Hayatta herkesin bir fikri, bir yorumu var. "Böyle yapsan daha iyi olur," "şunu giysen daha çok yakışır," "O işi tercih etme,"
Çevremizden duyduğumuz bu cümleler neredeyse hayatımızın bir parçası. Ama bazen durup düşünmek gerekiyor: Tüm bu söylenenler gerçekten beni mi yansıtıyor? Yoksa başkalarının kalıplarına mı sığıyoruz?
Son zamanlarda fark ettim ki, kim ne der diye düşünmek çok yorucu.
Herkesin mutlu olduğu bir dünya yaratmaya çalışırken, kendini ihmal etmek aslında en büyük kayıp.
Oysa hayat, keyfimizin ne istediğine odaklanınca çok daha anlamlı hale geliyor.
Şöyle bir düşünelim: Kim ne der diye endişelenmeden giydiğiniz bir kıyafet, tüm doğallığınızla ‘’hayır’’dediğiniz bir davet ya da sadece sevdiğiniz için yaptığınız bir hareket sizi ne kadar özgür kılar! İşte tam olarak bu his, hayatın tadına vardırır.
Toplumun ya da çevremizdeki kişilerin beklentileri birçok noktada önemli olabilir, evet. Ama bu beklentiler için kendi isteklerimizi tamamen feda etmek ne kadar doğru? Ben, artık kendi keyfimi önceliklendiriyorum. Yanlış anlamayın; bencilce bir tavır değil bu. Tam aksine, bu benim kendime duyduğum saygının bir sonucu.
Hayatınızı başkalarının onayına ya da alkışına bağlı olarak yaşarsanız, içinizde hep bir eksiklik hissedersiniz. Ama iç sesinizi dinleyip keyfiniz ne isterse onu yapmaya başladığınızda, iç huzurunuz öne çıkar.
Yaşamınızda mutlu olmak için kendinize şu soruyu sorun: “Bugün ne istiyorum?” Ve buna uygun bir adım atın.
Unutmayın, bu sizin hayatınız; başkalarının değil.
Saygılarımla…