1961 yılında bile Sovyetler Birliği tüm dünyadaki yaşamı iki kez, ABD ise tüm dünyadaki yaşamı on kez yok edecek nükleer silahlara sahipti...Yani 63 yıl önce bile iki ülke dünya üzerindeki yaşamı on iki kez yok edebilecek nükleer silahlara sahipti...
The Ultimate Quotable Einstein (Alice Calaprice tarafından yazılan kitap) ve daha birçok kaynakta "3. dünya savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum lakin (ancak) 4. dünya savaşında mızrak, taş ve sopaların kullanılacağını biliyorum" sözünün 1946, 1947 ve 1949'da çeşitli kişilerce dile getirildiği belirtiliyor...
Bu kişiler: General Omar Bradley (1893-1981), fizikçi Albert Einstein (1879-1955), gazeteci Walter Winchell (1897-1972) , Amerikalı siyasetçi, akademisyen J. William Fulbright (1905-1995) Sözü ilk sarf eden ise Einstein değil adı bilinmeyen bir ABD ordusu teğmeni...
Ukrayna Rusya savaşının üçüncü yılına girildiği 2024'in ilk iki ayı sona ererken en önemli küresel gelişmeler şöyle sıralandı:
En fazla ülkeye vizesiz seyahat imkanı veren 6 ülke, listenin ilk sırasında yer aldı. Buna göre 194 ülkeye vizesiz erişimle 5 yıldır listenin ilk sırasında yer alan Singapur ve Japonya'ya bu yıl Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya eklendi.Finlandiya, İsveç ve Güney Kore listede ikinci sırada yer alırken, ABD altınca sıra ile şimdiye kadarki en kötü derecelerinden birini elde etti. (ABD pasaportuna sahip turistler 189 ülkeye vizesiz girebiliyor...Öte yandan ilk 30 pasaportun 23'ü Avrupa ve Birleşik Krallık, üçü Asya, ikisi ise Kuzey Amerika ve Okyanusya'dan oldu.Türkiye ise 118 ülkeye vizesiz erişimle listenin 54. sırasında yer aldı.Türkiye'nin bir üst basamağında 119 ülkeye erişimle Rusya bulunurken 52. sırada 121 ülke ile Gürcistan, 51. sırada 122 ülkeyle Moldova yer aldı.
T.C. vatandaşları 2023'te AB'ye en çok iltica başvurusu yapan gruplar arasında 3. sırada yer aldı...Verilere göre; Suriyeliler ve Afganlar en çok iltica başvurusu yapan gruplar olmaya devam ettiler...Avrupa Birliği (AB) İltica Ajansı (EUAA), AB'ye iltica başvurularının 2023 yılında yüzde 18 artışla 1.14 milyona çıkarak 2015 ile 2016 arasındaki göçmen krizinden bu yana en yüksek seviyeye yükseldiğini açıkladı...EUAA verilerine göre, en çok iltica başvurusu yapan gruplar arasında Suriyeliler ilk sırada yer aldı. Afganlar bir önceki yıla göre önemli ölçüde daha az başvuru yapsa da en çok başvuru gruplar arasında ikinci sırada.Türk vatandaşları ise bir önceki yıla göre yüzde 82 daha fazla başvuruda bulunarak üçüncü en büyük başvuru grubunu oluşturdular.Veri, Avrupa genelinde bu yıl yapılacak bir dizi yerel ve ulusal seçimin yanı sıra Haziran'daki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde göç ve aşırı sağcıların duyarlılığı konusundaki hararetli tartışmaları daha da şiddetlendirebilir. EUAA, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın ardından iltica başvurusunda bulunan Filistinlilerin sayısının yaklaşık 11 bin 600 ile tarihi seviyeye çıktığını açıkladı.
