Antalya Haberleri
Demirel: “Boş tencerelerin, açlığın, gıda kıtlığının yıkamayacağı hükümet yoktur”

Demirel: “Boş tencerelerin, açlığın, gıda kıtlığının yıkamayacağı hükümet yoktur”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

1789 Fransız halk ayaklanmasının temel nedeni, tetikleyicisi ülkedeki açlık, gıda kıtlığı, açlık kaynaklı ölümlerdi...En temel gıda ekmekti ve ekmek karaborsaya düşmüştü...Aynı gerekçeler 1917'de Rus halkının ayaklanmasına ve Krallık (Çarlık) rejimini yıkmasına yol açtı...1789'da da aç ve yoksul Fransızlar Krallık yönetimine son vermişti...

11 Settembre 1683 – 11 Eylül 1683 (2012) filmi

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN KURUCU BABASI KİM?

OSMANLI’NIN AVUSTURYA, İTALYA VE FRANSA’YI TOPRAKLARINA KATMASINI ENGELLEYEN ADAMI KONU ALAN BİR FİLM DE VAR!1682’DE HALLEY KUYRUKLU YILDIZINI GÖREN İNSANLAR BUNU ÇOK ÇEŞİTLİ ŞEKİLDE YORUMLAMIŞTI!

İkinci Viyana kuşatması sırasında, Hıristiyan devletler arasında birliği sağlayarak Osmanlı İmparatorluğu’nu geri çekilmeye zorlayan İtalyan rahip Marco d’Aviano, Papa İkinci Jean Paul tarafından ‘‘ermiş’’ ilan edilmişti. Papaz Marco d’Aviano, aynı zamanda ünlü İtalyan kahvesi ‘‘cappucino’’nun da isim babası.1683 yılında Papa 11’inci Innocent’in talimatıyla yola çıkıp Avusturya, Polonya, İtalya ve Almanya ordularını birleştiren papaz d’Aviano bir bakıma Avrupa Birliği’nin kurucu babası…O dönemde Fransa bu Hıristiyan ülkeler topluluğuna destek vermemişti…

1683 Viyana kuşatmasına Murat Giray (1678-1683 yılları arasında Kırım Hanı) ve onun Tatar ordusu da Osmanlıların tarafında katılmıştı…Osmanlı ordusu ve refakatçilerinin toplam sayısı 300.000 kişiye ulaşmıştı…11 Settembre 1683 adlı filmde F. Murray Abraham Marco d’Aviano’yu, Enrico Lo Verso Merzifon’lu Kara Mustafa Paşa’yı canlandırmıştı…

Courtesan'larıyla (seks işçileriyle) meşhur olan ülke hangisi?

Napoleon (1927) Madame DuBarry (1919) Marie Antoinette (2006)  Napoleon (2023) Jeanne du Barry (2023) gibi filmlerle Fransa tarihine zaman yolculuğu yapabilirsiniz... 

İngiltere ya da Fransa krallarının da haremleri vardı...

1770'te Avusturyalı Prenses Marie Antoinette ile evlenen Fransa kralı 16. Louis (1754-1793) idam edildiğinde 38 yaşındaydı...

Marie Antoinette 14 yaşındayken, 16 Mayıs 1770 tarihinde Fransa tahtının varisi, 16 yaşına yeni girmiş XVI. Louis ile evlendi... Düğünün ardından şimdiki Concorde Meydanı’nın bulunduğu alanda yeni evliler şerefine havai fişek gösterisi düzenlenmiş, bu sırada çıkan panik, 132 kişinin ezilerek ölmesine neden olmuştu...

Kral evlendikten sonra çok uzun süre (yedi yıl) aynı yatakta yattığı eşiyle ilişkiye girmedi ya da giremedi...Kralın iktidarsızlık sorunu vardı...Eşcinsel olduğu da iddia edilmiştir...Kraliçe uzun yıllar bakire olarak kalmıştı...Kralın ilgi alanı ya da hobisi ava çıkmak ve kumar oynamaktı...Kraliçe Marie Antoinette'in (1755-1793) sevgilileri arasında İsveçli Axel de Fersen'den  (1755-1810) bahsedilebilir...

