Alanlarda özgürlük-bağımsızlık uğruna ölmeyi
göze aldıklarını haykırıyorlar; şanlı zaferlerin marşlarıyla idare ediyorlardı.
Birden "Zifiri Karanlık"
çöküverince üstlerine korkularına kapıldılar ve Rusun, Çinlinin İran'ın Ayetullah
tiranlarının eteklerine yapışmayı huy ediniverdiler; tıpkı o eski sultanlar gibi!
"Jeo-strateji", "jeo-politik" diye diye sızlanarak, bağımsızlık için savaşanların katilleriyle
ittifak-müttefik-taktik deyip tokalaşarak...
Onuruyla direnenler için yazmıştım bir zamanlar!
ihanetler-dönekler döneminin son günlerinde dizeler, kendime dönüverdi:
<<
Erken Ağıt
Kaçışın son ödünç
gecesini
Birden ayılarak
yaşayacağım
Öperek çocuğun gül
yanağını
Sessizce geçeceğim
kırgın düşleri
Ve yenik komutan gibi vedalaşacağım
Ancak ve ancak...
Usulca arkama uzanan
Sıcak yüreğiyle sarılıp
ağlayan
Yaralara merhem sevda
özlemini
Çiçeksiz tabutuma gizlice taşıyacağım
Yarınlar olmayacak
doktor
Böylesine korkmadım
ölümden
Kalbimi daha dün
yenmişim gibi
Böylesine sevmedim ben
yaşamayı
Aklım şimdi savaşlardan bezgin
Artık gencim
diyemiyorum
Benden sonra yıkılsın
dünya tufan
Belli ki bir süre daha
yaşayacağım
Yarım kalacak işlere
hayıflanıyorum
Yürek ateşlerde, için için ağlayacağım
Yaşayabilirsem
değişmeden
Unutabilirsem yalan
savaşlarımı
Boş verebilirsem bir
kez Spartaküs’e
Silebilirsem yılların
hesabını
Yaşamaya değer belki son sevda
Aldırmadan çürümüş aşka
Yenilginin acısını
gömebilseydim
Başım bulutlarda,
yüreğim elimde
Ben de isterdim sevgili
annem
Kapına gelmeyi al atımın üstünde
Söyleyeceklerim bu
kadar Doktor
Kandırdım işte
matematiksel oyunu
Söyle bana, senin
kimyan var mı?
Tahlil edilemeyen
duyguların
Dağarcığında gizlerin ve öfkelerin
Ah, bin lanet olsun
Doktor!
Yeter artık, çek elini
bedenimden
Bakmadan bir an olsun
geriye
Ölenlerin ardından
gideceğim ben
Yalnızlık yalanla
vurulmakmış Doktor!
Ankara - Karargahtepe,
1990 >> *
İlke: Akılda-Bilinçte-Yüreklerde Bağımsızlık!
Yabancı devletlerin kanatları altına sığınmayı
"akıllılık" diye yutturanlara karşı direnmek görevdir!
Adalarımızı işgal ederek bayrak diken, asker çıkaran,
silahlandıran Atina devletinin "hukuk-diplomasi yoluyla" alt edileceğini yinelemek bir Türk subayına yakışır
mı?
Emekli ya da görevli subaylar anımsamalılar ki; Akdeniz'deki
kayalık da, Ağrı dağındaki sınır taşımız da, bir anlığına bile saldırgana
teslim edilemez, şu ya da bu ekonomik çıkarlarla değiştirilemez! Saldırganı
püskürtmek de zamana bırakılamaz!
Korkabilirsin, sinebilirsin, ama hiç olmazsa susmayı bil!
Mustafa Yıldırım
Denizli,13 Şubat 2021
*Yürekler
Kör, Ulus Dağı Yayınları, Ankara, 2008