Bir ülkenin refah seviyesini görmek için emeklisinin haline bakmak lazım. Emekli kenti Antalyamızda gelin bakalım emeklinin son durumuna. Simit-çay alamıyor emekli artık. Dolaşmaya, havaya almaya çıkan emeklinin elinde gazete bile yok…

Neden mi? Nedeni ortada insan onuruna yaraşır bir emekli maaşı alamıyorlar. Bugün beslenme, barınma gibi en temel ve insani ihtiyaçların karşılanması lüks oldu…

Ekmek, simit, pide fiyatlarının ortada olduğu bir ortamda et 130’dan, kıyma en ucuz 100 Lira’dan satılırken ne acıdır ki yıllarca memleketine hizmet etmiş emeklimiz, akşam tencerede ne pişireceğini düşünüyor…

Aldığı maaş faturalara bile yetmeyen emeklinin insan onuruna yaraşır bir maaş alması elzemdir…

Karnını doyurmakta zorlanan emeklinin ne evladına yardım, ne torununa harçlık verecek durumu kalmıştır…

Yıllarca devletine prim ödeyen emeklinin şimdi rahatça yiyip içip gezmesi gereken dönemini boş tencereye mahkum etmek adalet değildir…

Zam, zulüm, işkence dört yanımız…

Yalnızca emekli değil herkes için…

Ama bugün manşetimiz de köşemiz de emeklinin…

Tebrik ediyorum haklarını sonuna kadar aradıkları için…

Dün basın açıklaması yaptılar…

Bu gece Ankara’ya yola çıkacaklar…

Yarın da Anıtpark’ta saat 14.00’de seslerini duyuracaklar, duymak istemeyenlere…

Manda yoğurtlu, hurmalı, ballı reçetelere karşı boş tencerelerini gösterecekler…

Tabii sadece insan onuruna yaraşır bir emekli maaşı yetmez…

Bayram ikramiyeleri de artık en az asgari ücret düzeyinde olmalı ve en az yılda 4 kez verilmeli…

Ve çok da önemlisi de örgütlenme hakkı…

Emeklinin sendikal hakkına dokunulmamalı…

O da ekmek kadar, su kadar mühim…

Örgütlenme hakkına ve ekonomik kayıplarına karşı direnen tüm emeklilerimizin ellerinden saygıyla öpüyorum…

Umudumuzu yeşerttiniz…

Her daim yanınızdayım…