16. Louis eşinin başka erkeklerle yatağa girmesini hiçbir zaman sorun haline getirmedi!

Fransa Kralı 3. Henry'nin de (Henry, Duke of Anjou;  1551-1589) kadın giysileri giymekten hoşlanan bir gay olduğundan söz edilir...Kuşkusuz tüm Fransa kralları eşcinsel ya da biseksüel değildi...

Fransa tarihi çok sayıda el üstünde tutulan seks işçisi kadınla (Courtesan) birlikte anılmaktadır: Madame de Pompadour (1721-1764) Madame DuBarry (1743-1793), Joséphine de Beauharnais (1763-1814) 

Joséphine de Beauharnais pek çok erkekle anılmıştır: 

Hippolyte Charles ( 1773 – 1837), Napoleon Bonaparte (1769-1821), Rus Çarı 1. Alexander (1777-1825)

Napoleon (1927) filmi 

A Star is Born (1954) gibi çok sayıda kayıp bölümü olan bir sinema başyapıtı…Kamera kullanımıyla, kurgu teknikleriyle devrim yaratmış, çığır açmış ölümsüz bir film…

Filmdeki oyunculuk 2500 kişilik bir tiyatro sahnesinde en arka sıradaki seyirci bile sahnedeki oyuncunun tüm duygularını,düşüncelerini, hareketlerini, sahnede olup biten her şeyi fark edebilsin tarzında…Yani oyuncular abartılı, göstere göstere oynuyor…Sessiz sinema döneminin tümünde bu tarz bir oyunculuk anlayışı vardı…

Napoleon Dönemine, öncesine ve sonrasına ilgi duyuyorsanız, bu filmle birlikte , Danton (Andrej Wajda), Leydi ve Dük (Eric Rohmer), 1789 (Ariane Mnouchkine), Vatel (Roland Joffe), Monsieur N.(Antoine de Caunes), War and Peace (Sergei Bondarchuk), Waterloo (Sergei Bondarchuk), Varennes Gecesi (Ettore Scola), Marie Antoinette (Sofia Coppola) gibi filmleri de izlemelisiniz…

7 saat 20 dakikalık versiyonundan geriye kalan 5 saat 33 dakikalık versiyon bu…Filmin kayıp parçaları 1969 -2000 arasında bir araya getirilmeye çalışılmış.

Beyazperdenin Victor Hugo’su olarak tanımlanabilecek yönetmen Abel Gance Napoleon’un 1783-1796 arasındaki yaşamını anlatıyor…Gance da Adolf Hitler gibi bir Napoleon hayranıydı…Filmi de Napoleon’a övgü dolu…Fransa’yı Fransız halkının gururunu kurtaran, ayağa kaldıran bir dahiydi diyor filmiyle Gance…

Gance “Süveyş Kanalı”ndan Avrupa Birliği’ne (1) kadar pek çok büyük projenin Napoleon’un beyninde dünyaya geldiğini söylüyor filminde…

Napoleon’a Fransız devriminden önce Brienne Askeri Lisesi’nde çok iyi eğitim verildiğine işaret ediyor, Gance…Napoleon kuşkusuz bir strateji dahisiydi…Subaylarının isimlerini hatırlama konusunda olağanüstü (fil) hafızasına sahipti…Otoritesini kendinden üst sınıftan olan kişilere kabul ettirme konusunda da olağanüstü bir yeteneğe sahipti…Bakışlarıyla adeta Rasputin gibi hipnotize yeteneği olduğu bile ima edilir, onu tanıyanların anlatımları okunduğunda…

Bence Filmdeki en etkileyici bölüm çocuk Napoleon’un askeri okuldaki yaşamı…

O dönemde Fransa’nın 28 milyon yoksul vatandaşı 4000 aile tarafından sömürülmekteydi…Kıtlık, açlık çok yaygındı…

