Allah aşkına halk çıldırma noktasında, defalarca dile getirildi, hiç kimseden ses çıkmıyor.

REZALETİN MERKEZİ: Antalya'nın en önemli mahallelerinden birisi olan Meltem Mahallesi.

En azından 15-20 yıldan bu yana konu defalarca dile getirildi.

60 yıllık meslek hayatımın hiç bir bölümünde bu talihsizliğe bu denli düçar olmadım. Yüksek kamu yararının gözetilmesinde, halkın ana yasal haklarının savunulmasında, insan hak ve hukukunun hatırlatılmasında daha açık nasıl ifade edilebileceği konusunda çok şaşkınım.
Kocaman bir 20 yıl. Pasaj programlar, demet demet yazılar, katlı katlı dosyalar; hepsi de
Meltem mahallesinde yaşamı felç eden cadde ve sokakların durumu, işgal edilen kaldırımlardaki can ve mal güvenliği sorunu, haftanın beş gününde binlerce motorlu aracın 5 yaşam aksı üzerinde yarattığı tehlikeler, uzadıkça uzayıp giden şikayet konuları........
Bir kentin aynı mahallesine, sayıları 15'i bulan çok önemli kurum ve kuruluşu plansızca, hesapsız kitapsız bir şekilde yığarsanız; ardından da zaman içinde aynı mahallede adeta metal yığınına dönüşen araba rezaleti için de kısa, orta ve uzun dönemli olarak hiçbir tedbir almazsanız, oluşan kirli manzaranın bertaraf için çözüm odaklı hiçbir eylemde bulunmazsanız,
O kentin insanı bunalım noktasında isyan eder.
Ben uzun yıllar devletin önemli kurumlarında, sorumluluk almış ve devlet terbiyesiyle yetişmiş bir birey olarak; öncelikle halkımın sonra şahsımın ve çocuklarımın hakkını savunamazsam, sokaktaki vatandaşım bu haksızlıkları ve olumsuzlukları birilerine nasıl anlatacaktır.......
Kentin diğer bölgelerindeki trafik sorunlarından hiç bahsetmesek bile, yalnızca Meltem mahallesindeki trafik kaosu hakkında çok uzun zamandan bu yana yeriyle sokak ve cadde numaralarıyla bir bir, tek tek, en manidar koşullarda anlattık.


Gönül isterdi ki, Allah rızası için bir yetkili, bir sorumlu insanım çıksın da; 'Nedir bu sorun?' desin. Çok bekledik. Yirmi yıl bekledik. Emniyet Müdürlüğümüzden çok kıymetli bir üst düzey yetkilimiz geçtiğimiz dönemlerde sağ olsunlar ilgilendiler. O kahraman Amirimiz bizzat gelip ortak çalışmalar da yaptık. Ama ilk ve son noktaymış, O değerli bürokratımızın bile istismar edildiğini, yaptığımız ortak çalışmanın da üzeri örtülerek tabir yerindeyse, durumun aynı tas aynı hamam teranesine dönüştürüldüğüne derin bir hüzün içinde anık olduk.

Şahsen ben bu ilin herhangi bir yetkilisi olsam bu yazıları okuduktan sonra o vatandaşı huzura davet ederek detayı hakkında bilgi alırım. Kamuya yaptığı katkıdan dolayı da teşekkür eder mahiyetime talimat vererek vatandaşla iş birliği ederek halkın desteğinden yararlanarak konun çözümü için bir irade oraya koyardım diyorum.

Eh ne yapalım, biz halk olarak ricacıyız. İcracı değiliz. Gücümüz bu kadar. Bizler, insan odaklı, kentini, memleketini seven, halkının üstün menfaatlerinin korunmasında elinden geldiği kadar çırpınış gösteren gönüllü vatandaşlarız. Gücümüz bu kadarıyla sınırlıdır.
 

SONUÇ OLARAK: Sözün bittiği yerdeyiz. Bu gidişat, bu kentin kaderi olmamalı diyoruz…