Meslek odaları, kamusal yararı gözeten bir
anlayışla, siyasi, ekonomik ve fizik yapılanmayı irdeleyip, sonuçlarını
değerlendirerek, yetkililer uyarmak, toplumu aydınlatma görevini üstlenir.
Ülkenin ve kentin yaşam kalitesinin yükseltilmesine, meslektaşlarının ve
sektörün haklarını korumak için etkin bir çalışma yapmayı hedefler, kenti
yöneten siyasi partilere bilimsel raporlar sunar, yanıt alamazsa takipçisi
olur.
Antalya, sivil toplum kuruluşları ve meslek
odaları açısından hareketli bir kent..
Meslek odaları, son döneme kadar kentin ve
ülkenin sorunlarına eğilen, yanlışların karşısında yer alan, Antalya’nın
geleceğini ilgilendiren projeleri mercek altına alan, sakıncalarına mühendislik
sorumluluğu ve bilimsel tencereden bakarak öneriler getiren, gerektiğinde çok
sert muhalefet yapan, basın açıklamaları ve basın toplantıları ile yetinmeyip,
gerektiğinde eylem yapa, böylece kamuoyunun sempati ve desteğini alan
kurumlardı.
Kurumlardı diyorum, son dönemlerde meslek
odalarının başkan ve yöneticilerinin düşündüklerini söylemekten, yanlışları
haykırmaktan, eleştirmekten, kamu yararı olmayan projeler konusunda fikir beyan
etmekten kaçınır bir anlayışı benimseyeme başladılar.
Bunun son örneği ise Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in ‘Kanal İstanbul kadar önemli,
benim çılgın projem’ dediği Boğaçayı
Projesi için düzenlenen bilgilendirme toplantısına meslek odalarının başkan
ve üyelerinin kayıtsız kalması, bırakın kayıtsız kalmayı katılmayışları..
Bu önemli toplantıya katılan tek meslek
odası Başkanı Jeoloji Mühendisleri Odası
Başkanı Ali Keleş, meslek odaları başkanlarına şu eleştiriyi getiriyor:
“Toplantıda
sivil toplum kuruluşlarının başkanlarını ya da temsilcilerini görememek
açıkçası beni üzdü. Zira biz Eşgüdüm Kurulu olarak oda temsilcileriyle toplantı
yapmıştık ve bu toplantıda Boğaçayı Projesi’nin farklı boyutlarını da
tartışmıştık. Diğer odaların katılmaması beni şaşırttı. Ben oda temsilcilerinin
bu toplantıya katılmamaları konusunda bir baskı olacağını da sanmıyorum. Olsa
bile, ‘katılmayın diyenlerin baskısına boyun eğeceklerse oda başkanlığı
yapmasınlar. Başkanlar gelemiyorsa bile bir temsilci mutlaka göndermeliydi”
Ali Keleş, yerden göğe kadar haklı.
Pekala oda başkanları neden sessiz ?
Değişik görüşler ve yorumlar var..
Kimilerine göre sorumluluk almak, siyasi
otorite ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar..
Kimilerine göre ise Büyükşehir Belediyesi
ile bazı projelerinin üretilmesi ve uygulanmasında işbirliği yapıyorlar.
Böyle olsa bile ülkeyi ve kenti yakından
ilgilendiren projelere müdahil olmaları, yetkilileri uyarmaları ve önerilerini
paylaşmaları gerekmez mi ?
Meslek odaları çünkü Antalya’ya yıllarca
böyle mesajlar vermişlerdi.
Asla koltuk korkusu yaşamamış, yerel ve
genel iktidar baskısı olur düşüncesinden hareket etmeyerek çok önemli
çalışmalara imza atmışlardı..
Antalya, önceleri bu anlayışta olan oda ve
oda başkanlarını tanımıştı..
Onlar
ya köşelerine çekildi, ya başka görevler üstlendiler, koltukları ile birlikte
Antalya’yı da kaderine terk ettiler..
Antalya’da unutulmaz, görev sürelerinde iz
bırakan, kamuoyunun gözdesi, iktidarların korkusu olan meslek odası başkanları vardı..
İnşaat Mühendisleri Odası(İMO)Antalya Şube
eski Başkanı Cem Oğuz..
Mimarlar Odası(MO) Antalya Şube eski
Başkanı Osman Aydın..
Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şube
eski Başkanı Ayhan Dolanay..
Makine Mühendisleri Odası(MMO)Antalya Şube
eski Başkanları Mustafa Karaman ve
Hüseyin Barut..
Onları çok arar olduk..
Yiğidi öldürüp hakkını vermeli..
Antalya Ticaret ve Sanayi
Odası(ATSO)Başkanı Davut Çetin..
Çetin’den önce ATSO Başkanı olan CHP Genel
Başkanı ve Antalya Milletvekili Çetin
Osman Budak..
Ziraat Mühendisleri Odası(ZMO)Antalya Şube
Başkanı Vahap Tuncer..
Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu
Başkanı Abit Küçükarslan’ın performanslarında
düşüş görüşmedi bugüne kadar..
Zor bir süreçten geçmemize rağmen doğruları
söylemekten kaçınmadılar..
Siyasi ve ekonomik baskı korkusuna prim
tanımadılar..