Fransa’da Krallık dönemine son verilen, bazen günde 300 kişinin giyotinle öldürüldüğü, toplamda 12.000+ kişinin çoğu zaman keyfi gerekçelerle, suçlamalarla, ithamlarla idam edildiği terör dönemi de filmin bölümlerinden bir tanesi…Fransız devriminin Leon Trotsky’si Robespierre’in İngiltere’de Kralı idam ederek Krallık rejimine son veren Oliver Cromwell’e hayranlığını da vurguluyor Gance dev filminde…

Ancak filmde gördüğümüz gibi 1796’da İtalya istilasına katılan Fransız askerler (35.000 kişi+) ayakkabıdan, giysiden, üniformadan, yiyecekten yoksun İtalya’yı soyup soğana çevirmeyi amaçlayan, yağmacı, talancı, yoksulluk içinde kıvranan yarı çıplak, yarı aç çapulculardı…

Napoleon 1796-1815 arasında çıkardığı savaşlarda milyonlarca insanın (6.500.000 civarında insan bu dönemde öldürüldü) öldürülmesine yol açmıştı…1812 Rusya seferi bozguna dönüşen (Hitler 23 Haziran 1940’ta mezarını ziyaret ettiği Napoleon’u aşarak onun başaramadığı Rusya istilasını başarmaya çalışmıştı), Rusya’da aç kalan Fransız askerleri atlarını yiyen, 1815’te Waterloo’da etkisiz hale getirilen, St. Helena adasında İngilizler tarafından yavaş yavaş arsenik verilerek zehirlendiği iddia edilen Napoleon kendisinden 6 yaş büyük Josephine’le nikahına İtalya işgal planlarını hazırlamaya daldığından çok gecikmeli olarak gelebilmişti…

Aynı anda pek çok erkeği idare edebilen Josephine en kıdemli seks işçileri kadar deneyimli bir kadındı…Genelevde çalışan seks işçisi gibi giyinmek Fransız üst sınıfı, burjuva kadınlar arasında çok yaygındı…Aynen Mısır firavunlarının dönemindeki üst sınıf kadınlar gibi giyiniyordu Fransız burjuvazisinin kadınları (2)

Napoleon Hitler gibi çok sayıda kadın hayrana sahipti…Kadınlar devletleri idare edenlere bayılır! İktidarın gözü kör olsun! Kadınca Dergisi’nin yaptığı bir ankette dönemin Başbakanı Turgut Özal Türkiye’nin en seksi 10 erkeğinden biri olarak seçilmişti!

(1) Süleyman Demirel,  başbakan İsmet İnönü’nün 12 Eylül 1963 tarihinde Türkiye ile Ortak Pazar arasındaki ortaklık ilişkisini kuran Ankara Antlaşması’nın imza töreninde yaptığı konuşmadan şu alıntıyı aktarmıştı:

“Ortak Pazar tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eserdir. Milletler topluluğu için yeni bir dönem başlamaktadır. Bu, müstakbel nesillere bırakılacak en büyük mirastır. Bu antlaşma Türkiye ve Avrupa’yı ebediyete kadar bağlamaktadır.”

(2) Prof. Dr. İlber Ortaylı Firavun döneminden bir heykeli göstererek, “Bu hatunların kılığı, sarayda tangayla geziyorlar. Afrika’nın kabileleri gibi çıplak görünmekten sıkıntıları yok” demişti…Ortaylı, bir heykeli göstererek “Bakın bu hatunların kılığı saraydaki kılık; tangayla geziyorlar, setriavret yerleri kapalı. Çok ilginç. Firavun nü halde. Bir garip şey bu böyle. Afrika’nın kabileleri gibi çıplak görünmekten, resmedilmekten sıkıntıları yok” dedi.

