Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
27°
Akdeniz Gerçek Özel Haber Türel, herkesi suçladı

Türel, herkesi suçladı

AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Menderes Türel, gündemdeki yerel yönetimler yasa tasarısı hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türel, belde belediye başkanlarını 'koltuk' için tasarıya karşı olmak

10 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türel, herkesi suçladı

AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Menderes Türel, gündemdeki yerel yönetimler yasa tasarısı hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türel, belde belediye başkanlarını 'koltuk' için tasarıya karşı olmakla, STK'ları komisyona katkı vermemekle ve muhalefeti de çelişkili olmakla suçladı

 
Belde belediyelerin kapatılmasını, köylerin mahalleye dönüştürülmesini ve bütünşehir olacak Büyükşehirlerde il özel idarelerinin ve il genel meclislerinin kapatılmasını öngöre yasal düzenleme gündemdeki yerini koruyor. Muhalefet, STK'lar, il genel meclisi üyelei ve belediye başkanlarının eleştiri oklarına hedef olan tasarı hakkında AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Menderes Türel, önceki gün katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulundu. Türel, tasarıyla ilgili eleştirilere cevap verirken, belde belediye başkanlarını, STK'ları ve muhalefeti suçladı.

 

İşte Türel'in programda yaptığı açıklamalar:

 

"Büyükşehir Yasası tasarısı ile ilgili tartışacak olursak, bu ne kadar tepeden inme tartışılabilir. Çünkü bunu sayın başbakanımız 2011 seçimlerinden önce meydanlarda bunu duyurdu. Biz yeni Büyükşehirlerle ilgili çalışmalar yapacağız. Bunu bir seçim taahhüdü olarak dile getirdi. İl mülki sınırlarını Büyükşehir sınırlarına genişleteceğiz. Bu bir yıldır zaten Meclis'in de gündeminde. Belki Meclis'e yasa tasarısı olarak gelip görüşülmedi ama gerek muhalefet partisi gerek iktidar partisi içinde bununla ilgili çalışma bir seneyi aşkındır yapılıyor. Yani buna tepeden inme bir yasa dersek biraz haksızlık etmiş oluruz. Bununla ilgili sivil toplum kuruluşlarının katkı koyması gereken yerler, komisyonlardır. Ben İçişleri Komisyonu'nda bu yasayla ilgili tartışmaların bir bölümüne katıldım. Ve orada gidip baktığımda Muhtarlar Federasyonu'nun dışında herhangi bir sivil toplum örgütü kuruluşu hemen hemen yok denecek kadar azdı. Birkaç tane geldi. Şimdi siz sivil toplum örgütü olarak bu katkıyı komisyonda koyamayacaksanız nerde koyacaksınız? Esas bununla ilgili şikayet eden sivil toplum örgütlerimiz varsa, gelsinler komisyonda bununla ilgili katkılarını koysunlar. İstifade ederiz bunlardan. Bizim bu konuyla ilgili muhatabımız İçişleri Komisyonu'nda sivil toplum kuruluşlarıydı. Onları dinlemeye hazırız. Elbette ki hiçbir yasa mükemmel çıkmaz. Elbette ki eksikleri olabilir. Zaten sivil toplum örgütlerinin muhalefetin koyacağı katkılarla o eksiklikler kapatılmaya çalışılır. 

 

"YETKİLERİ YERELE TAŞIYORUZ"

Avrupa Konseyi'nin Yerel Yönetim Özerklik Şartı'nda yerindenlik ilkesinin ön plana çıkması gerekiyor. Şu anki uygulamanın içinde, ben uygulamanın içinden gelmiş birisi olarak bir ilçe belediyesi, büyük ölçekli planını yani 25 binlik, 50 binlik planını bütün ilçe ve belde belediye başkanlarımız dosyaları koltuklarının altında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda bundan önceki adıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda Ankara'da kapılarda, koridorlarda kapı kapı dolaşıyorlar. Şimdi ne oluyor? Bu yasayla artık bunların onanma meselesi hemen ilçe belediyelerin burnunun dibindeki Büyükşehir Belediyesi'nde söz konusu olacak. Dolayısıyla biz Ankara'ya bağımlılık yerine, Ankara'dan çok yerinde yetkileri yoğunlaştırmak yerine Ankara'nın yetkilerini yerine taşımak gibi bir yerindelik ilkesini uygulayarak Avrupa Konseyi modelini uygulamaya çalışıyoruz.

