“Balkon güneş enerjisi sistemleri giderek yaygınlaşıyor.” Böyle başlayan bir haber okudum DW Türkçe’de.
2006 yılında görev yaptığım Belek Belediyesi’ne Kuveyt’li bir firmanın temsilcisi ve Türkiye distribitörü gelmiş, Belek Beach Park’ta güneş enerjisi sistemi kullanılabileceğini anlatmıştı. Bu arada artık panellerin değiştiğini, sadece çatıya panel değil evlerin, işyerlerinin uygun cephedeki camlarına film yapılarak elektrik üretilebileceğini anlatmışlardı.
O yıllar bizim “HOCA”nın da Güneş Ev projesini hayata geçirdiği yıllardı. Hatırlar mısınız güneş enerjisi ile serinleyen otobüs duraklarımız olmuştu o dönemde. Dolmuşcu olduğunu söyleyen başkan 1 tek durak bile ekleyemedi şehre. Neyse, siyaset değil derdimiz, çevre.
2011 yılında Antalya Gazeteciler Cemiyeti ile Nürnberg Prese Club projesi kapsamında gittiğimiz Almanya’da kırsal bir bölgeden geçerken her çatıda güneş panelleri görmüştük. Bize rehberlik yapan Volkan kardeşimiz, devletin güneş panellerine destek verdiğini, insanların hem enerjisini bedavaya getirip hem de enerji satarak para kazabildiğini anlatmıştı. Daha sonra talep fazlalığından projenin askıya alındığını okumuştum bi yerlerde.
"Pazar devasa boyutta. 2030 yılına kadar Almanya'da plug-in güneş enerjisi sistemlerinin sayısı 12 milyonu bulabilir," deniyor. Bu furya devam ederse, yedi yıl içinde Almanya'daki her dört evden biri güneşten kendi elektrik enerjisini üretir olabilirmiş. Haber sadece Almanya değil, dünyanın dört bir yanına dikkat çekmiş birde.
“Küçük güneş enerjisi sistemleri Çin'de de giderek daha popüler hale geliyor ve bu sistemler özellikle büyük apartmanlara kuruluyor.
İtalya'da en büyük elektrik tedarikçisi Enel de tüketicilerin kendi elektriğini üretmesini teşvik ediyor. Polonya, Fransa, Hollanda, İngiltere, Avusturya, İsviçre ve Macaristan gibi diğer Avrupa ülkelerinde de bu teknolojiye ve bürokratik olmayan kurulum girişimlerine büyük bir ilgi söz konusu.”
Biz mi?
Hürriyet’te Fatih Çekirge yazmış. Kundu’da yıkılamayan çardakkondulara artık güneş panelleri girdiğini. Yaylalarda zaten bizim yörükler çıktığı günden bu yana kullanıyor sistemi. Belediyelerin pazaryeri çatısına, bina çatısına sistem kurduklarını biliyoruz. Stadyumların çatıları da sisteme dahil.
Küçük güneş enerjisi sistemleri genellikle bir ila üç fotovoltaik modüle sahip. Balkonlara, evin duvarına asılıyor ya da terasa, bahçeye ya da çatıya monte ediliyor. En önemli özelliği: Kiracılar güneş enerjisinden kendileri de elektrik üretebiliyorlar ve bunu mini enerji tesislerinin kurulumunu, bir ustaya ihtiyaç duymadan "tak-çalıştır" yöntemiyle kolayca yapabiliyorlar.
Daha sonra ise en az 10, hatta 15 yıl süreyle elektrik bedavaya gelecek. Zira günümüzde güneş modülleri ortalama 25 yıldan fazla, invertörler ise ortalama 15 yıla kadar yüksek verimli çalışabiliyor. Ayrıca rüzgâr ve hava koşullarına karşı dayanıklı olması için modüllerin balkon ve duvarlara iyi bir şekilde sabitlenmesi ve dübellerle tutturulması gerekiyor.
Giderek daha fazla ülke prize takılabilir güneş enerjisi cihazlarının kurulumuna izin veriyor. Örneğin AB'de 27 üye ülkeden 25'inde bu sistemleri kullanmak mümkün. Sadece Belçika ve Macaristan'da balkon sistemlerine henüz müsaade edilmiyor.