Bir film: 

Nicholas and Alexandra (Robert Massie’nin 1967’de yayınlanan tarih kitabından uyarlanmıştı)

2. NICHOLAS HALKINA KARŞI KAPLAN , EŞİ KARŞISINDA SÜT DÖKMÜŞ YAVRU KEDİYDİ…

Tarihin gördüğü en berbat, en aciz, en yeteneksiz, en beceriksiz Rus imparatoruyla kontrol manyağı Alman asıllı eşinin evliliğinin öyküsü bu…Alexandra zayıf karakterli İmparatoru hatalı kararlara sürüklüyordu…İmparatorun kararlarına sürekli olarak müdahale ediyordu…Hatta imparatoru kendisine devlet işleriyle ilgili düzenli rapor vermeye zorluyordu…Alexandra bakanlar kurulunun yönetimini bile İmparatordan elde etmişti…İmparator eşi kaynanasından nefret ettiği için annesinden bile vazgeçmişti…Rus imparatoru ülkedeki en yeteneksiz bürokratları göreve getirmesiyle ün kazanmıştı…Çiftin dört kızı ve bir oğlu dünyaya geldi…2. Nicholas babasının vefatında ve tahttan indirildiğinde çok ağır psikolojik yıkım yaşamış , sinir krizleri geçirmişti…

1914’te 175 milyonluk Rusya nüfusunun büyük bölümü yoksuldu…2. Nicholas “İtibardan Tasarruf Olmaz” düşüncesine sahipti…İmparatorun ağzından çıkan sözler o dönemde kanun kabul edilmekteydi…Onun döneminde Polonya Rus işgali altındaydı…Büyükbabası suikast sonucu hayatını kaybetmişti… İmparator olmadan önce bir dünya gezisine çıkarak Monaco’dan Mısır’a dünyayı dolaşmıştı…2. Nicholas anayasal yetkilerinin daraltılmasına karşı çıkıyordu…Kore’yi Japonya’ya kaptırmamak uğruna onbinlerce Rusun ölmesine yol açtı; onları ölüme yolladı…İmparatordan birazcık insan hakları, fırsat eşitliği, sosyal adalet, İngiltere tarzı Parlamenter demokrasi ve hukuk devleti talep edenleri diktatörün / Çarın askerleri kitleler halinde öldürdü…

Alman İmparatoru Rus imparatorunun kuzeni olmasına rağmen Rusya’ya savaş açtı…Rusya askeri seferberlik ilan edince Almanya Rusya'ya savaş ilan etti (Ağustos 1914)

Birinci Dünya Savaşı Rusya, Almanya ve İngiltere’yi yöneten akraba kralların savaşıydı…

Almanya sanayileşmişti; Rusya ise tarım ülkesiydi…Savaşta Rusya askerlerinin hepsine gereken silah, cephane, mühimmat, giysiyi, yiyeceği ve at, demiryolu gibi ulaşım araçlarını temin edemedi…Rus askerine günde 3 kurşun veriliyordu…Üç Rus askerinden ikisine savaşmak için gereken malzeme temin edilemiyordu…Erler amirlerine çoğu zaman isyan ederken, askerler arasında intihar olayları çok yaygındı…Rus ordusu Avusturya ve Almanyayla savaşırken milyonlarca ölü verdi…Rus askerler kitleler halinde savaştıkları ülkelerin askerlerine teslim oluyordu…Savaş esnasında ülkede açlık çok yaygındı…Yoksul halk açlıktan bulduğu her yiyecek mağazasını,fırını, dükkanı yağmalıyordu…

1904-1917 arasındaki savaşlar ülke hazinesinin iflas etmesine yol açmıştı…Ülkede kargaşa, istikrarsızlık, huzursuzluk, yağma ve talan düzeni hakimdi…Cezaevleri ve işkencehaneler dolup taşıyordu.Baskıcı bir düzen ve sansür ortamı vardı..Ayaklar baş başlar ayak olmuştu adeta…Yoksulluk ülke çapında çok yaygındı; Japonya, Almanya ve Avusturya orduları karşısında alınan ağır yenilgiler ülkedeki yiyecek, yakacak kıtlığı , açlıktan ve soğuktan ölümler dönemin özelliği haline gelmişti…Bu da ülke çapında protesto gösterilerine, grevlere, ayaklanmalara ve İmparatorluk yönetiminin yıkılmasına yol açtı…

