür ederiz…
Keşke ilde farklı ilçelerde de serginin devamı gelse…
ÇOCUKLARA KIYMAYIN!
Bu arada sanat demişken, eğitimimizdeki bir yanlış ve eksikliğe de değinmek istiyorum. Elbette eğitimci değilim ama tecrübelerim gereği şunu söyleyebilirim; sanat ve spor bir bireyin kendini keşfetmesinde ve başarısında çok önemli…
Köy enstitülerine bakın…
Sanat, spor, ev ekonomi, yemek yapmak, bahçede bitki yetiştirmek, dikiş dikmek, laboratuvarlarda bilimsel deney yapmak…
Hayata tam anlamıyla hazırlanıyordu gençler…
Eğitim de vardı, sanat da…
Spor da vardı, tarih de…
Ya şimdi! Tek dert laik bilimsel eğitimden uzaklaşmak sanki. Okul öncesine bile dini eğitimi getiren anlayış maalesef resim, müzik ve beden eğitimi derslerini 1’er saate sıkıştırma derdinde…
Oysa hayat sadece akademik başarıdan ibaret değil. Sosyal ve kültürel başarıların birlikte ilerlemesi gerektiği bir alandır…
O yüzden onları hayata tam anlamıyla hazırlamak anlamında yaparak, yaşayarak öğrenebilecekleri alanlar hazırlamak önemlidir…