“Tarladan sofraya, Antalya'dan Dünya’ya, yemek adına ne varsa” diyerek yola çıkan Antalya’nın ilk yemek festivali Foodfest, geçtiğimiz yıl daha ilk düzenlenişinde Türkiye’nin en iyileri arasına girmişti. Sadece ülkemizin değil, dünyanın kabul ettiği şefler, Antalyalılarla buluşmuştu.

“Altın Portakal için Antalya’ya gelen bi çok değerli sanatçının gördüğü ilgi, tv şovmeni master şefler kadar ilgi görmedi desek abartmış olmayız.”

Önümüzdeki 1-3 Eylül’de Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleşecek festivalin tanıtım toplantısı Su Otel’de yapıldı. Her zamanki gibi erkenciydim. Salon yeni hazırlanıyordu. Değerli kardeşim Okan Kaya ile sohbet ettik biraz. “Bu yıl yine bomba gibi 3 gün yaşayacak Antalya” dedi. Programa göz attım. Geçtiğimiz yılki coşkuyu hatırladım. İnşallah bu yıl daha da coşkulu olacak. Başkan Böcek’in konuşması bunun işareti gibiydi.

Başkan Böcek bu festivalin sadece mutfağını değil, şehrin tarihini de, kültürünü de dünyaya tanıtmak için bir fırsat olduğunu, araç olduğunu söyledi. Altın Portakal gibi 60 yıllık bir kültüre, kent kültürüne sahip çıktıklarını, Uluslararası Piyano Festivali'nde devam ettirdiklerini ama Yörük kültürü ile ilgili de ciddi çalışma yaptıklarını anlattı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Yörük Şenliği’ne de atıfta bulunarak, “şimdi yerel mutfak zamanı. Bu festivalde yörük yemekleri, usta şeflerin elinde yeniden canlanacak” dedi. 

Doğrusu şöyle baktığımız zaman tabii ki küçük çaplı festivaller olacaktır, eğlenceler olacaktır. Gelişmiş toplumlarda zaten belediyelerin asli görevi sosyal etkinlikler. Çünkü altyapısını tamamlamış şehirlerde bizimki gibi değil durum. Ama dar gelirli ailelere mahallede konser düzenlemenin dışında bütçeli festivaller de gerekli.

Bugün Antalya Büyükşehir Belediyesine bakıp “çalışmıyor” demek biraz sığ kalır. Geçmişte Mustafa Akaydın’ın, bugün Böcek’in telaffuz ettiği “Festival Kenti Antalya” söylemi böyle büyük festivallerdir. Düzenlendiği kente itibar da getirir, para da getirir. 

Geçmişte alınan yanlış “bütünşehir” statüsü, Antalya’nın coğrafi dokusuna uymamış, zaten o statüyü isteyip alan da hizmet veremediği için seçim kaybetmiştir. Böcek’in en net sloganı “Yerelden merkeze hizmet.” Bu festival de yereli sadece Antalya değil, Türkiye’nin, hatta ilerde Dünya’nın merkezine çekecek bir çalışmadır. 

Sahi New Yor’ta, hadi Paris’te Antalya Piyaz Corner filan olur mu? Hatta başka soru, Döneri, lahmacunu ezberleyen Almanya’da Antalya Piyazı ve Şiş Köftesi satan dükkân var mı?

Rahmetli Osman Berberoğlu, Milletvekili olduğu dönemde Ankara dönüşü soluğu Piyazcı Mustafa’da alırdı. “TBMM’nin lokantasında her yemek var, Antalya Piyazı yok” derdi.

Bu festivalin, 7 Mehmet’in sahibi Mehmet Akdağ ile birlikte Antalya’nın yerel lezzetlerini dünyaya ulaştıracak bir yapıya bürünmesi bizim de beklentimiz. 

Yazıyı, Başkan Böcek’in konuşmasını bitirdiği cümle ile bitirelim. “Halil İbrahim soframıza hoş geldiniz.”