“Lanet olsun içimdeki insan sevgisine” dediğimiz günler pek de az değil sanıyorum. Yapılanları anlamayan ve her defasında size çelme takmaya çalışanlar ya da sizin iyi niyetinizi sömürenler o kadar çok ki…


En yakın halkadan en uzağa o kadar çok…


Ama ne yapalım o kötülere inat dünyayı sevgi kurtaracak. Ya iyileşecekler ya iyileşecekler. Yolu yok. Çünkü bu gidişat gidişat değil…


Memlekette insana, ağaca, hayvana vs her türlü canlıya düşman bir anlayış var sanki. Yaşatmak değil, yok etmek üzerine kurulu bir anlayış…


Oysa ne diyordu Usta Nazım Hikmet; 
“…Basit yaşayacaksın basit
Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit,
Çay, simit ve peynirle...”


Yani demem o ki öyle de olsa böyle de olsa her canlının tadacağı bir son varken dünyayı zindan etmeye gerek yok…


Şimdilerde sokak canlarını yok etmeyi amaçlayan yasa teklifi gündemde. Rolex’li milletvekilinin Meclis’te yaptığı ‘sahipsiz hayvanlar’ göndermesi ne kadar acı, ne kadar acizce değil mi…. 


Yahu o sokaktaki canlar, sevgiye muhtaç, yardıma ve bakıma muhtaç…


Ve o kadar sevgi dolular ki…


Belediyeler bütçelerini yaşatmak için kullanmalı, yok etmek için değil…


Doğayı yok et, insanı yok et, canları yok et…


Sonu yok bunun, anlamı da…


Yaşatmalıyız tüm canlıları…


Sevgiyle kucaklamalıyız ki yaşamı güzellikleri görebilelim…


Değilse kazdığınız kuyuya düşmeden göçemezsiniz bu diyardan… 


Şiarım o dur ki sevgiyle bakacağım her cana, her canlıya…


Biliyorum başka kurtuluş yok…


Umuyorum ki yanlıştan dönülür…


Yok onlar dönmüyorsa hepimize birer yol arkadaşı sahiplenmek düşüyor…


Sevgiyle kalın, herşeye ve herkese rağmen…