Paylaşımlarını sosyal medyada gördüm. Karlar içine bir okul binası önünde çekilmiş bir fotoğraf. Genç bir öğretmen ve onun yanında sıralanmış mavi önlüklü öğrenciler.
Bir kız öğrenci sarılmış öğretmenine sağından. Bir erkek öğrencinin de omuzuna el atmış öğretmen solundan. Tümü mutlu keyifli. Sıcak bir fotoğraf kara kışta. Fotoğrafın üstüne öğretmen “Kış geldi” yazmış. Okul binasının üstündeki tabeladan okulun Ardahan’ın bir yöresine bir yer olduğu anlaşılıyor. Çoğumuzun bilmediği, görmedi bir yer. Öğretmenin sayfasındaki bir videoda, öğretmenin evinde çekilmiş. Mutfakta birkaç kız öğrenci kek yapıyorlar sanırım. Çocuklar o kadar sevimli ve tatlı. Öğretmen videonun altına “Sizin de okulda size doymayıp, eve gelen öğrencileriniz var mı?” yazmış.
Öğretmenin paylaşımlarına çeşitli yorumlar yapılmış. Bir tanesi “Geçmişte bizim de görev yaptığımız o yerlerde, Siz gibi idealist öğretmenlere başarı dileklerimizle” demiş. Bir diğeri “Kardelen çiçeklerine ve öğretmenlerine selam olsun. Öğretmenlerin hakkı ödenmez dedik yanlış anlayıp ödemiyorlar. Hakkınız çok helal edin” yazmış. “Bahtları açık, yolları aydınlık, geleceğimize umut olsunlar” demiş bir başkası. Ben de “ Öğrencilerinizle fotoğrafınızı görünce aklıma Çalıkuşu’ndaki Feride geldi. Gururlandım. Başarılar dilerim” yazdım.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin’in ünlü romanı. 1922 tarihli. Okumayan yoktur romanı veya filmini görmeyen. Ana karakter iyi eğitim görmüş Feride, sevdiği gencin ihaneti üzerine İstanbul’dan ayrılıp Anadolu’nun köylerinde öğretmen olarak yaşamını sürdürür. Öğretmenliği süresince de halkın yaşamı, eğitim sisteminde yöneticilerden başlamak üzere var olan bozuk düzen, cehaletin esir aldığı düşünce yapılarıyla mücadele eder. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği tarihlerde Çalıkuşu’nu okur. “Romanı çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu, genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış” der. İsmet Paşa’ya da kitabı okumasını tavsiye eder. Romanda yansıtılan gözlemlerden çok etkilen Atatürk, kitabı başucundan ayırmaz. Hayatı boyunca öğretmenlere büyük değer verir, saygı duyar. Atatürk’ün, öğretmenler hakkındaki düşüncelerini şu sözlerinde de görmek mümkün: “Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır “Cumhuriyet sizden, ’fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller ister.”
Yüzyıllık Cumhuriyette, her alanda büyük atılımlar kaydedilmiştir. Anadolu bir asır önceki ihmal edilmiş Anadolu değildir artık. Bu yüzyıllık süreçte öğretmenlerimizin rolü, katkısı büyüktür. Anadolu’da zor koşulların yaşandığı yörelerde görev üstlendiler. Tıpkı Ardahan’ın bir yöresinde öğrencileriyle fotoğrafları görülen genç öğretmen gibi. Azimle, özveriyle ve görev aşkıyla çalışıyorlar. Öğrencilerle, velilerle kurdukları sıcak ilişkiler eğitimi başarılı kılıyor. Aşkla çalışıyorlar. Yeri geldiğinde okulun sobasını yakıyorlar, boyasını badanası yapıyorlar. Yöreye canlılık kazandırıyorlar. Her biri ayrı bir Çalıkuşu. Kimseler bilmiyor, kimseler fark etmiyor özverili çalışmalarını. Çoğu kez onlar da seslerini çıkarmıyorlar. Sabırla, büyük sorumluluk duygusuyla görevlerine devam ediyor idealist öğretmenler.
Kimi zaman sosyal medyadan sıkıntılarını paylaşanlar da yok değil. Bu paylaşımlardan görülebiliyor düşük maaşlara, atamalara vs. ilişkin sorunları. Öğretmenlerdeki bezginliği, isteksizliği. Bir öğretmen “14. Yılıma başlıyorum. Dağlarda, tepelerde tek öğretmen yıllarca çalıştım. Ne çileler çektim. Yine de okula koşa koşa gittim. Hayatımda ilk kez bir eğitim öğretim yılına bu kadar isteksiz, bitmiş, bezgin başlıyorum” diye yakınmış.
Öğretmenlerin sorunları son dönemde siyasetin ve kamuoyunun gündeminde. Eğitim-Sen’in 2021 İzleme Raporu’na göre, Türkiye’de toplam 1.112.305 öğretmen var. Bunun % 85,4 ü resmi kurumlarda görev alıyor. % 14.6’sı özel kurumlarda. Rapora göre, öğretmenlerin en büyük sorunlarından biri maaşların düşüklüğü ve maaşlardaki artış oranı. Öğretmenlerin mesleğini yaparken % 42’si huzursuz, mutsuz. Nedenlerden biri maddi koşulların gün geçtikçe zorlaşması. Mesleki saygının olmaması bir başka neden. Eğitim politikalarının değişmesi ve siyasi kadrolaşma da nedenler arasında. Çalışma koşullarının giderek kötüye gittiğini düşünenlerin oranı % 74.5. Geleceğe güvenle bakabilenlerin oranı ise sadece % 8.4.
Bir da atama bekleyen öğretmenler var. Kısa bir süre önce İstanbul Beşiktaş’ta miting yaptılar. İktidara “100 bin öğretmen atama bekliyor” diye seslendiler. Miting sosyal medyada da gündem oldu.” Öğretmenlerimiz okullarına ve öğrencilerine kavuşmak istiyor. Cumhuriyetimizin 100. Yılında yüz bin öğretmen isteyen, öğretmenlerimizin seslerine ses verelim” , “Öğretmenler neden göz ardı ediliyor? İvedilikle atama takvimi yayınlanmalı.” “100. Yılda adil kontenjan dağılımıyla yüzler gülsün” gibi paylaşımlar yapıldı.
Çalıkuşu’dan başladık, nerelere geldik. Öğretmenlerimiz azimlidir, özverilidir. Görev aşkıyla çalışıyorlar. Bu doğru. Doğru olan bir başka gerçek var. Öğretmenlerimiz de insandır. İnsanca yaşayacak maaş /ücret talep etmekteler. Hayat pahalılığından onlar da etkilenmekteler. Mesleklerini, huzurlu ve mutlu bir ortamda gerçekleştirmek istemekteler. Mesleklerine saygı duyulmasını arzulamaktalar. Eğitim politikalarının sık sık değişmesinden, siyasi kadrolaşmalardan rahatsız olmaktalar. Okula, bezgin, isteksiz değil, koşa koşa gitmeyi dilemekteler. “Öğretmenlik sıradan bir iş değildir. Öğretmene verilen değer, ülkenin geleceğine verilen değerdir” demekteler. Öğretmenlere, başta Öğretmenler Günü her daim övgüler düzen bizlerden beklentileri de Atatürk’ün Öğretmenlerle ilgili sözlerine ve kendilerinin dileklerine kulak vermemiz, sorunlarına destek olmamız…