Geniş toplum kesimlerinden alınan bilgilere ve şayialara göre bir çok üniversite gencimiz yaz tatiline girdikten sonra bazı şirketlerin marifetiyle, şirin ve cilalı vaatlerle dolar karşılığı büyük paralarla Amerika'ya gönderildiği, ancak öğrencilerimiz oralara vardıktan sonra lokantalarda bulaşık yıkama eylemleri dahil, gençlerimizin hak etmedikleri zor işlerde çalıştırıldıkları, gençlerimizin sağlığı ve iş güvenliği açısından ne dereceye kadar bir garantiye sahip oldukları sosyal güvenlik açısından sigorta ettirilip ettirilmedikleri bilinmediği şeklinde olmak üzere cevap bekleyen bir çok sorunun cevapsız kaldığı gerçeği ile karşı karşıya bulunulmaktadır.
Ayrıca öğrencilerimizin Amerika'ya gönderilmesiyle ilgili olarak söz konusu şirketler yahut kişiler hakkında tam olarak bir bilginin olmadığı, söz konusu şirket yahut kişilerin bu konuda yetkili mi değil mi, kimler tarafından görevlendirildikleri, işleriyle ilgili bir izin ve ruhsatlarının olup olmadığı, hangi kurumlarla iletişim içinde oldukları gibi sıralama sorular karşısında bir netliğin de bulunmadığı, diğer taraftan ilgili üniversitelerin bu işin içinde olup olmadıkları, eğer bu konuda üniversitelerimizle; ilgili şirket arasında hukuka ve yönetmeliklere uyum sağlayıcı bir yasallık var ise dahi gerek üniversitelerimiz gerek şirket yetkilileri tarafından ailelerin bilgilendirilmedikleri de ayrı bir ayıplı ve kusurlu hizmet olarak karşımıza çıkmaktadır. Gençlerimiz, dolar üzerinden büyük paralar kazanacaklar vadiyle psikolojik olarak zehirlendikleri alenen ortadadır. Halbuki, eğer bu konu yüzlerce, binlerce gencimizi ilgilendiriyorsa, Amerika'yla ülkemiz arasında bir organik bağlantı oluşturularak gençlerimizin yasal zeminde orada geçirecekleri zaman limitleri iyi değerlendirilerek gençlerimize sahip çıkılmalıdır.
Halbuki yaz tatilinde binlerce gencimize, şayet istenirse ülkemiz içinde de iş alanları yaratılabilir. Bu yolla ailelerimizin de de rahatlar, ülkemiz için katma değer sağlanmış olur. Bir başka şayiaya göre bazı gençlerimizin Amerika'ya iltica etme isteği ile ülkemizi kötülemesi gibi dedikodular da ortada dolaşmaktadır. Paramızın değeri olmadığı, ülkemizde gençler için istikbal yolunun kapalı olduğu şeklinde uçuk kaçık asılsız dedikoduların harmanlandığı gerçeğini de ülkemiz insanı olarak çok önemsiyoruz. Bütünüyle bu hususların detayı ile değerlendirilip analizleri yapılarak ülke olarak gerekli tedbirleri almak hükümetimizin ve gerektiğinde de devletimizin temel görevi olmalıdır.
Tarihten bir alıntı şöyledir: Atatürk dolma bahçede yabancı sefirlere bir yemek verirken salonda servis yapmakla görevli garsonlardan birisinin heyecandan halıya ayağı takılıp elindeki yemek kapları yerlere dökülür. Garson işiteceği azarı ve işten atılacağı korkusuyla kızarıp bozarır. Toparlanıp aya kalkar ve işine devam eder. Atatürk bu manzara karşısında yabancı sefaret mensuplarına dönerek
"EKSELANSLAR BEN BU MİLLETE HER ŞEYİ ÖĞRETTİM AMA YABANCILARA HİZMET ETMEYİ
ÖĞRETEMEDIM" der.
Bu veciz tarihi belge bir kere daha hatırlandığında; eğer benim gençlerim şu veya bu şekilde aynalı-cilalı sahte vaatlerle Amerika'ya, muhtemeldir ki illegal yollarla gönderiliyorsa; bizim gençlerimiz bu suni planlarla çocuklarımız heder edilemez. Ülkesini ve insanını seven bir vatandaş sıfatıyla yukarıda sözü edilen durumlar talihsiz bir vaka durumundaysa kurumlarımız gerekli tedbirleri almalıdır.