BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MENDERES TÜREL’E AÇIK MEKTUP
Sayın Başkan,
Çılgın
Projem dediğiniz “Boğaçayı Projesi”nin gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu DSİ
(Devlet Su İşleri) bildirdi. Boğaçayı’nın Marina Yat Limanı olamayacağı, eldeki
bilimsel verilere göre, ileride meydana gelecek bir sel veya su taşkınında;
yapılan her şeyin silinip mahvolacağını açıkça bildirdiler.
Siz,
bu bilimsel verilerle, Antalya’nın içme suyu kaynaklarının bulunduğu ve hepsini
tuzlayarak içilmez hale getirecek bu projeden vazgeçeceğinize; alel-acele sanki
yangından mal kaçırıyormuş gibi yat limanını Boğaçayı’nın içinden alıp; sahil
kenarına koyarak sorunu çözeceğinizi sanıyorsunuz.
Zaten
hepsi topu, sekiz kilometre uzunluğundaki Konyaaltı sahilini mahvedecek bin üç
yüz metrelik bir plaj alanını, bir daha geri dönülemeyecek şekilde mahvetmeyi
içinize nasıl sindiriyorsunuz? Siz Belediye Başkanlığını bıraktıktan sonra bu
şehirde yaşamayacak mısınız? İnsanların yüzüne nasıl bakacaksınız? Hepsi, hepsi
sekiz kilometrelik plajının sekizde birini yok ettiğiniz için hiç mi vicdan
azabı çekmeyeceksiniz?
Sayın
Başkan,
Sizden
çok önce 1984-1987 yıllarında Belediye Başkanlığı yapan Avukat Yener Ulusoy
aynı işi denemişti. Güya Türkiye’nin en ünlü uzmanlarından birine hazırlatmış
olduğu bir projeyi “Konyaaltı’na milyarlık yatırım” şeklinde takdim etmişti.
Buna göre, Konyaaltı Varyantından bugünkü Hilsade Su Oteli’ne kadar sahilin
Varyantın dibinden, eski açık hava sinemasının yeri ve içme suyu kaynağı olan
Mağara Kaynağı dahil oyularak bir “MARİNA YAT LİMANI” ve bitişiğine de bugünkü
Hilsade Su Oteline kadar “MARİNA YAT OTELİ” planlamıştı.
Belediye
Meclisinde büyük bir çoğunluğu vardı. ANAP’lı belediye meclisi üyelerinin
sayısı SODEP’li üyelerin dört misliydi. Antalya halkı ayağa kalktı, projeye
karşı çıktı. Tepkiyi önlemek için tahsis ettikleri ANTURYA Anonim Şirketinin
yüzde elli birinin Antalya Belediyesine ait olduğunu açıkladılar. Sonradan
anlaşıldı ki bu şirket bütün yetki ve haklarını ANTURYA Anonim Şirketine
aktarmıştır ve ikinci şirkette Belediyenin payı yüzde beşe düşürülmüştür.
Sonuçta
attıkları temelleri sökerek projeden vazgeçtiklerini Av.Yener Ulusoy açıkladı,
Konyaaltı Plajı Antalya halkına kaldı.
Sayın
Başkan,
Boğaçayı’nın
doğusuna ya da batısına yapacağınız bir tesis kum-çakıl hareketlerine engel
olarak, ileride Konyaaltı sahilini tahribine yol açacağı gibi yaratacağı
kirlilikle, plajın suları da girilemez, yüzülemez hale gelecektir. Buna
hakkınız yok.
Diğer
yandan, 1952 yılında Konyaaltı sahili konusunda Hâkim Rauf Bey tarafından
verilen Asliye Hukuk Mahkemesi kararına göre Konyaaltı Sahili devletin
değildir, Antalya Belediyesinin de değildir, hazinenin de değildir. Konyaaltı
Plajı Antalya halkının “seyrahgâhı”dır!
Antalya
halkının ortak malı ve seyrangâhı olan bir yeri kimseye tahsis edemezsiniz.
Devlet de edemez. Bu hukuksuz ve adaletsiz bir işlem olur. Buna karşı herhalde
Antalya halkının haklarına sahip çıkacak demokratik toplum kuruluşlarımız
vardır…
Sayın
Başkan,
Antalya’yı
bazı şirketlere peşkeş çekerek onur kazanamazsınız. Bu bir hizmet değildir. İki
yüz elli yat için yapacağınız masraf, denizin doğal halinin bozulması, plajın
tahribi, inanın yaptığınız tüm hizmetlerinizi gölgede bırakarak sizi kamuoyunda
güç duruma sokacaktır.
Antalya
önümüzdeki yirmi yılda nüfusu iki misline çıkacak bir şehirdir. Antalya
halkının sekiz kilometrelik plaja önümüzdeki yıllarda daha çok gereksinmesi
olacak ve eğer inat eder de bu doğa katliamını gerçekleştirirseniz, inanınız ki
hayırla anılmayacaksınız.
Lütfen
bu projeden vazgeçiniz.
Bırakınız
Boğaçayı denize rahatça aksın.
Bırakınız
Yat Limanı ve Çekek yerleri bir başka yere yapılsın. Antalya’nın Konyaaltı
Plajı gibi güzel çakıllı bir plaj dünyada yok. Bozmayınız onu Sayın
Başkan, bir ucundan betonlaştırmayınız.
Mademki
Liman’dan Boğaçayı’na kadar olan plajın sahili kamu kuruluşlarına aittir, orayı
halka açıp daha iyi ve güzel işletilmesini sağlamak size daha büyük onur
getirir…
Yapmayın Sayın Başkan;
betonlaştırmadır, Antalya Halkından kaçırmaktır yazıktır, günahtır, israftır,
insafsızlıktır…