Ukrayna ve Rusya'da savaşta ölenler mezarlıkları genişletmeye devam ederken, iki ülkede de daha çok insan askerden kaçıyor...Ukrayna Rusya'yı topraklarından çıkartma konusunda 2024'te daha da umutsuz...7 Ekim 2023'ten sonra İsrail'e ABD tarafından para, silah, cephane, mühimmat, savaş malzemesi yollandığı için Ukrayna'ya yollanan çok azaldı...Rusya ve Ukrayna savaşta ölenlerin ancak onda birini ilan ediyor kuşkusu çok güçlü...Savaşın üçüncü yılında Avrupa ülkeleri ve ABD Ukrayna'ya gönderecek savaş malzemesi bulamayacak hale geldi haberleri de gelmeye devam ediyor...Yine Ukrayna'da kazanılacak bir Rus zaferinin Rusya'yı bu kez kendine av olarak Baltık Ülkelerini ve Polonya'yı seçmeye yöneltebileceği de konuşuluyor...
New York Times gazetesi haberine göre İran Molla Cumhuriyeti yöneticileri Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan'daki İran kontrolündeki silahlı güçlerin liderlerinin kulaklarını çekerek ABD çıkarlarına şimdilik herhangi bir saldırıda bulunmamaları konusunda onları uyardı...İran en azından şimdilik ABD ile savaşa girmek istemiyor...İran tarafından ABD hedeflerine saldırmaması için uyarılanlar arasında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı İsmail Kaani de bulunuyor...İran bir an önce ABD silahlı güçlerinin Irak'tan çekilmesini de arzuladığından ABD'ni kışkırtmak ve ABD silahlı kuvvetlerinin birkaç yıl daha Irak'ta kalmasına neden olabilecek gelişmelerden kaçınmak istiyor...
İran: Mısır'la normalleşme için gerekli adımların atılması konusunda mutabakata vardık
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri ile Tahran-Kahire ilişkilerinin normalleştirilmesi için gerekli adımların atılması konusunda mutabakata vardıklarını bildirdi. İran devlet televizyonunun haberine göre, İsviçre'nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin 55. Oturumu'na katılan Abdullahiyan, oturum aralarında Mısır Dışişleri Bakanı Şükri ile bir araya geldi.Görüşmenin içeriğine ilişkin bilgi veren Abdullahiyan, "Mısırlı mevkidaşım ile İran'ın Gazze'ye yardımının ulaştırılması, Gazze'deki insani konulara özel önem verilmesi ve Filistin'deki mevcut savaş ve soykırımın siyasi çözümü konusunda önemli görüşmelerde bulunduk" dedi. Şükri ile Tahran-Kahire ilişkilerinin normalleştirilmesi için gerekli adımların atılması konusunda da mutabakata vardıklarını belirten Abdullahiyan, "İşler iyi yönde ilerliyor. İnşallah daha da ileri götürebiliriz. Yakın gelecekte adımlar atılacak" ifadelerini kullandı.
Suudi-İran Yakınlaşması
İran ile Suudi Arabistan'ı müzakere, pazarlık masasına Çin oturtmuştu...Hiçbir şey Suudi Arabistan'ın bölgede gerilimi azaltmadaki kararlılığını İran'la yakınlaşması kadar net bir şekilde ortaya koyamaz. Süregelen gerginlikler ve bölgesel rekabet, ilişkilerin ilerletilmesinde dikkatli bir gözetim gerektiriyor ve bu nedenle Krallık ihtiyatla ilerliyor. İran'ın taahhütlerini yerine getirmemesi ve bölgede şiddet içeren davranış ve faaliyetlerde bulunmasına dair geçmişten gelen bir endişe var. Bu endişe, özellikle 7 Ekim'deki gibi son olaylar ve İran'ın Gazze Savaşı'ndaki tutumu ışığında, İran destekli Husi örgütünün Kızıldeniz'deki saldırıları ve gerginliği tırmandırması nedeniyle daha da arttı. Gazze'deki kriz, İran'ın Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler ve Irak'ta İran yanlısı Şii milisler aracılığıyla bölgesel istikrar ve güvenliğe zarar verecek şekilde "direniş eksenini" sürdürme niyetinde olduğu gerçeğinin altını daha da çizdi. Krallık aynı zamanda Tahran'la diyalog kanalını açık tutma ve gerilimin azalmasına önayak olabilecek iletişimi sürdürmekte de kararlı. Zaman içinde Suudi Arabistan, İran'ın Suudi Arabistan'ın bölgedeki güvenlik çıkarlarını güvence altına alan ve bunlarla çelişmeyen istikrarı bozucu çabalardan uzak durma kararlılığını göstermesini isteyecektir. Sürecin gerilimin azaltılmasından normalleşmeye doğru ilerlediğini görmek için Tahran'dan gelen stratejik düşüncede köklü bir değişikliğe ihtiyaç var.
