Bir dörtlük, bir türkü, bir öykü adına ne
derseniz deyin ama ‘Çocuklar inanın.
İnanın çocuklar.’ Ben inanıyorum güzel günlerin geleceğine. Yakınlığına ve
özlemine…
Yalnız ülkem değil dünya için umudum var güzel
günlerin geleceğine. Savaşların son
bulacağı, hırsların güzelim coğrafyaları kana bulamayacağı, kardeş kavgasının
biteceği, huzurun, barışın, mutluluğun geleceğine inanıyorum…
Zor da olsa gelecek…
Güzel günlere inançla en büyük yatırımı
çocuklarımıza yapmak zorundayız. Tıpkı dünyanın hayran kaldığı liderimiz
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı gibi…
Çocuklarımıza
sahip çıkmak, ekonomik, sosyal vb sömürülerine izin vermemek, en iyi şekilde ve
adil, ücretsiz eğitimlerini sağlamak, korumak ve geliştirmek görevimiz…
Hem devlet hem millet olarak…
Bunu
yapamadığımız sürece çocuklarımızı kaybederiz. Ya
ortalıkta telef olurlar ve batağa sürüklenirler…
Ya da kıt imkanlar hatta imkansızlıklar
karşısında mucizeyi gerçekleştirir ve gurur kaynağımız olurlar ama yurtdışına
gitmek zorunda kalırlar. Ki yaşadığımız tam da budur…
Ekonomik
ve siyasal çalkantılar, gelecek kaygısı çocuklarımızı, gençlerimizi yurtdışına
kaptırıyor…
Eğitim amacıyla çıkan gençlerden dönen yok
denecek kadar az…
Onlar
memleket özlemi çekiyor, memleket ise onların özlemini…
Buna bir son noktayı koymak gerek…
Gecikmeden,
geç kalmadan…
Çünkü
onlar bizim vatanımız. Vatan, onlara emanet…
O yüzdendir ki Atatürkümüz, memleketi
çocuklara emanet etti. Etmekle de kalmadı çocuklarımıza bayram hediye etti…
Şimdi
zor ve sıkıntılı dönemler geçiriyoruz. Cumhuriyetin körpe dönemlerindeki
olanaksızlıklar içinde mutlu ve umutlu olan çocuklarımızın mevcutta resmi hoş
değil…
Ama düzelecek…
Düzelmek de zorunda…
Biraz sabır, biraz gayret…
Buradan iktidarın yönetici kadınlarına,
seçilmişlerine, makam sahiplerine sesleniyorum. Çocuklarımızı harcatmayın.
Harcanmasına izin vermeyin…
Tüm umudumla ve inancımla haklarının
çiğnenmediği günler diliyorum, çocuklarımıza…