Öyle kızıyorum ki kendime, "oğlum otur oturduğun
yerde" sen de herkes gibi; sorma, sorgulama ya. Sosyal, siyasi mucit,
icatçı mı olacaksın? Diyorum ama yine de edemiyorum, Sormadan ve sorgulamadan. Tarihin
zaman tünelinde geziniyorum. O da ne, günlerden 3 Kasım salı ve yıllardan da MS
2002. Kemal Dervişli Ecevit Hükümeti aldığı ve uyguladığı ekonomik kararlar ile
"Milletin Anasını bellemiş; Anasını ağlatmış", tam hükümet
"ohhh!.." diyecekken, bir MHP TBMM Gurup toplantısında Devlet Bahçeli
"Hadiii, ERKEN SEÇİME!.." deyivermiyor mu!.
Dedi ama ortalık bir karıştı ki, düşen hükümetler,
dağılan parçalanan partiler, TBMM dışı(kendisi de dahil) kalan partiler.
Partilerin AK'ından, GENÇ'ine, Milliyetçisinden,
illiyetçisine, sağcısından solcusuna, dincisinden kincisine hepsi birden
davullar zurnalar eşliğinde gittiler 2 Kasım 2022 seçimlerine.
İlahi ABD, ne tuhaf falcılarınız var sizin ya. Neden ise.
Tanrım bütün kahinleri size, bütün safları ve melekleri de bize vermiş. Sanırım
2000'li yılların başı ve böyle bir ilk bahar günü idi. O zaman ANAP
milletvekili de olan, Düşünce Topluluğunda birlikte olduğumuz bir arkadaşım ve
bazı amcalar ile birlikte Kavaklıdere dolaylarında balık-ekmek yemiştik.
Ortada ne parti var ne de bir şey, ama olsun Amcalardan
birisi bana dönerek dedi ki:
"Tayyip Bey hakkında ne düşünüyorsun?"
Ah bu saf, akılsız kafam. Ah bu saf Anadolu, köylü yanım
yok mu, batsın gitsin. Ben de yanıt verdim güya, rasyonel/akılcı olarak.
Tayyip Bey, yüzde 3'lük bir partinin, atların tepişmesi
sonucu 27 Mart yerel seçimlerinde İstanbul'da yüzde25.17 oy alarak belediye
başkanı oldu. Genel seçimde ne olur ki dedim. Güya bir halt bilirmişcesine.
Amca, bana dedi ki, "biz araştırdık genel de yüzde 35'in
üstünde oyu var" deyince, tebessüm ettik. Bu tebessüm de hala
dudaklarımızın çeperinde kaybolmadı gitti, acı acı.
Sonra yine zaman tünelinin 2016'lı yıllarına gidiyorum, o
da ne. Yine Bahçeli Devlet Bey, bir güz mevsimi 18 Ekim TBMM gurup
toplantısında, "ne bu ya, olacaksa, el beğensin, olmayacak ise kara yer
beğensin" diyerek REFERANDUM diyor ve hep birlikte; Hoooppp BAŞKANLIK SİSTEMİ Referandumuna. Oldu
mu, olmadı mı; geçti mi geçmedi mi derken bir de baktık ki "Atı alan
Üsküdar'ı geçmiş"; "onlar ermiş muradına" biz de kendimizi
kerevetin kıyısında, yok ya ne kıyısı, Gayya kuyusunun dibinde bulduk. Hala da
debelenip duruyoruz. Huuuuuuu!...
Sesimizi duyan var mı? O kadar de yaşlanmadık her halde, izin verin de dünü
hatırlayalım. Dün, yani takvim yapraklarının 17 Nisan'ı gün. Yine Bahçeli
Devlet Bey, TBMM Gurup toplantısında imiş. Bir arkadaşım aradı Antalya'dan,
"Devlet Bey 26 Ağustos'ta seçim istedi" dedi. Arabamı kenara çektim, bir dinledim ki, eyvah
ki ne eyvah.
Durdum kıt aklım ile düşündüm. Ne keramet vardır bu
"26 Ağustos"ta diye. Oooooo, kerametten bol bir şey yok. BİZDE: 26
Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı ve Sultan Alparslan'ın Anadolu’yu fethi.
Ulusal Kurtuluş savaşında, "Büyük Taarruz EMRİNİN
VERİLDİĞİ GÜN!..
DÜNYADA: 26 Ağustos 1789 bütün dünyanın kabul ettiği ilk
YURTTAŞLIK ve İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ, Fransız Meclisinde okunup kabul
edilmiş. Tarih Baba da 2018'in bugününü:
Türk siyasilerinin her şeyi bildiği, açların tokları
beslediği, yoksulların zenginleri doyurduğu, zayıfların güçlülerin gücüne güç
kattığı, demokrasinin bekaretini büyük bir zevk ilse baskıcı, faşist
yönetimlere peşkeş çektiği gün olarak yazacağını mı sanıyorsunuz.. İnönü
olsa," Hadi canım sen de!.." derdi."
Sahiden, yazının başlığını neden KAOS koydum ki? Dur
bakayım sözlükler ne diyor bu söze. KAOS: Evrenin düzene girmeden önce içinde
bulunduğu, biçim ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmaşık olan durumu./ Kargaşa,
karışıklık. Buyur buradan yak. Bu Kaos'dan dünya, dünyalar doğduğuna göre,
bizde de bir doğum mu olacak ne? Herkes atlarını sıkı bağlasın, Üsküdarlılar
da, artık akıllarını başına alsınlar. Ne bu ya, kayıp atları Üsküdar'da
aramaktan bıktık.
Seçim var mış!... Haberiniz olsun. Bahçeli Devlet Beyin
kerametlerini hala görmeyen var mı bilmem ama, değerli büyüğüm ermiş!.