KÜRESEL NÜKLEER SAVAŞ DÜNYA ÜZERİNDEKİ CANLI YAŞAMI İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT OLMAYA DEVAM EDİYOR
1961 yılında bile Sovyetler Birliği tüm dünyadaki yaşamı iki kez, ABD ise tüm dünyadaki yaşamı on kez yok edecek nükleer silahlara sahipti...Yani 63 yıl önce bile iki ülke dünya üzerindeki yaşamı on iki kez yok edebilecek nükleer silahlara sahipti...
İsrailli siyasetçi Shimon Peres: "Saddam Hussein Irak'ın atom bombasına sahip olmasını çok istiyordu ve bunun için ne yazık ki çok büyük çaba harcadı" demişti...
2024 yılındayız ve İran nükleer silahlar üretiminin eşiğindedir...Bugün İsrail'in elinde bile 400 kadar nükleer başlıklı füze olduğu tahmin ediliyor...Kuzey Kore, Pakistan, Hindistan, İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD de nükleer silahlara sahip...
Nükleer savaşla insanlığın yok oluşu en azından dört büyük filmde canlandırıldı...Yeryüzünde insan uygarlığı bu dört filmde yok oldu...On the Beach (1959; Stanley Kramer), Doctor Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb (1964; Stanley Kubrick), Planet of the Apes ( 1968 ;Franklin J. Schaffner), The Day After (1983; Nicholas Meyer)...1968'de gösterime sunulan filmde 25 Kasım 3978 yılındaki dünya gezegenine bir zaman yolculuğuyla ulaşan bir ekip geçmişte çıkan bir nükleer savaşta dünya gezegenindeki insan uygarlığının yok olduğunu keşfetti...
Donald Trump 5 Kasım 2024'te ikinci kez ABD başkanı seçilir mi? Seçilirse ABD'nin NATO savunma ittifakı üyeliğine son verebilir mi? Buna politik gücü yeter mi? ABD'ndeki süper zenginler, Yahudi lobisi, Ermeni lobisi, Yunan lobisi ,savaş sanayii, partileri (iki partiyi) süper bağışlarıyla besleyenler, kısaca kurulu düzen, Müesses nizam (The Establishment) buna izin verir mi? Bunu bize zaman gösterecek!
Çünkü Trump "ABD (yaklaşık 900 milyar dolarlık savaş bütçesi var) ve İngiltere (73 milyar dolarlık savaş bütçesi var) hariç savaşa hazırlık ve savunma bütçesi harcamasını önemseyen ülke yok...ABD savunma harcamasını düşük tutan Avrupa ülkelerini 108 milyar dolarlık savaş bütçesi olan Rusya'dan korumak zorunda değildir" diyerek, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya gibi NATO üyelerini suçluyor...NATO'nun Avrupalı üyeleri için bu en kötü senaryo, kabus senaryosu gerçekleşirse ne olur? Putin'in pençesine düşerler mi? İngiltere ve Fransa'nın nükleer silah stoğu onları Rusya'dan korur mu?
İngiliz Albay Hamish de Bretton-Gordon, Putin'in Avrupa'nın diğer ülkelerini işgal etmesini önlemek için İngiltere'nin Ukrayna'ya asker göndermek zorunda kalabileceğini söylüyor...