 

"VALİLER YAPIYORSA BELEDİYE BAŞKANLARI DA YAPAR"

Benim kendi memleketim Antalya'nın doğusundan batısına 640 kilometre sahili vardır. Yani neredeyse Ankara'dan Erzurum, Erzincan uzaklığında bir mesafedir. Veya Konya Avrupa'daki birçok yerden daha geniş bir yüz ölçüme sahiptir. Bu hizmetler belediyece en ücra köşelere kadar nasıl bir hizmet götürülecek diye bir soru geliyor bize. Bugün itibariyle baktığımızda bu hizmetleri kim yapıyor? Valilikler, İl Özel İdareleri marifetiyle yapılabiliyor. Bugün bu hizmetler Valilikler tarafından yapılabiliyor ise yarın bu yetkiler Büyükşehir belediyelerine devredildiğinde, yani makine, ekipman, teçhizat, personelle birlikte artık bunların hepsi Büyükşehir Belediyelerine devredilecek. Yetmiyor kanunda eski parayla 3.6 katrilyonluk, belediyelerin gücünde bir artış var. Ekonomileri güçlendirilmiş ve yetkileri artırılmış bir Büyükşehir Belediyesi mi daha iyi yapabilir yoksa bugünkü sistem içindeki İl Özel İdareler marifetiyle Valilikler mi? Birde burada belediye başkanlarının halka karşı seçilmek gibi bir sorumluluğu var. Bu sorumluluğu halka hesap vermek zorunda olan bir belediye başkanı daha mı iyi yerine getirebilir, yoksa Özel İdareler marifetiyle valilikler mi yerine getirebilir?

 

 

"REFERADUM HER ZAMAN DOĞRU SONUÇ VERMEZ"

Şimdi referandum her zaman çok doğru bir sonuç ortaya çıkarıyor mu bunu çok ciddi bir şekilde analiz yapmamız lazım. Bunu size bir örnekle söyleyeyim. Sayın İçişleri Bakanımız bunu komisyonda söyledi. Biz anadilde eğitim meselesinde Güneydoğu'da bir referandum yapsak sonuç ne çıkar? Yüzde yüz evet çıkar. Dolayısıyla bu uygulanmasını gerektiriyor mu eğitimde. Elbette bu ne kadar sağlıklı bir sonuç tartışılabilir. Şimdi referandum meselesine şöyle bakmak lazım. Biz Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın yanılmıyorsam 5. maddesine atıfta bulundular. Siz bu referandumu yapmak zorundasınız. 5. maddede diyor ki yerel yönetimlerin sınırlarında mevzuatın el verdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla yerel topluluklara önce danışılmadan değişiklik yapılamaz. Bunu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na Avrupa Konseyi'ne bu şekilde koymuşlar biz de imza atmışız.

 

"DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRİYORUZ"

CHP kendilerine göre referandum diye niteledikleri bir oylama şekli yaptılar. Türkiye'de referandumun usul ve yöntemleri zaten bellidir. Şimdi ben size sizin evinizi yıkacağım diye sorsam siz tabiî ki yıkmayın diyeceksiniz. Ama ben sizin evinizi yıkacağım, daha iyisini yapacağım. Yıkayım mı diye sorduğumda o zaman cevabınız değişik olur. Dolayısıyla bizim referandumda bir sorgulama yapacaksak bu yasayı neden çıkarıyoruz. Köy muhtarına ve il genel meclisine verilir yerel seçimlerde. Şimdi ne oluyor. Şimdi artık köyde yaşayan vatandaşımız ilçe belediye başkanına oy kullanacak. Bakın biz muhtarlıkları kapatmıyoruz. Muhtarlıkları dönüştürüyoruz. Muhtarlıkları ilçe belediyesi ve Büyükşehir Belediyesinden bir terfi alacak anlayışın içerisinde mahalleye dönüştürüyoruz. Yok etmiyoruz. Köy muhtarlıklarını mahalle muhtarlığına dönüştürüyoruz. Şimdi artık köyde yaşayan vatandaşımız ilçe belediye başkanını seçme hakkına sahip. Büyükşehir belediye başkanını seçme hakkına sahip. Büyükşehir Meclisi'ne oy atacak yine. Eskiden il genel meclisine atıyordu. Ama köy muhtarının adı mahalle muhtarı olacak. Dolayısıyla biz burada demokrasiyi güçlendiriyoruz. Eskiden sadece köydeki vatandaşımıza il genel meclisi ve muhtarı seçme hakkı tanırken ilçe ve Büyükşehir belediye başkanını da seçme hakkını tanıyoruz. Burada yapılan iş demokrasinin güçlendirilmesidir. Burada hedef açık ve nettir. Şimdi biz referandum meselesine endekslenip de acaba burada demokrasi geliyor mu gelmiyor muyu tartışmadan önce biz halkımıza verdiğimiz demokratik hakların ne kadar yoğun bir şekilde geldiğini çok iyi idrak etmemiz lazım.

