Uzun yıllardır yazıp çizerim. Gazipaşa'nın 41 köyünü ülke
adına örnek alarak kırsalın çöp (katı atık) sorunun çözümü üzerinde uğraşıp
durdum.
Nihayet Köyler mahalle statüsüne alındı. Çöp sorunu
çözülecek diye sevindik, Mesela Çığlık ve Çörüş mahallelerine numunelik bir iki
çöp konteyner bırakıldı. Ancak köylerimizin çöp hakkında hiç bilgisi olmadığı
için yine eski düzen; kanser bulaşıklı boşaltılmış tarım ilacı ambalajları
dahil plastik, pet, naylon ve cam şişe ve benzerleri derelere, ormanlara,
yollara ve yol kenarlarına atılmaya devam edildi.
Çünkü belediyece köylerimizde bir çöp envanteri yapılmamış,
çöp ve çöpten gelebilecek hastalık ve zehir tehlikeleri hakkında
halk
bilgilendirilmemiştir.
Üç yıl önce tarafımdan, içinde profesörlerin, teknoğratların
ve uzmanların bulunduğu 10 kişilik bir bilim kurulu oluşturularak belediyeye
karşılıksız bilim ve bilgi yardımı yapmak üzere programımızı yaparak teklif
götürmüştük. Ama kabul edilmedi. Sayın M. Ali Başkanının çok sıkıntı içinde
olduğunu biliyoruz.
Hangi aklın eseridir bilinmez, şöyle ki köylerimizin şu
hususta büyük şikayetleri var. Belli aralıklarla köylere belediye çöp arabası
geliyormuş.
Mahdut sayıdaki ve boş durumda olan çöp konteynırlarına
şöyle bir bakıp, içlerinde varsa üç beş parça kağıt parçası vb. atık
malzemeleri alıp gittikleri söylenmektedir. Bu şekildeki uygulama ne ekonomik
ne de ekolojiktir.
Eğitim alt yapısı olmayan bu tür uygulamaların ciddi zarara
neden olduğu, açıkça anlaşılmaktadır. Kocaman kamyon köye boşa gelip
gidiyormuş.
Bir başka pencereden konuya bakalım:
Mazot ve benzin fiyatları dörde falan katlanınca uzun
yıllardan bu yana köylere çalışan özel otobüs ve minibüsler tümüyle kontak
kapattı.
Gazipaşa ile 41 köy arasındaki irtibat birden kesildi
30-40-50-55 km’lik köylerden insanlar en hayati ihtiyaçlarının temini için dahi
ilçeye gelemez oldular. Bir kaza hali dahil, insanlar doktora gelemez oldular.
Özellikle devamlı ilaç kullanan genç ve hastalar yaşlı
hastalar çarşıya gelip eczanelerden ilaçlarını alamaz oldular. Köyle kent arasındaki
ekonomik sağlık, sosyal işlerin görülmesi, mahkemesi olanların mahkemelere
gelememesi gibi çok boyutlu sıkıntıların doğması gündeme geldi.
Esasen yürürlüğe konulan büyük şehirler mevzuatına göre
belediye ve gerektiğinde diğer yerel yönetimlerin köylere bir program
çerçevesinde ulaşımın sağlanması gerekir. Vatandaşın anayasal seyahat hürriyeti
tamamen yok edilmiş ve engellenmiştir. Yukarıda tarif olunan iki farklı olay
karşısında yetkililerin; yüksek kamu yararını dikkate alarak, devletin
vatandaşa karşı anayasal sorumluluğunu hatırlayarak bu vahim insan hakkı
ihlalini çözeceği kanaatindeyim.