Yok emmi oğlu bunlar Fransa’yı kast ediyorlar. Sen anlamazsın..
De Gaulle diyom emmi, De Gaulle… he…
Adam tutturmuştu ‘Fransa büyük devlet, Fransızlar büyük millet!’ deyip duruyordu. Ama Fransa dünya çağında ki kolonilerini birbiri ardına kaybediyordu. En son o günkü adıyla Hindi Çin- diye bilinen bir yerde bugün Vietnam , Kamboçya ve Laos var oralarda 1954 senesinde bir avuç baldırı çıplak ama sapına kadar yurtsever , e haliyle biraz da Komünist gerilla güçlerince Fransız ordusu kovulmuştu. 14 yıl içinde bu ikinci büyük ve skandal yenilgiydi bu. Ardından Cezayir de ve Sahranın geri kalan her yerinde ciddi isyanlar başlamıştı. ABD, ve İngiltere sessizce ve biraz da zevkle bu şarap sever milletin feci halini izleyip duruyorlardı. Fransa savaş masrafları yüzünden neredeyse iflas etmek üzereydi.
Ordu darbe hazırlığı içindeydi, üstelik açıktan da hazırlık yapılıyordu. Paraşütçü kıtalar Korsika adasını kansız bir akınla ele geçirmişlerdi. Şimdi Paris üstüne uçacaklar ve şehri ele geçireceklerdi Kuvvetli bir zırhlı kol da onlara yardım için yola koyulmak üzereydi . Bütün bu hazırlıklar milletin gözü önünde yapılmış ve hükümet uyarılmıştı; ordu bir tek şartla kışlasına geri dönecekti.
‘De Gaulle iş başına geçerse!!!’
1958 senesi geldiğinde çaresiz bir tek isme ‘kurtar bizi!’ diye yalvar yakar olmuşlardı hem de hepsi..
Charles De Gaulle de bugünü bekliyordu. Hazırlıklıydı, yeterince siyaset çamuru görmüştü, alışıktı, yeterince ihanet de görmüştü. Ona da alışıktı. Bu kez eşeğini sağlam kazığa bağlayacaktı. Yeni ve anlaşılır bir anayasa gerekiyordu. Fransız bayrağının dalgalandığı her yerde bu anayasa halk tarafından oylanacaktı. Kabul edenler Fransız yasalarına kati suretle uyacaklardı. Kabul etmeyenler ise bağımsız sayılacaklardı ama Fransa devleti de onlara yaptığı her türlü yardımı kesecekti. Altı üstü 130 yıldan beri egemen oldukları Cezayir ile ilgili tüm Fransa’nın enteresan bir takıntısı vardı, dahası bir saplantı..
Cezayir onlara göre has Fransız toprağı idi, diğer sömürgeler gidebilir veya kalabilirdi. Ama Cezayir için böyle bir seçim gündeme bile gelemezdi Lyonn (Fransa da bir kent) neyse Oran da (Cezayir de bir kent) aynıydı.
Sebil gibi kan akıyordu. Fransız sağcıları da solcuları da bu işi General çözer diyorlardı. General De Gaulle daha önce dediğimiz gibi sağcı muhafazakar biriydi. Katı bir Katolikti. Ama tüm bunlar onun aptal olduğu anlamına gelmiyordu. Sağcı subayların çoğunlukta olduğu orduyu arkasına alıp Cezayir topraklarını kana gark edebilirdi. Veya solcu aydınların dediğini yaparak Cezayir’i kendi eliyle Sovyetlere teslim edebilirdi. General savaş görmüş ve yaşamıştı, öyle ucuz subaylardan değildi.
Cezayir ulus devlet olarak kalırsa komünistlerin eli boş kalırdı. Cezayir ulus devlet olarak tanınca bu arkadaşlar belki de geçmişte uğradıkları haksız muamelenin bir karşılığı olarak hiç olmayacak bir şey yapmışlar ve ülkede kalan Fransız kökenli çoğu da haso Arap vatandaşlarına kabul edilemeyecek bir vahşet ile saldırmışlardı. Günler süren bu acımasız terör olayları sırasında kendilerini Fransız sayan on binler feci muamele görmüşlerdi. Fransız Sağ politikası için bu saldırılar muhteşem bir koz olacaktı.
‘Gizli Ordu’ diye bir silahlı askeri örgüt şimdi karşı taarruz başlatacaktı. De Gaulle mani olacak bu sefer ona da suikast düzenlenecekti.
Devam edeceğiz. Gelecek yazı sonuncu bölüm: ‘yahu adam olmak nasıl bir şey?’
Emmi sen de oku he mi...