 

"CENNET KOYLARI KİMLERE EMANET EDİYORUZ?"

Belde belediyelerin kapatılmasıyla ilgili gerek turistik bölgelerde gerek başka yerlerde Türkiye'nin birçok yerinden görevim gereği bir çok belediye başkanı geliyor. Diyorlar ki başkanım bizim belediyemizi kapatma. Bende onlara soruyorum. Peki başkan maaşlarını ödeyebiliyor musun. Peki başkanım sabit giderler. Biz maaşları ödeyemiyoruz onları nasıl ödeyelim. Ne kadar bütçe ayırıyorsun. Başkanım benim maaşı ödemeye gücüm yetmiyor. Yatırıma, hizmete nasıl bütçe ayırayım. Peki başkan yatırım, hizmet yok. Sadece maaş ödeyen belediyesin neden belediyen kapansın istemiyorsun. Buradaki belediye başkanı, belediye başkanlık makamı devam etsin istiyor. Ben de bir sahil belediyesinde Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. Ama o sahil belediyelerini çok iyi biliyorum. Zaman zaman ben bu doğruları söylüyorum diye arkadaşlarım bana itiraz ediyor, hatır da koyuyorlar ama Antalya'nın o Muğla'nın güzelim cennet koylarını biz kime emanet ediyoruz? Personel maaşını ödemekte güçlük çeken, kalifiye eleman sıkıntısı fevkalade yüksek olan, bir tane imar plancısı bile bulunmayan, bir tane mühendisi bile bulunmayan, belediyenin personel yapısı bir belediye başkanı, bir sekreter, bir makam aracı şoförü gibi tamamen sadece belediyenin tabelasını taşımakla yükümlü insanlar topluluğuna emanet ediyoruz. Ben bunu 7 sene önce söyledim. Antalya'daki sahil belediyeleri Büyükşehir sigorta kapsamına alınmalı. Nitelikli elemanlarla oraları planlayamazsanız maalesef o cennet koyları kaybedersiniz. O cennet koyları belediye başkanı, sekreteri ve makam şoförü olan belediyelere teslim ederseniz koruyamazsınız. Ben de aynı dertten muzdaribim. İşte oralar beton yuvası haline geliyor zaten. Biz belde belediyeleri kapatmıyoruz. Biz belde belediyeleri ilçe ve Büyükşehir belediyeleri hizmet standardına yükseltiyoruz ve güçlendirilmiş ekonomileri ile. Şimdi gelecek o ilçe belediyeleri Büyükşehir Belediyesi oradaki altyapıyla ilgili bütün sorunları çözecek. Oranın imar bütünlüğü kapsamındaki planlamasını yapacak. Ve o artık bir kurallar mazlumesi haline gelecek. Dolayısıyla bu yapılan iş fevkalade doğrudur. Geçmişte buralarda bu işi bütçe imkanı olmayan belde belediyeleri yapıyordu, şimdi ilçe belediyesi ve Büyükşehir yapacak. İstanbul örneğine geleceğim. İstanbul'da 8 senedir Büyükşehir sınırları il mülki sınarlarına genişletildi. Bu şekilde hizmet geliyor. Bu olmadan önce Özel İdare'nin köylere hizmet götürdüğü zamanı hatırlarsınız. Bir çok köyün asfaltı bile yoktu. Bir çok köy içme suyu bile bulmakta zorlanıyordu. Ne zamanki Büyükşehir sınırları il mülki sınarlarına genişletildi, Büyükşehir buralara geldi hizmet geldi.

