Ünlü sanatçı Gülse Birsel,  79 yıl önce bizi yetim bırakarak hayata gözlerini yuman Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü yeni tanıyanlara şu tavsiyelerde bulunuyor :

“ Atatürkçülüğü herkese tavsiye ederiz. Atatürk ferahlatır, özgürleştirir, beyni dinç, zekayı aydınlık tutar, tembelliğe, miskinliğe; taassuba, yalancı şeyhlere, kiraya verilmiş akıllara karşı panzehirdir”

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Atatürk’ü ebediyete intikal ettiği 10 Kasım’da bir kez daha saygıyla, onurla, özlemle anıyoruz.

Ata’yı kaybettiğimiz 10 Kasım 1938’den, 10 Kasım 2017’e kadar geçen 78 yılda sevgimiz, bağlılığımız, ilkelerine ve eserlerine olan hayranlığımız hiç bitmedi.

Tersine değerini daha fazla anladık, mirasına sahip çıkma kararlığımız daha da arttı.

Bazı şer güçleri, içten ve dıştan verilen desteklerden de cesaret alarak Atatürk’e sitemli bir şekilde saldırmaya başladı..

Atatürk’e hakaret etmek, küfür etmek, ailesine ve çevresine dil uzatmak kimi hainler, kimi utanmazlar için çıkar kapısı, ikbal aracı oldu..

Ata’yı, en büyük eserim dediği Cumhuriyeti ve kurumlarını karalamak, gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayanları üretmek konusunda bazı kalemşorlar yarış içine girdiler, siyasal iktidarın birden bire Atatürkçü kesilmesi ile çark eden bu kiraya verilmiş akıllar, satılık kalemler 10 Kasım’da günah çıkarma çabası içindiler..

Bir de ‘din alimi, aydın’ denilen bazı geri zekalılar var ki onlar için sen söylense az..

Devletin resmi yayın organı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nda koro Halide Atatürk’e ve çevresine hakaret edilmesine seyirci kalınmasının ise izahını yapmak olanaksız..

Atatürk’e saldırarak, ilkelerine küfür ederek, Cumhuriyet ve kurumlarını kötüleyerek iktidar olanların geç de olsa hatadan dönmeleri de bir erdem..

Bakınız Ulu Önder, kendisine dini kullanarak olmadık suçlamaları yapanlar için söylüyor :

“ Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır”

Günümüzde Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyet ve kurumlarına saldırı moda oldu.

“Böyle sanatın içine tükürürüm” diyen örümcek kafalılara Ata’nın şu sözleri en güzel cevap olarak algılanmalı :

“Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur”

Ülkeyi 15 yılı aşkın süredir yöneten siyasal iktidar, din üzerinden olduğu kadar, kadının saçı, giyimi kuşamı üzerinden de siyasal yaptı, sandıktan bu yollarla kendini iktidara taşıyan oyu çıkardı, çıkarmaya da devam ediyor.

İktidar, kadını eve kapamaya, sosyal hayattan dışlamaya çalışırken, Atatürk Türk kadınına kendilerini ‘ uygar’ olarak gösteren diğer ülkelerden önce seçme ve seçilme hakkını vermişti..

Kadına pozitif ayrımcılık, kadın-erkek eşitliği, temsilde fırsat eşitliği gibi konular yıllardır gündemi oluşturuyor.

Bu konularda her kafadan bir ses çıktığı gibi, kadın hakları konusunda geriye gidiş, hatta kadını beşinci sınıf vatandaş görme çabaları var..

Ulu Önder Atatürk, bu konuda da hepimize rehber olacak şu açıklamayı yapmıştı : 

“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir.  Kabil midir ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin”

Sizi bilmem ama ben 10 Kasım’ları sevmem..

Hüzündür, acıdır, ayrılıktır 10 Kasım’lar..

Ata’yı bizden koparmış, koca bir ulusu yasa boğmuş, yetim bırakmış..

Atatürk öldü..Fakat O’nu kaybetmedik..

Ata’nın eserleri sonsuza dek yaşayacak.

Yattığı yer, Türk Milleti’nin onun için aşk ve iftiharlarla dolu, kahraman ve vefalı göğsüdür..

Dünya durdukça Atatürk sevgisi bitmeyecek, katlanarak büyüyecek..

Türk Milletine emaneti olan Cumhuriyet ve kurumları sonsuza kadar yaşayacak…