Yol dönüşü Yakup’un patronu Mehmet Atakul ile sözleştik. Artık şoförlükten sonra nakliye işini de evlatlarına bırakmış. Evinden kalkıp geldi. Mehmet Atakul


Mehmet Atakul Antalya Döşemealtılı. Kamyonculuğun popüler olduğu zamanda başlamış bu işe. Yok, kamyon şoförüyken 1953 yılında kamyon şoförü iken Rock and Roll kralı olan Elvis Presley’den haberi yoktu. O sadece kamyon şoförü olmak istiyordu.

Şimdi hikayeyi kendisinden dinliyoruz.


“Eskiden araba (kamyon) çok yoktu. Fiat ve Stayr kamyonların “gezen saray” yerine koyulduğu yıllar. İlkokul 4. Sınıftayım, kafaya koydum kamyoncu olacağım. Okulu bıraktım. Dayım vardı kamyoncu, o sıralar Ankara’ya kereste taşırdı. Ben de gizlice kerestenin üstüne çıkıp saklandım. Mevsim yazdı, dayım Sandıklı’da durdu, ben de indim.

Nasıl geldiğimi sordu, “yukarda geldim” diyerek kamyonun kasasını gösterdim. Bir iki patakladı. “Hadi gel madem” dedi. Bana yemek yedirdi. Ama öyle kolay değil.

Muavinliğinde kuralları vardı. Mola yerinde önce kamyonu temizleyeceksin, Bakımını yapacaksın, sonra şoförün yanında oturamazsın. Kıyıda bir masada oturup şoförden önce hızlıca yemeğini yiyeceksin. Haa şoför mü? O önemli kişi. Mola yerinde aşçı kamyonun kapısını açıp karşılardı. Çünkü kamyoncu önemliydi. O devirde herkes kızını verecek kamyoncu arardı. 6 yılımı böyle geçirdim.”

-Bir nevi usta çırak ilişkisi gibimi?

“Evet. Kamyon milli servettir. Arıza olur kendimiz, lastik patlar kendimiz yaptık. Şimdi ki gibi usta da yok, yol yardım da. Daha sonra kendi kamyonumuzla çalıştık. Düşün; Finike'den portakal  yüklenecek, ambarcı “ben sandık başı şu kadar yazarım” der, bu arada Kumluca'dan bir ambarcı, “gel benim yükümü al sana şu kadar para” der, bakarsın Hasyurt’tan bir ambarcı atlamış evime kadar gelmiş.

Çünkü kamyon yok piyasada, adam yalvarıyor “benim işimi yap” diye. Kamyon olmayınca iş çok, çalışıyordun; aldığın nakliye ücretinin dörtte üçü sana kalıyordu. Şimdi kalan dörtte bir bile değil.

Evet taşınacak mal çoktu, kamyon yoktu. Olan da Fiat 650 E. Benim 2 tane kamyonum oldu zaman içinde. Zamanın koşullarında farkında değildik. Çünkü iyisi yoktu. Yollar çok sorunluydu. Ağır bir yükle bırakın Anamur virajlarını, Çubukbeli’ni, bırakın Ulupınar’ı, tüneller yoktu. Kemer’e giderken “Allah Allah” derdik. Bir yanın kaya, bir yanın uçurum. Bakmaya korkardık.


-Kamyonun itibarlı dönemine kadar sürdü?

“Yaklaşık 20-25 yıl benim çapımda sürdü. 

- Bitiş dönemindeki etkiler nedir? Kamyoncunun Kazancı niye düştü?

Önce sahipsiz kaldık. Adam başçavuş olmuş, öğretmen olmuş, emekli olunca kamyon aldı. Toprak ağası olmuş, kamyon alıyor önüne gelen kamyon alıyor. Yeni yeni arabalar çıktı, arabalar çoğalınca iş rekabete döndü. Herkes yeni kamyon, hatta TIR alma derdine düştü. Kazandığımızı yeni araca yatırıma çevirmeye başladık. Kazanç düştü ama girdiler arttı.

-Devlete düşen görev nedir sence?

“Taksiler gibi bizim sektöründe plaka sınırlaması şart. Birileri kamyoncuya sahip çıkmalı, sektörün sahibi olmalı bunun sınırı yok. Önüne gelen kamyon sahibi oluyor. Ben şimdi ticari taksi alayım desem alamam, çünkü plaka sınırlaması var. Haa, plaka sınırlaması gelince kazancımız artacak mı? Mazot arttıkça lastik fiyatı da artacak, yedek parça da artacak, yediğimiz içtiğimizde artacak.”

-Eskiye dönmek istiyorum. Kırmızı Fiat 650 E 1963 model. O dönemde anıların var mı?

İstanbul'a gidiyorum Afyon’a vardım lastik patlamış. Jant yarılmış. 2 kişiyiz, arkadaşıma “ben yatayım, sen jantı kaynaktır gel” çünkü uykusuzdum. Arkadaş jantı kaynattırıp gelmiş ama beni kaldıramamış. Ben donmuşum. Yoldan geçen bir iki araba daha durmuş. Bana tokat atarak, bağırıp çağırarak uyandırmışlar. Korkunç bir titreme var bende. Ateş bulsam içine atacağım kendimi. O anda dedim ki “arabanın mazotunu çek, bana ateş yak” orada parçalanan lastiği de yaktık. Isındım, kendime geldim ama 20-25 dakika daha gelmese donacaktım. Yani öbür tarafa gidip geldim.”


-Artık kamyon kalmadı. TIR sektörüne patron gözüyle baksak. İş verensin, sonuçta çalışanın canı da malı da senden sorumlu?

“Nakliyeci olarak baktığımda kamyon veya TIR farketmez. Adam hesaplı çalışırsa, masrafını kısarsa, kendine sahip olabilirse evini geçindirir. Ama öyle güzel para kazanma dönemi bitti.”