Peşinen ifade etmeliyim ki, memleketimizin hayrına olan yatırımlara asla karşı değiliz. Ancak ülke coğrafyamızın ve gelecek nesillerimizin, Velhasıl ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasını olumsuz etkileyecek derecede; yanlış hesaplara dayalı, fizibilitesi olmayan, bilimsellikten uzak yatırımlara da asla izin verilmemesi gerekmektedir.

Demek istiyorum ki, ülke coğrafyamızın her yerinde tüm bölgelerimizde bilimsel kriterlere uymayan faaliyetlere rastlıyoruz. Yıllardan bu yana defalarca talep etmiş olmamıza rağmen maden yasamızda gerekli olan revizyon gidilmemiştir. Kontrolsüz özelleştirmenin sonucu olarak dağlarımız taşlarımız perişan durumdadır.

Yüksek eğimli arazilerde bile gerek maden arama faaliyetleri nedeniyle gerek bağ bahçe yapmak amacıyla, gerek zaman zaman HES projeleri nedeniyle çok değerli orman varlığımız endemik türden bitki ve biyolojik çeşitliliğimiz, flora ve faunamız yok edilmekte, coğrafyamız kelleşmekte, ardından erozyon ve iklim değişikliklerine neden teşkil edecek şekilde uygulamalar, güncelliğini korumaktadır.

Durumun temelden incelenmesi halinde verilen izinlerin ve ortaya konulan uygulamaların ekonomik ve ekolojik olmadığı anlaşılacaktır. Bunun için de bir ön araştırmaya ve genel manda çok yönlü, ciddi bir Envanter çalışmasına+ ARGE çalışmasına acilen ihtiyaç vardır.

Bu böyle devam ederse ülkemiz orta ve uzun dönemde hızla çölleşecek, iklim değişikliğinin daha da hızlanmasına hizmet edilmiş olunacaktır.

Bu nedenle çevre şehircilik ve iklim değişikliği bakanımızın, Orman bakanımızın ve tarım bakanımızın ivedi anlamda bir Araya gelerek, bilimsel verilere ve bilimsel normlara bağlı kalarak hemen bir çalışma yapılmalıdır. Bu tür çalışmalar başlatılıp sonuçlandırılıncaya kadar özelleştirmelere dayalı çalışmalar durdurulmalı, verilen izinler ve yapılan protokoller iptal edilerek bilime, tekniğe, hukuka uygun düşecek şekilde yeni baştan bir çalışmanın yapılmasıyla ülkemiz yeniden nefes alabilir. Kaçınılmamalı.