Kremlin'den açık tehdit: Batı, Ukrayna'ya asker gönderirse NATO-Rusya çatışması kaçınılmaz olurKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Ukrayna'ya asker göndermenin "ihtimal dışı" bırakılmaması gerektiğine yönelik açıklamalarını başkent Moskova'da gazetecilere değerlendirdi. Söz konusu ihtimalin gündeme gelmesinin önemli ve yeni bir olay olduğunu belirten Peskov, "Fransa Cumhurbaşkanı'nın açıklamasının diğer tüm yönlerini zaten duymuştuk ve bunları dikkate aldık. Macron'un, Rusya'yı stratejik bir yenilgiye uğratmanın gerekliliği konusundaki tutumunun da oldukça farkındayız" diye konuştu. Peskov, Batılı ülkelerin Ukrayna'ya asker göndermesi halinde NATO ile Rusya arasında çatışma yaşanıp yaşanmayacağına yönelik soruya, "Bu durumda artık olasılıktan değil, kaçınılmazlıktan bahsetmeliyiz. Böyle değerlendiriyoruz" karşılığını verdi.
Putin'in suikastçileri dünyanın her yerinde avlarını takip ediyor
Gürcü asıllı Sovyetler Birliği lideri Stalin'in yolladığı suikastçi Kızıl Ordu'nun kurucusu Leon Trotsky'yi 20- 21 Ağustos 1940'da Meksika'da öldürmüştü...Stalin Atatürk ile dostluğuna çok önem verdiği için Trotsky'i İstanbul Büyükada'dayken öldürtmedi...
1 Haziran-17 Kasım 1932’de Almanya Başbakanlığı, 30 Kasım 1933 ile 7 Ağustos 1934 arasında Başbakan Adolf Hitler’in yardımcılığı görevini üstlenen, 1939-1944 arasında Türkiye’deki Alman Büyükelçisi olan Franz von Papen (1879-1969) 1951’de İstanbul’daki Santa Maria Draperis kilisesini ziyaret ederken “Ruslar Akdeniz’e inemedilerse ve Türkiye’yi işgal edemediyseler bunu bana borçlusunuz, ” demişti…Katolik olan Franz von Papen, Türkiye’de Büyükelçilik yaparken, kimi kaynaklarda 1934-1944 arasında, kimi kaynaklarda 1935-1945 arasında Türkiye’de (Harbiye’deki Kutsal Ruh Kilisesi’nde) Vatikan’ın temsilcisi olan ve 28 Ekim 1958 ile 3 Haziran 1963 arasında Papalık görevini üstlenen Angelo Giuseppe Roncalli’yle de sarsılmaz bir dostluk kurmuştu… Franz von Papen’e 24 Şubat 1942 Salı günü Ankara’da Sovyetler Birliği ajanları bombalı suikast düzenlemiş ve von Papen hafif yarayla suikasti atlatmıştı…
25 Ağustos 2023
Ukrayna askeri istihbarat servisinin başında bulunan Kirilo Budanov, bir Rus pilotun kullandığı Mi-8 helikopteriyle birlikte Ukrayna'ya sığındı...Rus kaynakları helikopterin askeri üsler arasında uçak parçası taşıdığını açıkladı...Radio Liberty'e bir röportaj veren Budanov, helikopterdeki diğer askerlerinse pilotun kararından haberdar olmadığını söyledi.
Budanov, "Pilota doğru şekilde yaklaşmanın yolunu bulduk. Ailesini tespit edilmeden oradan çıkaracak ve pilotun helikopteri devralmasını sağlayacak koşulları yarattık. Mürettebat ne olduğunun farkında değildi" diye konuştu.
Helikopterde pilotun dışında iki askerin daha bulunduğunu belirten Budanov, "Nereye indiklerini fark ettiklerinde, kaçmaya çalıştılar. Ne yazık ki, etkisiz hale getirildiler. Onları canlı yakalamayı tercih ederdik ama işler böyle gelişti" ifadelerini kullandı.Pilotun durumuyla ilgili de bilgi veren Budanov, "Pilot harika hissediyor, her şey yolunda. İki seçeneği var ama burada kalmaya daha meyilli. Bunu daha önce yapan olmamıştı ama sayıyı artırabileceğimizi umuyorum" dedi.Ukrayna Pravdası istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde, pilotun 6 aylık bir operasyonla ikna edildiğini ve ailesinin bir süre önce Rusya'dan Ukrayna'ya getirildiğini yazdı.Bir Rus Telegram kanalıysa Mi-8 tipi helikopterin Ukrayna'ya uçtuğunu ve Poltova bölgesine yanlışlıkla iniş yaptığı öne sürdü. Bir Rus askeri blogger da helikopterin birkaç hafta önce kaybolduğunu yazdı.
Bir başka Rus Telegram kanalı Voenniy Osvedomitel ise, Ukrayna istihbaratının pilotu kandırarak kendi tarafına çektiğini ve helikopterde Su-30SM ve Su-27 tipi savaş uçağı parçalarının bulunduğunu bildirdi. Ukrayna Savunma Bakanlığı'na yakın isimlerden biri olarak bilinen gazeteci Yuriy Butusov, Mi-8'in bir Ukrayna üssüne sağlam şekilde iniş yaptığını ve detaylı incelemenin ardından Ukrayna ordusunun envanterine ekleneceğini söyledi.
28 Şubat 2024
Kullandığı helikopterle birlikte Ukrayna'ya sığındıktan birkaç ay sonra İspanya'da öldürülen Rus savaş pilotu Maxim Kuzminov suikastında yeni detaylar ortaya çıktı.13 Şubat'ta işlenen cinayetin ardından İspanya Savunma Bakanı Margarita Robles, yetkili birimlerin Kuzminov'un gerçek kimliğinden ve ülkede bulunduğundan haberdar olmadığını öne sürmüştü.Ancak El Mundo gazetesi, İspanya hükümetinin Rus pilotun ülkeye geldiğini ilk günden beri bildiğini yazdı.Haberde soruşturmayı yürüten savcılığın üzerinde durduğu en olası senaryoya da yer verildi.Buna göre Kuzminov, kız arkadaşıyla iletişime geçmeye çalışırken saldırganlar tarafından tespit edilerek takibe alındı. Çok sayıda Rus'un yaşadığı Alicante kentine giderek annesini yanına almaya çalışan Kuzminov'un kimliğinin de bu sırada açığa çıktığı öne sürüldü. Rus pilotun annesi Irina Kuzminova'ya, oğlu kullandığı helikopterle birlikte kaçmadan kısa bir süre önce Rusya'yı terk etmesinin söylendiği ve bunun için uydurma bir Kore gezisi ayarlandığı iddia edildi.
Kuzminova'nın bunun yerine Ukrayna'ya gittiği ve halen burada Kiev yönetiminin koruması altında yaşadığı belirtildi. El Mundo'nun haberinde, Rus pilotun eski sevgilisi Elizaveta Ponomareva'nın cinayette rol oynamış olabileceği öne sürüldü. Suikasttan kısa süre önce çekilen fotoğraflara göre Ponomareva, Kuzminov'la halka açık yerlerde görülen tek kişiydi.İspanyol savcılara göre, Kuzminov'un ölümcül hatası sevdiklerine ulaşmak için eski ilişkisini kullanması ve dinlendiği düşünülen bir Ukrayna hattıyla görüşme yapması oldu.İspanyol yetkililer suikastın Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyor. Moskova ise iddiaları reddediyor.SVR şefi Sergey Narışkin suikastla ilgili herhangi bir yorum yapmasa da, Kuzminov'u "hain ve suçlu" diye nitelemiş ve Rus pilotun kaçmaya karar verdiği an ahlaken bir cesete dönüştüğünü söylemişti.Rus savaş pilotu Maxim Kuzminov, geçen ağustosta Ukrayna istihbaratıyla anlaşarak kullandığı Mi-8 tipi helikopterle birlikte Ukrayna topraklarına kaçmıştı. Kuzminov'la birlikte helikopterde bulunan iki silah arkadaşının Ukrayna güçleri tarafından öldürüldüğü öne sürülmüştü.Kuzminov kaçışına gerekçe olarak savaş karşıtı olmasını göstermiş ancak Rus basınında yer alan haberlerde Kuzminov'un Kiev'den 500 bin dolar ödül ve pasaport aldığı iddia edilmişti.