Kuzeni İngiltere Kralı bile tahttan indirilen Rus imparatorunu ülkesine istemezken Lenin Almanya ile anlaşarak İsviçre’den Saint Petersburg’a döndü ve Rus ordusunun Almanyayla savaşına son verdi…

Birinci Dünya Savaşı’nda 3,5 milyon Rus vatandaşı ölürken,1917-1923 arasındaki Rus iç savaşında 10 milyondan fazla insan öldü...

Nicholas and Alexandra filminde Lenin, Troçki (Rusya’nın Robespierre’i) ve Stalin gibi karakterlere de (özellikle Lenin’e) yer veriliyor…

Rasputin Alexandra’nın himayesi altında Rus devletinin yönetimini eline geçirmişti…Halka göre Alexandra bir Tuva atı yani Alman casusuydu ve Rasputin’in kuklasıydı…Rus gençleri (kadın ya da erkek) Rasputin’in seks oyuncakları olmuştu…

Alexandra Anneannesi İngiltere Kraliçesi Victoria’dan gelen tedavisi ve ilacı olmayan hemofili hastalığını oğluna aktardı…Victoria’nın dört oğlundan sadece birinde hemofili ortaya çıkmıştı…Hemofili anneden oğluna geçer…Hemofili geni taşıyan her annenin oğlunda hemofili ortaya çıkmaz…Alexandra İmparatoru annesinden ve tüm arkadaşlarından uzaklaştırdı; kopardı…İmparator annesinin uyarılarına, tavsiyelerine asla değer vermedi…Rus halkı İmparatorun oğlunun Hemofili hastalığını hipnoz tedavisiyle stabil ve zararsız hale getirdiği için İmparatoriçenin gözdesi haline gelen Rasputin’in İmparatoriçe ve dört kızını seks kölesi olarak kullandığı dedikodularına inanmıştı…

İmparator zilzurna sarhoş olmadan uyuyamayan Rasputin’den nefret ediyordu ve Rasputin’e İmparatoriçeyi kızdırmamak için katlanıyordu…

İngiltere Kralı ve Alman İmparatoru 2. Nicholas’nın kuzenleriydi…

Romanov hanedanı 300. yıldönümünü kutlamıştı (1613-1913)

1890’dan itibaren bir balerinle (Mathilde Kschessinska) 3 yıl süren aşk ilişkisi yaşayan ancak aristokrat kökenli olmayan bir kadınla evlenmesi ailesinin koyduğu kurallara göre yasak olan Rus çarı (imparatoru) 2. Nicholas’ın 5 çocuğunun öğretmeni İsviçreli Pierre Gilliard tarafından yazılan ve 1921’de okurlara sunulan “Rus Sarayı’nda 13 yıl” adlı kitap (Alp Tümertekin tarafından Türkçeye çevrilmişti; İş Bankası Yayınevi ) 

“Nicholas and Alexandra” adlı Robert Massie kitabının (1967) ve Rasputin hakkındaki üç önemli filmin, (Franklin J. Schaffner ;Nicholas and Alexandra; 1971), (Elem Klimov ;Agony; 1981) , (Uli Edel; Rasputin: Dark Servant of Destiny ; 1996) en önemli kaynaklarından biridir…

O dönemde anadili gibi Fransızca bilen İsviçreli öğretmenler Rus yüksek sosyetesinde çok popülerdi…Aristokratlar bu öğretmenlerle çocuklarına Fransızca ve genel kültür öğretmesi için anlaşırlardı…

Gilliard 1905’te Rus Sarayı’na girer; hemofili hastası (kanaması olan hemofili hastasında akan kan kolay kolay pıhtılaşmaz ve hemofili hastası genelde genç yaşta vefat eder) veliaht Alexei’in (1904-1918) ağır sağlık sorunlarını tedavi etmesi için 1907’de saraya davet edilen Rasputin hakkında Gilliard kitabında (Thirteen Years at the Russian Court) çok detaylı bilgiler verir…

