Bölücü terör iyice azdı..

Karakolları basıyor, asker-sivil, milletvekili, siyasetçi, öğretmen demeden yurttaşlarımızı kaçırıyor.

Şehit haberleri neredeyse olağan hale geldi.

PKK'nın eli kanlı teröristleri, 'kurtarılmış bölgeler' yaratıyor, kimlik soruyor, şantiye basıyor, araçları yakıyor, bombalı eylemler bulunuyor.

Herkes korku içinde, tedirgin, yaşananları kaygı ile izliyor.

PKK'nın eylemlerinde son model silahlar kullandığı, profesyonel katilleri kullandığı biliniyor.

Pekala bu gücü ve ekonomiyi nereden sağlıyor ?

Bitmek, tükenmez bilmeyen bu savaşı nasıl sürdürüyor ?

İşte bu noktada hepimiz suçluyuz.

Çünkü PKK'ya bile bile para yardımı yapıyoruz.

Nasıl mı ?

Kaçak sigara ve çay içerek..

PKK'ya para yardımı yaptığımızı en yetkili ağızlardan biri, hem de devletin valisi itiraf ediyor.

Bakınız ne diyor Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah :

''PKK'ya yardım etmek istiyorsanız, Türk polisini öldürsün, Türk askerini öldürsün istiyorsanız, Türk vatandaşlarını öldürsün istiyorsanız kaçak çay ve sigara için, kaçak benzin kullanın daha ne diyeyim size... Böyle bir Türk vatandaşı olur mu? 'PKK kahrolsun diyorsunuz' ama PKK'ya destek veriyorsunuz kaçak sigara ve çay içmekle... Nereye gitsem kaçak çay var. Böyle bir şey olamaz. (Teröristler) 30 Ağustos'ta sizin canınızı almaya çalışıyor. Trene bomba koymaya çalışıyor. Yola mayın döşüyor. Siz kalkıyorsunuz destek çıkıyorsunuz.''

Vali Cerrah ardından da şöyle diyor :

''Dikkatli olmak zorundasınız. Biz her şeyi askerden devletten polisten beklersek olmaz. Vatandaş olarak da bizim üzerimize düşen görevler var. Bunu bilmemiz lazım düşmanımızı dostumuzu bilmemiz lazım. Bilmezsek bu iş yürümez. Böyle yalnızca devletin alacağı tedbirlerle güvenlik güçlerinin alacağı tedbirlerle bu işler yürür mü biter mi? Bitmez. Bunlara karşı tavırlı olmak zorundayız. Ondan sonra burada oturduğumda 'Kaçak çay içer misin?' diyorsunuz. Olmaz böyle bir şey, olmaz. Daha dikkatli olmak zorundayız. Bu Sakarya, bu büyük muharebeyi 30 Ağustos'u Zafer Bayramını nasıl kutlamışız, nasıl kazanmışız? Onları bir düşünün. Vatandaşlarımız ne yapmışlar. Askerimiz ne yapmış, polisimiz ne yapmış? Rahime Hatun ne yapmış burada? Fransızları nasıl kovmuşsunuz? Dedelerinizi bir düşünün bakalım. Fransız karargahına tek başına saldırmış Rahime Hatun. Bu yürek varmış, bu cesaret varmış. Nerede bizde bu cesaret, bu yürek? Niye tek başına tek yürek olamıyoruz, biz terörün karşısında?''

Sakın itiraz etmeyin..

Nasıl olur da demeyin..

Bal gibi PKK'yı besliyoruz.

Çevremizde de 'ucuz' diye kaçak sigara içenleri biliyorum.

"Daha çok keyif alıyorum" diye kaçak çay satın alanları da biliyorum.

Zaman zaman kendilerini dilimizin döndüğünce uyarmaya da çalışıyorum.

PKK işte bunun için ekonomik anlamda güçlü.

Güçlendikçe de cinayetlerini sürdürüyor.

Bakıyor ki karşısında güçlü bir ordu ve devlet yok, şımardıkça şımarıyor, yandaşlarına moral vermek, reklamını yapmak adına evlatlarımıza haince- kalleşçe kıyıyor, şanlı bayrağımız altında Türkiye Cumhuriyet Hükümeti'ne resmen kafa tutuyor.

Antalya'da PKK'ya kaçak sigara ve çay içerek destek olmanın dışında başka yollardan da bölücü örgüte ekonomik katkı sağlanıyor.

Antalya sokaklarında Doğu'da Güneydoğu'da edepsizce yırtıp, yerine PKK'nın paçavrasını asanlar Türk Bayrağını satıyorlar ne yazık ki.

Bitmedi seyyar satıcalar ve pazarcıların arasında da PKK sempatizanları var ve kazançlarının bir bölümünü örgüte çeşitli yollarla ulaştırmaktan çekinmiyorlar.

Boyacılar, çiklet, mısır, midye satıcıları arasında da PKK'nın yandaşlarının, sempatizanlarının olduğu bir gerçek.

Antalya bölgesindeki turistik tesislerin bir bölümü PKK'ya destek verenlerin eline geçti..

Kara para aklayıcıları, çek- senet tahsili gibi yasa dışı işleri yapanların arasında da bölücü örgüte bağlılıklarını gizleme gereğini duymayanların bulunduğu da aşikar.

Görüldüğü gibi Mehmetçiği şehit edenleri biz ihya ediyoruz.

Ucuz olsun diye sigara ve çay içiyoruz ama parasının nereye, kimler aracılığıyla nasıl PKK'ya gittiğini sorgulamıyoruz.

Sorgulamış olsak zaten terör bu kadar azmaz, ülke yangın yerine dönmezdi. .