Stalin'in Atatürk'ün tepkisinden çekindiği için İstanbul'da değil Meksika'da öldürtmeyi tercih ettiği en az Stalin kadar zalim olmasıyla ünlü Leon Trotsky ölümünden 84 yıl sonra dünya çapındaki ününün zirvesine ulaştı...Trotsky Stalin tarafından 1927'de Komünist Parti'den kovuldu ve Trotsky Stalin'i eleştiren "İhanete Uğrayan Devrim" adlı kitabını yazdı...Büyükada sadece Trotsky'nin sürgün mekanı olmamıştı...Bizans döneminde gözden düşen Prensler İstanbuldaki adalara sürgüne gönderilirdi...
***"Boris Pasternak'ın Doctor Zhivago" romanında (1957) ve aynı adlı filmdeki (1965; Yönetmen: David Lean ) Pasha Antipov / Strelnikov karakteri Trotsky'den esinlenmişti...Zhivago'da bu karakter intihar ediyordu...Filmde bu rolde Tom Courtenay vardı...(Yazının ekinde Doktor Jivago filminden bir fotoğrafta Tom Courtenay var...)
***Ivan Passer tarafından yönetilen Stalin adlı filmde (1992) Stalin rolünde Robert Duvall, Ttrotsky rolünde Daniel Massey vardı...
***The Assassination of Trotsky (1972; Yönetmen: Joseph Losey) Richard Burton Trotsky rolündeydi...
***Trotskiy adlı 8 bölümlük mini dizide (2017; Yönetmenler: Aleksandr Kott, Konstantin Statskiy) Konstantin Khabenskiy Trotsky rolündeydi...
***The Chosen -El elegido (2016; Yönetmen: Antonio Chavarrías )
adlı yapımda Henry Goodman Trotsky rolündeydi
***Exile in Buyukada-Büyükada'da Sürgün'de (2000;Yönetmen: Turan Yavuz) Viktor Sergachyov Trotsky rolündeydi...
***Nicholas and Alexandra'da (1971; Yönetmen:
Franklin J. Schaffner) Brian Cox Trotsky rolündeydi...
***"The Man Who Loved Dogs-Köpekleri Seven Adam-
El hombre que amaba a los perros" adlı romanında (2009) Leonardo Padura Fuentes Trotsky'i konu aldı...Küba edebiyatının yaşayan en önemli yazarı Leonardo Padura’nın ünlü romanı Köpekleri Seven Adam Volkan Ersoy çevirisiyle Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı.
***Oktyabr Ekim (1927) Yönetmenler: Grigoriy Aleksandrov & Sergei M. Eisenstein
Film, Ekim Devrimi'nin 10 gününü anlatır. O dönemde devrimin onuncu yıl dönümünü kutlama hazırlıkları çerçevesinde film hazırlanmış fakat gösterimi son anda iptal edilmiş, ertelenmiştir. Filmde Troçki'nin devrimci-askeri komite başkanı olarak devrimi yönetmesi Stalin'i rahatsız etmiş, yönetmen Sergei M. Eisenstein'dan filmi yeniden kurgulamasını istemiştir. Bu sebeple Eisenstein filmin dörtte birini kesmek durumunda kalmış ve film çekildikten 1 yıl sonra (1928) gösterime girebilmiştir.
***Troçki İstanbul'da Ömer Sami Coşar'ın kitabı / Türkiye İş Bankası Yayınevi
Leon Troçki 1917 Ekim Devrimi’nin önde gelen yöneticileri arasında yer aldı. Kızılordu’yu kurdu. Lenin’in ölümünden sonra parti yönetimini ele geçiren Stalin tarafından tasfiye hareketleri sırasında 1927’de Alma Ata’ya sürgüne gönderildi, 1929 Şubat’ında ülke dışına çıkarılmasına karar verildi.