Papaz Theofan Rasputin’i saraya şifacı olarak ve Rus yüksek sosyetesine tavsiye, takdim eder…Ancak Sarayda dadılık,mürebbiyelik yapan Tyutçeva, Theofan ve bir diğer papaz (Hermogen) Rasputin’in gerçek kişiliğini kısa sürede keşfederler ve Rus sarayını uyarırlar…Uyarmaları sonuç vermez…Rasputin hakkında suçlamada bulunanlar İmparatoriçenin gazabına uğrar, sürgüne yollanır…

Protestan Hıristiyanken Ortodoks Hıristiyanlığa geçen ve fanatik Ortodoks haline gelen İmparatoriçe Rusya’yı Rasputin’e teslim edecek kadar fanatik bir Rasputin müridi olmuştur…İngiltere Kraliçesi Victoria anneannesi olan, Victoria’dan aldığı kan hastalığı hemofiliyi oğluna aktaran İmparatoriçeye göre Rasputin’i kendisine oğlu Alexei’yi hayatta tutabilsin diye Tanrı göndermiştir…Alman asıllı İmparatoriçenin Alman ajanı olduğuna Rus halkının büyük bölümü inanmaktaydı…

Pierre Gilliard, tanıklar, tarihçiler şöyle diyor: “Rasputin, İmparatoriçe aracılığıyla, zayıf iradeli, kararsız, karar vermekte daima zorlanan, eşinin kuklası haline gelen İmparatoru da kullanarak, Rusya’yı ele geçirdi…Veliahtın sağlık sorunlarını tek tedavi edebilecek olanın kendisi olduğunu iddia ediyordu…”

İmparator Rasputin’den nasihat, tavsiye alacak kadar zayıf kişilikliydi…Rus ordusunun nerelerde konuşlanacağı konusunda bile Rasputin’den tavsiye alındığı yaygın iddialar arasındadır…

Rus İmparatoruna Rasputin’in faaliyetleri, suçları, sefahat alemleri hakkında dosyalar sunulmuştur…  

İmparatorun annesi de İmparatoru eşinin kuklası olmaması konusunda sürekli olarak uyarmaktaydı…

1904-1905’te Rusya Kore’yi ele geçirmeye kalkıştı…Rus ordusu, kışın buz kitleleriyle kaplanmayan bir ülkeye sahip olmak için Japonlarla savaşıp büyük bir yenilgi aldı…Birinci Dünya Savaşı öncesinde 164 ila 170 milyon nüfuslu Rusya bugünkü Polonya, Romanya, Finlandiya, Ukrayna’yı, hatta Doğu Anadolu’yu elinde tutmaktaydı…

1914 yazında Avusturya veliahtı bir Sırp tarafından öldürülünce Avusturya Sırpları cezalandırmak istemiş Rusya buna karşı çıkmıştı… Birinci Dünya Savaşı önce Almanya’nın müttefiği Avusturya’nın, sonra İngiltere ve Fransa’nın müttefiği Rusya’nın, daha sonra Almanya’nın seferberlik ilan etmesiyle başlamıştı…Üstelik İngiltere, Almanya ve Rusya kraliyet aileleri çok yakın akrabaydı…

164 ila 170 milyon nüfuslu Rusya’da eğitim görmüş yaklaşık 20 milyon kişi vardı…Demiryolları ülkenin her yanına yayılmamıştı…Ülke sanayileşememiş tarım ülkesiydi…Askere aldığı herkese Rus ordusu silah ve cephane temin edemiyordu…Birinci Dünya Savaşı boyunca İngiltere ve Fransa’dan silah ve cephane akışı, yardımı olmasa Rus ordusu savaşacak durumda değildi…Ülkede yiyecek, yakacak, at (halk açlıktan atları yemişti) sıkıntısı had safhadaydı…Milyonlarca asker kaçağı vardı…Enflasyon azmıştı…Kızamık (saçları da döker) gibi hastalıklar çok yaygındı…