 

"İMAR BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLIYORUZ"

Bu kanunla imar bütünlüğünü sağlıyoruz. Şimdi bir örnek vereyim size. Antalya'da bir ilçe belediyesi etrafından 4 tane belediye var. Hepsi 2,5 kilometre içinde sırayla dizilmişler. Ve o 2,5 kilometreyi boydan boya gitmek istediğinizde 3 tane araç değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. Niye o belediyenin sınırından öteki belediye sınırına toplu taşım aracını sokmuyor. Şimdi ne olacak. Yeni kanunla bir hizmet bütünlüğü sağlanacak. Bütün sıkıntılar giderilecek. İmar bütünlüğünde de aynı şey olacak. Bazı yerlerde gökdelenler yükseliyor diyorsunuz, bazı yerlerde de katı atık depolamaya ihtiyaç var onun için bir arazi bulamadığınızda araziniz yeterli olmadığında o hizmeti yerine getirmekten maalesef mahrum kalabiliyorsunuz. Bugün İstanbul Kadip Topbaş başkanımızın atmış olduğu adımlar ve hükümetin de verdiği destekle bir çok problemini çözdü. Şimdi Haliç'e boğazdan su getirilmesinin ne kadar önemli bir merhale olduğunun göstergesi.

 

 

İmar tadilatları minimize olacak. Asgariye düşecek. Bütünsel bir plan uygulama imkanınız gelecek. Eskiden bu yoktu. 5 binlik ve binlik planlar içinde isteyen istediği planlamayı yapıp oralarda istediğini yapabiliyordu. Bundan ben kendimde şikayetçiyim. Bu şikayetlerimiz nedeniyle bugün biz bu yasayı çıkartıyoruz. Bu şikayetleri asgariye indirmek imar bütünlüğü, plan bütünlüğü gelsin diye çıkartıyoruz. Maalesef zamanında popülist bir yaklaşımla birçok yere belde belediyesi açılmış. Bugün bu belde belediyelerine ne kadar ihtiyaç var. Bundan önce çıkartılmış kanunlarda artık belediyeler bütçelerinin 1,5 katı kadar borçlanabilir. Bundan fazlasını borçlanamaz. Bugün maalesef bizden önceki belediyelerin borçları halen ödenmeye çalışılıyor. Bugün itibariyle 100 milyar bütçeniz varsa 150 milyar borçlanırsınız. 151 milyar borçlanamazsınız.

 

"YETKİLERİ YERELE AKTARIYORUZ"

Belediyecilik halkın yaşamını kolaylaştıran beceri sanatıdır. Biz belediyeler olarak halka daha rahat yaşam koşulları sunmak zorundayız. Bu koşulları halka sunamazsanız, dönemi geldiğinde noktayı koyarsınız halk sizin yerinize daha iyi birisini seçer. Biz yetkileri Ankara'ya toplamıyoruz, aksine yetkileri yerele aktarıyoruz. Yerindenlik ilkesini harekete geçiriyoruz. Burada çok ilginç bir çelişki var. Ana muhalefet partisi diyor ki siz merkezileştiriyorsunuz, öbür taraftan da MHP siz federalleştiriyorsunuz. Şimdi ikisi birbirine o kadar uç ayrı söylem ki. Muhalefetin söylediği iki argüman kilometrelerce uzak birbirinden ikisi de. Muhalefet kendi içinde bir çelişki yaşıyor. 2006 yılında kalkınma ajansları kurulurken AKP aynı konulara hedef olmuş. O dönemde kalkınma ajansları ile bu ülkeyi böleceksiniz diyenler geldiler dediler ki benim ilime neden kalkınma ajansı kurmuyorsun dediler. Biz bu filmi daha önce gördük. Bugün yapılan devletin üniter yapısıyla ya da devletin yeniden yapılanmasıyla ilgili bir yasa değil. Biz yerel yönetim reformu yapıyoruz. Olay bundan ibaret. Burada yasanın omurgası belli. 4 tane ana yapı var. Yapılan burada mülki sınırlara Büyükşehir sınırları genişliyor. İl Genel meclisleri kaldırılıyor. Beldeler kapatılıyor. Köyler mahalleye dönüşüyor. Yapılan iş bu.

 

Siyasi mühendislikle yapılmış her yasa o yasanın sahibine hiçbir fayda sağlamaz. Bir ya da bir buçuk sene sonra yapılacak yerel seçimlerde kimin ne kadar oy alacağını kim bilebilir. Muhalefet desteği olmadığı taktirde bizim sayımız seçimi erkene almaya yetmiyor. Bugün muhalefet bize bir takım ön şartlarla geliyor. Bu şekilde seçimin biraz öne alınması zor görünüyor. Muhalefetin ön şart sunmasını biz muhalefet erken seçimden kaçıyor diye düşünüyoruz." (Esin KÜMBETLİOĞLU) 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Meğer faksın tarihi bozulmuş..

Meğer faksın tarihi bozulmuş..