Hep
diyoruz ya ilk günden bu yana: “Evdekal, evdekal, evdekal……” Evet, ben ve ailem
ilk uygulayanlardan. Peki nereye kadar?
Yerimizde
durmaya hevesli olsak bulduğumuz “masabaşı” işlere sarılır, bırakmazdık.
Kulakları çınlasın Kepez’in geçmiş dönem belediye başkanlarından Menmet Atay,
bundan tam 20 yıl önce bir sabah kahvaltısında “birlikte çalışalım” demişti.
Kısa zamana sıkışmış uzun sohbetlerimizden biliyordu ya ”Merak etme, seni
ofiste oturman için işe almayacağım. Üç gün belediyeye uğramasan, bi yerlerde
belediye için çalışıyor olacağını biliyorum” demişti.
Biz
alaylıyız, bu işe gönül verip ailemizi karşımıza alıp yürüdük bu yolda. Alkış
bile beklemedik. Orhan Parmaksız diyor ki “Nizam’ı zincirle bağlasan durmaz..”
bakın nasıl biliyor sevenlerim. Bu “sevenler”den biride bizim Turan Şahin.
Aliağa’daki seçimin ardından Antalya’ya döndüğümde tanıştık kendisiyle. Allah
nazardan sakınsın, olup gidiyoruz. Kimine göre “danışman” kimine göre “dost”
biz söylenenlere değil birlikte Aksu, Antalya hatta Türkiye için ne yapabiliriz
ona bakıyoruz.
Geçtiğimiz
hafta ortasında akşam ev hapsinin bilmem kaçıncı evresinde aforizmal
gerilimlerdeydi ruhum. “Abi sabah erken yaylaya gidiyorum. 1 gece kalıp
döneceğim, gelmek ister misin?” dedi. “Çocuklar razı olursa gideriz” dedim.
Ailece zaten aynı masada yemekteydik. Konuştuk,
biraz sıkıntılı oldu ama izin çıktı. Turan bu, belki de onun için iyi
anlaşıyoruz. Biraz sonra mesaj yazmış, “Abi 22.30’da seni alıyorum. Geceden
gidiyoruz.” Oluuurrr…
Yol
boyu Aksu ölçeğinde Antalya tarımsal üretimi konuştuk. “Evet, bu sefer şartlar gerçekten zor. Belki
üretici serasına, tarlasına gitmek için “karne” almak zorunda kalacak. Sarsılan
ekonomik yapı, bir bir kapanan kapılar, biten turizm. Üreticinin bir yandan
girdisini arttırıyor, diğer yandan pazarını küçültüyor.” Peki “bu sezon
ekmeyeceğim. Bekliyorum” diyecek üretici
var mı?” Olabilir miydi sahi? “Nasıl olsun abi” dedi. Çünkü üretici hiç bişey
olmasa, aldığı avans borcunu ödemek için, daha doğrusu çarkı döndürmek için
üretmek zorunda.
Buz
gibi yayla evinde, ördek sobayı “kütürdedip” yatıyoruz. Sabah Turan’ın biraz işi
var. Ben de artık ezberlediğim Çığlık yaylasında, “mevsimsel döngü” odaklı
fotoğraf çekiyorum. Buraya gelirken, Antalya’da yaşayan, burada evi olanların
“Virüsten kaçış” kapsamında yaylada olacağını, orada sezonun erken başlamış
olacağını düşünmüştüm. Güzel bir haber çıkacak sandıydım. Ama öyle değilmiş.
Yılboyu yaylada yaşayan 2 aile var. Hayvancılık yapıyorlar. Onların dışında
sadece 1 evin dumanı tütüyordu.
Söğüt
geçmişimiz var malum. Başkan Ayhan Yurdasiper, belde giriş çıkışlarını sıkı
kontrole almış. Mevzu “virüs” olunca hiçbirşey abartı sayılmıyor. Üreticilerle
görüştük. Seralarda hazırlık tam gaz. Sezona hazırlanıyorlar. Turan diyor ki,
“Üreticinin karnını yarmışlar. 40 tane gelecek sene çıkmış.” Gece yarısı şehir girişleri sıkılaşıyor. Ama
biz yola çıkmak için sabahı bekliyoruz. Sabah 2 çevirme noktası var. Ateşimizi
ölçüyorlar, nereden nereye gittiğimi sorup, yaşıma “kibarca” gönderme yapıp
“sağlık” dilekleri ile gönderiyorlar. #evdekal
#umutlakal