Sovyetler Birliği Türkiye’den Troçki’nin siyasi mülteci olarak kabulünü talep etti. Bu talebin kabul edilmesi üzerine Türkiye’ye gelen Troçki 12 Şubat 1929 – 17 Temmuz 1933 tarihleri arasında dört buçuk yıl İstanbul’da yaşadı. Türkiye’deki sürgün yıllarının çoğunu Büyükada’da geçirdi. Avrupa ve Amerika’dan gelen yandaşlarını burada kabul etti. Siyasal faaliyetin yorgunluğunu Marmara’da balığa çıkarak, Sedef Adası’nda atış talimi yaparak üzerinden attı.
Türkiye’den ayrıldıktan sonra ilk olarak Fransa ve Norveç’e giden Troçki’ye bu ülkeler oturma izni vermedi. Hiçbir ülkenin kabul etmediği Troçki, sonunda Meksika’ya yerleşti. 20 Ağustos 1940’da Stalin'in celladı tarafından düzenlenen suikast sonucunda ölene kadar Meksika’da yaşadı.
Leon Trotsky Eylül 1930'da İstanbul Büyükada'dan Alman Komünistlerini mektup yazarak uyardı:
"Naziler 1928'de 800.000 oy almıştı...Şimdi 6.379.672 oy aldılar...Siz 1928'de 3,264,793 oy almıştınız...1930 seçimlerinde 4,590,160 oy alabildiniz...Nazi Partisi 1930 seçimlerinde ikinci en büyük parti oldu...Sosyal demokratlar 1928'de 9,152,979 oy almıştı, 1930'da 8,575,244 oy alabildiler...Küçük burjuva Almanlar Nazileri tercih etti...Tehlike büyüktür...Alman Komünist Partisi düşmanını, hasmını küçümsüyor ve sonunu,ölümünü hazırlıyor..."
İngiliz yazar Christopher Isherwood (1904-1986) Berlin anılarını "Goodbye to Berlin" (1939) adlı kitapta topladı...3.000.000 işsiz, serseriyi Sturmabteilung adlı terör örgütü çatısı altında örgütleyen Ernst Röhm Hitler'i iktidara getirmek için her türlü yasadışı yolu denemişti...Buna Alman Parlamentosunu yakmakta dahildi...Isherwood bu karanlık dönemi anlatırken Jean Iris Ross Cockburn (1911-1973) adlı bir şarkıcıyı anılarının baş kişisi yaptı...8 Oscar ödüllü "Cabaret" filminin kaynağı işte bu kitaptır...
Sturmabteilung ve Ku Klux Klan son 2000 yılın en tehlikeli terör örgütleri arasında en önde geliyor...
"Doctor Zhivago" romanındaki (1957) Strelnikov / Pasha Antipov karakterinin (filmde Tom Courtenay tarafından canlandırıldı) Leon Trotsky'den esinlendiği bilinmektedir...
Not: Hitler: The Rise of Evil (2003; Christian Duguay) ve La caduta degli dei (Götterdämmerung) The Damned (1969; Luchino Visconti) gibi filmlerde Ernst Röhm'ün faaliyetleri konu edilmişti...
Ömer Sami Coşar (1919-1984), İstanbul’da doğdu. İlk ve ortaokulu Saint Joseph’te okudu. Lisenin ilk iki sınıfına Paris’te Janson de Sailly’de devam etti, 1940 yılında Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Aynı yıl Anadolu Ajansı ve Son Posta’da gazeteciliğe başladı. 1947 yılında Cumhuriyet gazetesine geçti. 1950-1960 yılları arasında bu gazetede dış politika yazarlığı yaptı. “Siyasî İcmal”leri yazdı. Bir süre yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. 1958-1960 yılları arasında Yıldız Harp Akademisi’nde dış politika konferansçısı olarak bulundu. İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsü’nde “Meslek Ahlakı” dersleri verdi. 1960 yılında Milliyet gazetesine geçen Ömer Sami Coşar, 1961 yılında basın temsilcisi olarak Kurucu Meclis’e girdi. 1964 yılında Kıbrıs olayları sırasında adada bulundu. 1968-1969 yıllarında bir süre Yeni İstanbul gazetesinde çalıştı. Gazetecilik yaşamını daha sonra Milliyet gazetesinde sürdürdü. Türkiye’nin yakın tarihiyle ilgili kitap ve ansiklopedi çalışmaları yaptı.