Rus halkının küçük bir bölümü Çarın halkına karşı cömert ancak Çar’ın ekibinin cimri ve halk düşmanı olduğuna inanmaktaydı…

Yaygın açlık ve 1904-1917 arasında milyonlarca askerin savaşlarda öldürülmesi 1613’ten 1917’ye kadar Rusya’yı diktatörce yöneten Romanov hanedanın yıkılmasında en büyük rolü oynadı…

İmparatoriçe ve kızlarını Rasputin’in seks kölesi olarak gösteren karikatürler Birinci Dünya Savaşı boyunca Rusya’nın her tarafında sokaklarda dağıtılmaktaydı…Lenin ve yoldaşları kadar Rusya ile savaşan Almanya, Avusturya’da bu karikatürlerin Rus halkına ulaşmasından son derece yararlandılar…

Bolşeviklerin (Lenin, Troçki, Stalin üçlüsünün) Rusya’yı ele geçirmesine Rasputin’in Rus aristokratlarını seks kölesi olarak kullandığının Rus halkı tarafından öğrenilmesi olağanüstü bir katkı sundu…

1917’de Almanya Lenin ve yoldaşlarını bir trenle İsviçre’den Saint Petersburg’a taşıyarak, onlar aracılığıyla, Rus ordusunun Almanya ve Avusturya ile savaştan çekilmesini sağladı…Ludendorff adlı Alman lider Lenin’in Rus ordusunun Almanya ile savaşına son vermesinden çok memnun olduğunu açıklamıştır…

Ortodoks Hıristiyan propagandası yaparak kendini Rus yüksek sosyetesine tanıtan Rasputin kendisini Mesih, Hazreti İsa’nın vekili, kahin, 1683’te Hıristiyan dünyasını bir araya getirerek Osmanlı’nın Viyana’ya girmesini önleyen papaz Marco d’Aviano’nun eşdeğeri olarak tanıtmıştı…İçişleri Bakanı dahil, çok sayıda müridi, fanatik hayranı vardı…Kendi tarikatını kurdu ve 1907-1916 arasında Rusya’yı kişisel genelevi olarak kullandı…Bir suikast girişiminden sağ kurtulmayı başaran Rasputin’in İmparatoriçe üzerinde psişik egemenliği vardı…

Son Rus İmparatoruna ve ailesine yemek sofrasında pornografik fıkralar anlatan, psişik güçleri, hipnotizma yeteneği olan Rasputin hakkındaki iddialardan bazıları:

hırsız, rüşvetçi, mitoman (hastalık derecesinde yalan söyleyen kişi),teşhirci, biseksüel, ırz düşmanı, umuma açık yerlerde tecavüze kalkışmaktan çekinmeyen, paragöz, açgözlü, Şeytan’ın ete kemiğe görünmüş hali, Alman casusu, kötü Cin, doğaüstü güçlere sahip, aziz, kutsanmış kişi, ayyaş…

Rasputin’in iyi tarafı: Sarayda etkili olduğu ilk yıllarda Kraliyet ailesine savaş çıkarmaktan kaçınmalarını tavsiye etti…

Rasputin & 2. Nicholas & Alexandra & Rus Devrimi konulu başlıca filmler:

1-Rasputin and the Empress / Richard Boleslawski & Charles Brabin /1932

2-Ten Days That Shook the World / Sergei Bondarchuk / 1982

3-Nicholas and Alexandra /Franklin J. Schaffner /1971

4-Reds/ Warren Beatty /1981

5-Doctor Zhivago / David Lean /1965

6-Stalin /Ivan Passer /1992

7-Agoniya ; Agony: The Life and Death of Rasputin /

Elem Klimov / 1981

8-Testimony /Tony Palmer / 1987

9-Rasputin /Uli Edel / 1996

10-Rasputin / Josée Dayan & Irakli Kvirikadze / 2011

11-The Assassination of Trotsky / Joseph Losey / 1972

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *