Yazdığına göre umutları vardı, hayal kuruyordu olmayacağını bile bile. Hatta en yakın arkadaşı Fatih’le yapıyordu bunu. Önceliği işti tabi. İşi olunca sonrası gelecekti. Ama olmadı. Olamadı…

 

    Dün içimizi yakan bir haber Kepez’den, yanı başımızdan geldi. Düden’de olduğu söylenen iç yakan olayda 24 yaşında genç, sosyal medya hesabından gerekçelerini sıralayarak veda ediyor. İsyanını da açık açık belirtip etiketliyor, AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı…

 

    Ne denir ki… Sadece üzgünüz, içimiz yanıyor ve maalesef ‘umutsuzluk’ toplumun geniş bir kesiminde artıyor. Genci yaşlısı, emeklisi, işsizi, esnafı, sanayicisi herkes umutsuz. Ve hayatta en kötü şey de umudunu kaybetmek olsa gerek…

 

    Ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz gençlerimizin maalesef geleceğini çaldık. İşsizlik, artan sorunlar, kaybedilen demokrasi ve adaletle örüntülü artan sorunlar ve üstüne eklemlenen pandemi…

 

    Her şeyi pandemiye bağlamak ne kadar inandırıcı değilse, tek suçu birilerine atıp geçmek de aslında inandırıcı değil…

 

    Bugün ülkemizde 2002’den beri görevde olan AKP hükümetlerinin sorumluluğunun burada aslan payı olduğunu söylerken, muhalefetin bu gidişi durduramamasının da atlanmaması gerektiğini not etmek lazım…

 

    Ve şunu da ifade edeyim ki siyaset yapmış ve halkın içinde olan bir gazeteci olarak bu intiharların aslında görünenden çok daha fazla olduğunu biliyorum…

 

    Ama sansürleniyor. Konu ana akım medyada ‘örtülü’ veriliyor. Şüpheli ölüm ya da ölü bulundu haberlerinin pek çoğunun arkasında aslında intihar var…

 

    Daha geçtiğimiz gün Muratpaşa Sedir Mahallesi’nde bir yaşlı adam evinde boğazında tel, yanında parfüm şişesi ve çakmak ile ölü bulundu. Muhtemelen evi yaktı ve yanarak can verdi…

 

    Daha önce bir turizm işçisi Kemer’de kendini portakal ağacına astı…

 

    Manavgat’ta bir emekli atölyesinde intihar etti…

 

    Ve daha pek çoğu, sadece Antalya’da son dönemde hatırımda kalan, duyduklarımız…

 

    Üzgünüm ki çocuklarımızda da umut kayboluyor. Okudukları haberler, gördükleri tablo, hissettikleri hiç hoş değil…

 

    O zaman hep beraber bir şey yapmalıyız. Önce gidişi durdurmalıyız…

 

    Sonra da gençlere umut olacak bir siyaseti, güven ortamını, istihdamı, huzuru, demokratik iklimi kurmalıyız…

 

    Yoksa gerisi lafügüzaf…